MENÜ
İzmir 12°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
CHP’li Polat net konuştu: Ayrışma olursa sorumlusu il başkanıdır!
Politika
6 Ağustos 2020 Perşembe 16:30

CHP’li Polat net konuştu: Ayrışma olursa sorumlusu il başkanıdır!

CHP YDK üyesi ve İzmir Milletvekili Mahir Polat, "Hedefler koymamız gerekiyor ve bu hedefler etrafında birleşmemiz gerekiyor. Eğer ayrışma olursa, bunun sorumlusu il başkanıdır. Yeni fay hatları oluşursa, ondan bilirim. Çünkü birleştirici olmayı başaramamış demektir" dedi.

EGEDESONSÖZ - CHP İzmir Milletvekili ve son kurultayda en yüksek oyla yeniden Yüksek Disiplin Kurulu'na seçilen Mahir Polat, Sonsöz TV'den çok konuşulacak açıklamalarda bulundu. Gazeteci Fatih Yapar'ın sorularını yanıtlayan Mahir Polat, "İzmir'de ayrışma olmamalı. Eğer ayrışma olursa, bunun sorumlusu kesinlikle il başkanıdır" dedi. PM'de İzmir'in daha çok isimle temsil edilmesi gerektiğine vurgu yapan Polat, "Madem ki PM'de yeterince yer alamadık, o halde iki genel başkan yardımcısıyla temsil edilmeliyiz. Çünkü İzmir'in bir özgül ağırlığı var" diye konuştu.

İşte Mahir Polat'ın açıklamalarından satırbaşları:

FARKLI RAKAMLAR DUYUYORUZ

"Covid-19 salgını bitmedi. Salgının boyutları hakkında hiçbirimiz net bir bilgiye sahip değiliz. Ben bu ekranlarda İzmir İl Sağlık Müdürü hakkında veri paylaşımıyla ilgili problemler olduğunu söylemiştim fakat kendisiyle iletişim kurduğumuzda şeffaf bir şekilde verilerini kibar bir şekilde bizlerle paylaşıyor kendisine teşekkür ediyorum. Türkiye genelinde salgın daha devam ediyor, salgının durduğuna ya da gerilediğine dair elimizde somut veriler yok. Bugün baktığımızda Türkiye'de 1000  vaka açıklandığında Tabip odası 1400'ün üzerinde vakanın sadece Ankara'da olduğunu açıklıyor. Türkiye'de 1000 vaka açıklandığında Diyarbakır'da, Şanlıurfa'da binlerce vakanın olduğu söyleniyor. Acaba Sağlık Bakanlığı Diyarbakır ve Şanlıurfa'yı vaka verileri içerisine almıyor, orayı başka bir ülkenin toprağı olarak mı görüyor? Türkiye çok hızlı bir şekilde yeni normale geçti. Yeni normal ile ilgili hiçbir kısıtlama hiçbir denetleme uygulanmıyor. Konya'da şehir hastanesi açıyorsunuz, İl Sağlık müdürü açıklama yapıyor. Konya'daki vaka artışında yeni bir şehir hastanesi dahi yetmez diyor. Biz bugün hastaları ilaçlarını verip evlerinde tedavi etmeye yolluyoruz, hastanelerde tutmuyoruz. Mesela hala yaygın tarama testlerini kullanmıyoruz ve Türkiye'de bağışıklık gelişsin diye sanki kontrollü açılmış bir sürü bağışıklığına gitsin diye Türkiye hükümetin böyle bir mantığı var gibi görünüyor. "

OKULLARIN AÇILMASI DOĞRU DEĞİL

"Okullar açılmalı mı açılmamalı mı? Bu da ayrı bir tartışma konusu aslında. Yeni bir salgın dalgasına yol açmaya geçit verecek bir uygulamayı Milli Eğitim Bakanlığı umarım gündeme getirmez. Türkiye'nin acilen tekrardan kapanmaya ihtiyacı var. Yani şehirlerarası seyahat kısıtlamalarına tekrar ihtiyaç var. Çünkü 1178'e çıkmış vaka... Biz maalesef ekonomik kaygılarla hayatı durdurmadık. Bunun yerine işçileri kapatıp çalışmaya zorladık çünkü paraya ihtiyacı var Türkiye'nin... Ççünkü Türkiye'de kaynaklar iyi yönetilmedi, çünkü Türkiye'de ekonomi batıyor."

