Gaziemir’de ‘İzmir’in Çernobil’i olarak adlandırılan kurşun fabrikasının radyasyonlu atıklarıyla ilgili davada fabrika sahibi ve yöneticisi 6 sanık için beraat kararı çıkarken, İzmirli çevreci avukatlar ve mahalle sakinleri dosyası bireysel başvuru hakkını kullanarak Anayasa Yüksek Mahkemesi’ne taşıdı. Başvuruda yargı sürecini başlatan suç duyurusunda olduğu gibi kamu görevlilerinden de şikayetçi olundu.
Mehmet İŞLER / EGEDESONSÖZ – Gaziemir’de bahçesine gömülü radyoaktif atıklar nedeniyle ‘İzmir’in Çernobil’i olarak adlandırılan kurşun fabrikası hakkındaki dosya yüksek yargıya taşındı.
Alanda radyoaktif atıkların tespiti sonrası Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın fabrikaya 5.7 milyon TL’lik rekor bir ceza kesmesi ve Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nun bölgede bir dizi önlem alarak temizlik işleminin başlamasının ardından Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi adına Avukat Arif Ali Cangı, bu süreçte fabrikanın 6 yöneticisi hakkında, 'Çevreyi kasten kirletmek' suçunu işledikleri iddiasıyla savcılığa suç duyurusunda bulunmuştu. Cumhuriyet Başsavcı Vekili Kadir Karaca, fabrikanın sahip ve yöneticileri Hasan Yavaş, Ayşegül Yavaş Budau, Aynur Ekener, Öznur Kolcuoğlu, Yıldırım Mustafa Irvana ve Şennur Yavaş hakkında 'çevreyi kasten kirletmek' suçundan 5'er yıldan az olmamak üzere hapis, bin gün karşılığı adli para cezası istemiyle dava açtı.
Karar duruşması 1 Temmuz’da yapılan davada fabrika sahibi ve 6 yönetici sanık için beraat kararı çıkmıştı.
Avukatların bir süre tartıştığı gergin duruşmanın ardından beraat kararına karşı çıkan davacı avukatlar ve bölge halkı harekete geçti.
Çevreci avukat Arif Ali Cangı ve Aydın Mahallesi sakinleri bireysel başvuru hakkını kullanarak dosyayı Anayasa Yüksek Mahkemesi’ne taşıdı. AYM’ye yapılan başvuruda sadece fabrika sahibi ve yöneticilerinden değil ‘İzmir’in Çernobili’nde yargı sürecini başlatan suç duyurusunda olduğu gibi halkın sağlığını tehlikeye attıkları iddiasıyla İçişleri Bakanlığı, İzmir Valiliği ve Büyükşehir Belediyesi hakkında da şikayetçi olundu.
Konu hakkında detaylı açıklama yapan Cangı, başvuruyla temyizin ayrı süreçler olduğunun altını çizerek, “Temyiz başvurusu yaptığımız; 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesindeki şirket yetkileri hakkındaki beraat kararı içindi. Ancak henüz dosya Yargıtay’a gitmedi. Mahkeme gerekçeli kararı henüz yazmadığı için bizde gerekçeli temyiz yetkisi vermedik. Ama ceza yargılamasında açıklamadan itibaren 7 gün içinde temyiz edilmesi için temyiz ettik. Hukuken edildi fakat gerekçeli temyiz yetkisini daha sonra vereceğiz” dedi.
DİĞER BOYUT KAMU!
Cangı kamu görevlileri şikayeti hakkında ise, “Olay 2007’de ortaya çıktığı halde 2012 yılına kadar kimsenin haberinin olmaması bile başlı başına bir görev ihmalidir. Bu tür bilgilerin ilk önce yörede yaşayanlara verilmesi gerekir. Onların yaşamlarının sağlıklarının güvence altına alınması gerekir. Bunların hiçbiri yapılmadığı için ilgili birimlerde olan kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunmuştuk. Savcılık kamu görevlileri konusunda çok etkisiz bir soruşturma yaptı. Şirket yetkilileri hakkında dava açtı ancak kamu görevlileri konusunda kimileri hakkında soruşturma izni istedi kimileri hakkında takipsizlik kararı verdi. Takipsizlik kararına yapılan itiraz sonucunda Sulh Ceza Mahkemesinin de itirazı reddetmesi üzerine geriye tek Anayasa Mahkemesine başvurmak kaldı. Biz de başvurumuzu yaptık” dedi.
CEZASIZ BIRAKIRSANIZ…
Cangı, “Konunun özü; şirket yetkilileri hakkında ‘lisans aldıkları için suç yoktur’ beraat kararı verilmesi karşısında bu kez ‘lisans verenlerin lisansı verdikten sonra denetlemeyen kamu görevlilerinin sorumluluğu yok mudur?’ diyen bir başvuru yaptık. Ortada bir kirletme suçu var ama failler ve suçlu ortada yok. Bu şekilde cezasız kalması bundan sonraki süreç için ciddi tehlike oluşturuyor. Çevre ceza suçları bir anlamda bu kuşağın ve gelecek kuşağın sağlıklı çevrede yaşaması için getirilen suçlardır. Şimdi siz cezasız bırakırsanız benzer olayların önünü açarsınız. Türkiye bir nükleer çöplük haline gelir” diye konuştu.
Sayfa başına git