"Esnaf kaldı mı? Kınık'ta bir esnaf ile sohbet ediyorsunuz, esnaf 14 kişi çalışıyor. Peki açıldıktan sonra kaç kişiyle çalışacaksınız? 4 kişiyle! 10 kişi işsiz! Yani elimizdeki ölçme ve değerlendirmeleri doğru kullanmıyoruz. Türkiye İstatistik Kurumu maalesef yanıltıcı ölçme değerlendirmeler içerisinde. Esnaf, kredi yasaklısı haline getirilmiş. Bunların bir çoğunun devletle ilgili Bağkur ve vergi borçları var, o yüzden kredisi yasaklısı. Esnaf dediğiniz, basit bir bakkal dükkanı değil. Aslında bunlar devlete yük olmuyorlar, vergi veriyorlar ve kendi kendine istihdam yaratan kurumlar. Devlet bunları desteklemek yerine, ucuz kredi vermeyi tercih etti!"

MAVİYİ KIRMIZI GÖREN GÖZ GİBİLER!

"İzmir'de renkler üzerinden siyaset yapanlar oldu. Yazlık yerlerde mavi pencere, mavi kapı kullanırlar niye? Çünkü böcekler haşereler maviyi kırmızı olarak görürlermiş ve gelmezlermiş. Yani ateş rengi olarak görürlermiş. Şimdi gözün rengi algılayış biçimi ve beynin ona algılattığı şeyler önemli. Siz şimdi bir renge baktığınız zaman gökkuşağı, doğa mesela süt kutusuna bakınca doğal çocuklar süt içecek, güneş açacak falan diye böyle bir mesaj algılarken adamın gözü tıpkı o maviyi kırmızı gören göz gibi orada LGBTİ'yi görüyor! Niye bu kadar LGBTİ'den gocunuyoruz? Bu insanları öldürecek miyiz? Bu insanlar mutlaka yaşayacaklar. Hamza Dağ, bu insanları devlette istihdam edebiliyor mu? Bu insanları herhangi bir şirket ya da herhangi bir gazete alıp istihdam etti mi? Kimse düşünmedi. Ben de düşünmedim kendi şirketimde... Ama bu insanlar bu ülkede varlar, bu insanlar bizimle birlikte toplum içinde yaşıyorlar. Hamza Dağ istediği kadar yok saysın bu insanları, gerçek değişmez. Kadın, erkek ve üçüncü cins olarak yaşıyorlar. Bu insanların üzerine benzin döküp yakmak mı gerekiyor? Hayır bu insanları topluma entegre etmek gerekiyor. Onlarla birlikte yaşamayı öğrenmek gerekiyor. Bunları eleştirenlerin kendi çocukları da böyle bir yönelime sahip olabilirler. Ne yapacaklar? Kendi evlatlarını öldürecekler mi? Bu insanlar üzerinden Tunç Soyer'i eleştirmek çok ayıp bir şey. Tunç Soyer'i başka bir şey üzerinden eleştirin, yaptıkları ya da yapamadıkları başka bir şey üzerinden eleştirin. Nefret söylemleri üzerinden gitmeyin, renkler üzerinden gitmeyin, hata edersiniz. Sonuçta algınızı ve kendi karakterinizi, bakış açınızı ortaya koyarsınız. Bu kentte ileriye gitmek istiyorlarsa gelsinler genel iktidar üzerinden destek versinler, birlikte bu kenti ileriye götürelim."

DÜŞÜNCELERİ, TAMAMEN RANT ÜZERİNE

"Muhittin Selvitopu, Aziz Kocaoğlu döneminde kentsel dönüşüm daire başkanlığı yaptı. Türkiye'de kentsel dönüşüm konusunda otorite olan bir adam. Bu anlamda Türkiye'nin Muhittin Bey'den faydalanması gerekiyor. Ülkemizdeki kentsel dönüşüm modeli o dönemdeki çalıştıkları modeldir inanılmaz derecede kentsel dönüşümle ilgili donanımlı biridir. Bildiğim kadarıyla oradaki Demokrasi Üniversitesi'nde alanın neden dar tutulduğunu söylüyor Muhittin Bey, o alanın tamamının üniversiteye ayrılması ve oranın bir kampüse dönüştürülmesi gerektiğini dile getirdi. Orayı üniversiteye açmak yerine, konut imarına açmak ya da ticari imara açmak, iktidarın ve iktidarın bütün yandaşlarının asli işi. Çünkü oradan bir rant çıkacak, oralardan bir arsa çıkacak, çünkü oralardan yıllardır olduğu gibi inşaat rantı oluşacak. Bunu da yandaşlarına peşkeş çekecekler. Düşünceleri, görüşleri, bakışları tamamen rant üzerine."

İZMİR'İN YAŞAM TARZINA KARIŞMAYIN

"İzmir'in oturmuş bir yaşam düzeni var, oturmuş bir anlayışı var, yaşam tarzı var. Bu İzmir yaşam tarzı CHP'li, MHP'li AKP'li, HDP'li, İYİ Parti'li diye ayırmıyor. Kim yanlış yaparsa onun karşısına geçiyor. Her kim ki İzmir yaşam tarzını, yaşam anlayışını anlamaz ise, ona uygun projeler geliştirmez ise, ona karşı çıkar. Biz kendi Büyükşehir Belediye Başkanımıza karşı çıkmadık mı? Çıktık. Dediğim gibi o yaşam tarzına karşı çıkan her kim olursa ister CHP'li ister AKP'li İzmir karşı çıkar. Ranta göre değil, İzmir yaşam tarzını destekleyecek, buna hayat verecek projelere imza atın. Gelin hep birlikte Körfezi yaşanılabilir bir hale getirin. Buna kimsenin size bir itirazı yok ki. İzmir Büyükşehir yıllardır Körfez'i temizleyeceğim diye canla başla çalışıyor ve temizleyecek de. Geldiniz körfezi temizlemek için size şu kadar kaynak veriyoruz, şu kadar destek veriyoruz dediniz de kabul etmedik mi? Yani bu söylemler abesle iştigal."

BORNOVA'NIN GÖBEĞİNE RES DİKTİRMEM

"Bornova'da RES projesi var. Ben karşıyım kardeşim. Vatandaşımın nefes aldığı Yakaköy ile Beşyol köyü arasında yapılacak tesise izin vermem. Çünkü o köylerde yaşayan insanların hayatlarını etkileyecek. Belki benim belediyem oradan para kazanacak ama ben bunu da istemiyorum. Ben çevre komisyonu üyesiyim, çevreyle ilgili de yeşil devrime inanan bir adamım. Bununla ilgili ciddi çalışmalar da yaptım, yapmaya da devam edeceğim. Önümüzdeki hafta başından itibaren kentin içinde olacağım. Çünkü bu hafta bizim Yüksek Disiplin Kurulu'nun ilk toplantısı olacak. Sayın Bornova Belediye Başkanı'nı arayacağım, görüşebilirsek eğer kendisine bu noktalarda buradaki çekincelerimi söyleyeceğim. Ben orada bir çevre mücadelesi vereceğim. Kim için vereceğim? Orada yaşayan yöre halkı için vereceğim. Bornova'nın göbeğine rüzgar santrali diktirmeyi kabul etmem ben."

GENEL BAŞKANIN BİR TELKİNİ OLMADI

"Benim 3. dönemim YDK'da. 3 dönemdir çok kolay değildir Yüksek Disiplin Kurulu. Diğer seçilen arkadaşlarım için de kolay değil. Biz Yüksek Disiplin Kurulu'na geldiğimiz zaman sayın Artvin Milletvekilimiz, Yüksek Disiplin Kurulu Başkanımız Uğur Bayraktutan'ın bir tedrisatından geçtik. Bize kalp kırmamayı öğretti, engin bir hoşgörüyle insanları dinlememizi ve kararı partili vicdanımıza ve tüzüğümüze göre vermeyi öğretti. Ben çalışırken kalp kırmamaya, en kötü kararları verdiğimiz insanlar bile açıp bana ne olu benim kararım dediğinde o kararı açıklıkla söyleyebilirim. Sayın Genel başkan'ın YDK'ya hiçbir telkini olmadı. Ben 3 dönemdir, 5. yılımın içindeyim. 5 yıldır Genel başkan'ın herhangi bir dosyayla ilgili ne bana ne başkanımıza ne divanımıza ne de herhangi bir kurul üyesine kesinlikle bir telkini olmadı. Biz ilk toplantıda gideriz, Genel Başkan der ki arkadaşlar tüzük ortada, parti ortada, partiyi tartışanları, partiliyi tartışanları partide tutmazsanız sevinirim der. Bakış budur. Tüzük kurallarına göre kararlarımızı veririz. Yani çok karar gelmiştir, istatistiklerimiz var. İl'de aldığı cezadan daha düşük ceza almıştır ya da öyle kararlar olmuştur ki İl hafif bir ceza vermiştir, biz onu yükseltiriz. Kesinlikle o benim yakınım, bu şu falan olmadı bizim YDK'da. Hiçbir şekilde şahibeli bir işe imza atmadık."

İZMİR'İ PM'DE TEMSİLDE BAŞARILI BULMUYORUM

"Ben genel olarak İzmir'i Parti Meclisi'nde temsil konusunda başarılı bulmuyorum. Mesela Bursa ile kıyas yapalım. Bursa'nın kaç vekili var ya da kaç kurultay delegesi var? PM'ye kaç kişiyi taşıdı? PM'ye üç arkadaşı taşıdılar. Biz kaç kişiyi taşıdık? Selin Sayek Böke, Türkiye siyaseti yapıyor. Selin Hanımı saymadan düşünelim. Yiğidi öldürelim hakkını teslim edelim, Selin Hanım politik ekonomi hakkında Türkiye'nin en iyilerinden biri. Bu vasıfları dolayısıyla Selin Hanım zaten Parti Meclisi'nde vardı, var olması gerekiyordu. Biz kaç kişi soktuk? Üç kişi... Bu başarı mıdır Bursa ile kıyaslarsak? Arkadaşların 3'ü de hak ediyorlar onu ayrı bir yere koyalım, onların biz Milletvekilleri olarak partimizin en üst organındalar ne zaman yanlarında isterlerse o zaman yanlarında oluruz."

BİR ARAYA GELMEK İÇİN ÇOK SEBEBİMİZ VAR

"Ben ayrışmanın taraftarı olmam, ayrışarak siyaset yapmanın taraftarı değilim. Siyasetin Cumhuriyet Halk Parti'si içerisinde yumruk gibi olmasından, bir araya gelmesinden yanayım. Şimdi Rıfat Nalbantoğlu benim amcam ile birlikte gençlik yıllarında siyaset yapmış, Türkiye'de belli bir geleneğin belli birikimlerine sahip. Bu birikimlerden genel merkezimizin de faydalanması gerektiğine inanıyorum. Genel merkezimizin de İzmir adına Rıfat abi'nin birikimlerinden faydalanması gerektiğine inanıyorum. Öte yandan Parti'nin gençlik kollarından yetişmiş, İl başkan yardımcılığından gençlik kolları kökenli gelen ve bu zamana kadar kendi içinde müthiş bir başarı hikayesi yazmış Ednan Arslan var. Öbür taraftan Deniz Yücel'le alternatif olarak bir hareketin içine gelmiş ve sonrasından çekilmiş kentte siyasi dinamiklerle iyi ilişkiler kurmayı ve o ilişkiyi tutmayı başaran bir Devrim Barış Çelik var. Bunların ayrışması için hiçbir gerekçe yok. Bir araya gelmeleri için çok gerekçe var. Çünkü parti bir manifesto yayınladı, gelecek yüzyıla çağrı beyannamesi yayınladı. Bu beyanname çerçevesinde hepimiz iktidara gidiyoruz. Yarın iktidarda bakan olmak istiyorum. Böyle hedefler koymamız gerekiyor ve bu hedefler etrafında birleşmemiz gerekiyor. Eğer ayrışma olursa, bunun sorumlusu il başkanıdır. Yeni fay hatları oluşursa, ondan bilirim. Çünkü birleştirici olmayı başaramamış demektir. "

TUNCAY ÖZKAN, İLETİŞİMDE DEVRİM YARATTI

"Tuncay Özkan, yapı olarak çok hareketli biri. Bence iletişim ile ilgili devrimler yarattı partide. Ama orada Tuncay bey bütün şeyleri kendi göğüsledi, bir takım iletişim düzeni getirdi Cumhuriyet Halk Partisi'ne... Düşünsenize parti adına birileri kanala çıkıyordu, Cumhuriyet Halk Partisi'ni temsilen bilmem kim... Bir kaç tetikçiden dayak yiyip dönüyordu. Bu dönem bunları yaşamadık. Bundan kaynaklı tepkiler vardı. Şimdi aday atamaları sırasında ben hiçbir adayı atamadım, bütün adayları Genel başkanımız, Parti Meclisimiz, MYK'mız onayladı, atadı. Belediye başkanlarımızın büyük çoğu başta Genel Başkan Yardımcımızın süzgecinden geçtikten sonra Genel başkanımızın önüne gitti. Oradaki değerlendirmeler sonunda MYK'mızdan onaylanıp Parti Meclisi'mizden gittiler. Şimdi bu iradeleri yok saymak doğru bir şey değil, kimse kimseye hiçbir şey yapmaz. Şimdi Mahir Polat'ta bir şey olmasa kim milletvekili yapardı ki? Kimse Ednan Arslan'ı onda bir şey olmasa Parti Meclisi üyesi yapar mı? Var demek ki bir şey. Yani burada Genel Başkan'ı, MYK'yı, Parti Meclisi'ni yok sayarak bunu o yaptı bu yaptı, diyerek bunu doğru bulmam mümkün değil."

İZMİR'İN BİR ÖZGÜL AĞIRLIĞI VAR

"İzmir, MYK'da bir değil, birden fazla temsili hak ediyor. İzmir'in özgül ağırlığı yüksek. İzmir 20 yılın üzerinde bir zamandır Cumhuriyet Halk Partisi sosyal demokrat belediyecilik anlayışıyla yönetilen bir kent. İktidardayız biz bu kentte. İktidardaysak iktidarın kadrolarını da bu kentten yetiştirmek zorundayız. Nasıl yapacağız? İzmir'den Genel başkan yardımcısı yapacaksın, bir değil iki genel başkan yardımcısı yapacaksın. Çünkü bu kadrolar hazır. İzmir birden fazlasını hak ediyor."

İNCE, AK PARTİ'NİN DEĞİRMENİNE SU TAŞIMAZ

"Muharrem İnce, Cumhuriyet Halk Partilidir, hala partimizin bir üyesidir. Partiden ayrılmadığı ya da atılmadığı sürece partilim benim. Onun böyle bir davranış içerisinde, ayrıca AKP'nin değirmenine su taşıyacak bir davranış içerisinde bulunacağını düşünmüyorum. Parti içi mücadele farklı bir şeydir, AKP'nin değirmenine su taşıyıp onları mutlak iktidara taşıyacak bir hareketin içinde olmak farklı bir şeydir. O yüzden kendisi açık niyetini, beyanını ortaya koymadığı sürece, benim için bu tartışmalar içinde olmam doğru değil. Yarın kendisi kalkar, bu niyetini beyan eder, partimizden ayrılırsa, ondan sonra konuşuruz. Dediğim gibi parti içi mücadeleyi biz çok geride bıraktık. Genel başkanımızın aldığı 1251 oyla da gösterdik biz bunu. Parti içerisinde mücadele dönemi kapanmış, iktidara girme dönemi açılmıştır. İktidara gitme çağı açıldı partinin önüne. O açıdan bizim iktidar yürüyüşümüze engelleyecek herhangi bir davranış içerisine, parti tüzüğünü okuyarak kabul edip üyelik formunu imzalayan hiçbir arkadaşımızın öyle bir davranış içerisinde bulunacağını öngörmüyorum.
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Bornovalı Halim
 6 Ağustos 2020 Perşembe 19:19
Siz ne güne duruyorsunuz mahir bey niye il başkanı tek başınamı yani ayrıştırmayı şu sözünle kendin yaptın şimdi.hani hep birlikte iktidara gidecektik.siz niye bir sorun olursa vekiller olarak durumu çözeriz el birliği ile demiyorsun da il başkanı diyorsun.sizi biz seçtik sayın vekil.
 DELEGE
 6 Ağustos 2020 Perşembe 19:12
Ayrıştırmadan niye sadece il başkanı sorumlu olacak sayın vekil?Esas İBB ye söyle onu ve de öncelikle siz ayrıştırmayın unutmayın halk CHP ye verdi oyunu!
 KİNG
 6 Ağustos 2020 Perşembe 17:45
Bornova Belediye Başkanını umrunda olmaz Amcası gibi zannetik oy verdik sonuç hüsran
Benzer Haberler
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz