Ege Bölgesi Sanayi Odası Ağustos ayı meclis toplantısında ülke ve kent ekonomisinde yaşanan sıkıntılar masaya yatırıldı. Yorgancılar, ülkenin içinde bulunduğu kaos ortamından çıkmanın tek yolunu güçlü hükümete bağlarken ülkedeki cari açığa isyan etti. Türkiye’deki aşırı tüketim merakına vurgu yapan Yorgancılar, “Geçen gün bir faytoncu gördüm elinde iki cep telefonu vardı. Eylül’de piyasaya çıkacak IPhone 6’nın yeni modelini eminim birçok meclis üyemiz ilk günden kullanmaya başlayacak. Oysa bir Alman iş adamında 4-5 yıllık cep telefonu bulunuyor” dedi.
Onur DENİZ/EGEDESONSÖZ - Ege Bölgesi Sanayi Odası(EBSO) Ağustos ayı meclis toplantısı, Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaşar Uysal’ın katılımıyla gerçekleştirildi.
Meclis gündeminde konuşan EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, Türkiye’de yaşanan ekonomik sıkıntıları değerlendirdi. Yorgancılar her şeyden önce birlik ve beraberliğin sağlanması gerektiği üzerinde durdu.
ASIL SORUN ARZ – TALEP UYUŞMAZLIĞI
Toplantıda, Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaşar Uysal, dünya ve Türkiye ekonomisinin mevcut içinde bulunduğu durum ve geleceği ile ilgili sanayicilere sunum gerçekleştirdi. Dünya ekonomisi içerisinde Türkiye’nin çağın gerisinden, çağ koşullarında rekabet etmeye çalışmakta olduğunu söyleyen Uysal, mevcut durumun istikrarsız büyüme, yüksek işsizlik, yüksek enflasyon, yüksek cari açık gibi sorunların bir sonuç olduğunu, asıl sorunun ülke içi arz talep uyuşmazlığının olduğunu söyledi. Uysal, ülke ekonomisindeki büyümenin artması için sanayiye önem verilmesini işaret ederek, üretim vurgusu yaptı.
SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ NE?
Uysal, Türkiye ekonomisinin sıkıntılarının giderilmesiyle ilgili, “Sorgulayan eğitim ve öğretmenler Çözüm referanslı akıl, İyi-erdemli (bu kavramları doğru tanımlayabilen) insanlar, Her alanda kurumlaşma ve sistemleşme, İş ahlakı ve disiplini, inovasyon kültürü (lise, enstitü) ve yeni kulvarlar, reel sektör öncelikli makro ekonomik politikalar ve iklim, Gerçekçi değerlenmiş kur politikası, Bölge-sektör-proje-ürün entegrasyonlu yatırım teşvik sistemi, noktasal yabancı sermaye teşviki, tohum, ilaç ve yeni malzemeler alanına özel önem, sanayi ve tarımı finans ve gayrimenkul sektörünün haksız rekabetinden koruma, Finansal rantlar en az reel sektör düzeyinde vergilendirilmelidir. Tasarruf oranı (kamu, özel) artırılmalıdır. Özel kesimin dış kaynak kullanım ihtiyacının doğması engellenmelidir. Kredi türlerine göre farklı limitler konulmalıdır. Kiraların bir gelir kategorisi olarak cazibesini yitirmesi sağlanmalıdır” önerilerinde bulundu.
YENİ ROMAN YERİNE ERKEN SEÇİM
Yorgancılar konuşmasında ülke gündemini değerlendirdi. Türkiye’nin içerisinde bulunduğu erken seçim sürecini değerlendiren Yorgancılar, “Bize yeni bir ekonomi romanı lazım dedim. Bize yeni bir heyecan lazım dedim. Ülkenin bugünkü romanıyla 2023 hedeflerine uygun değiliz. Bizim yeni bir heyecana ihtiyacımız var. Ancak ne yazık ki bugün ülkemiz bu heyecanla değil kamuoyunda olaylarla karşı karşıya gelerek anılır oldu. Bu romanın seçimden sonra yazılması en büyük dileğimiz. Türkiye’deki milli iradeye inanılıyorsa yüzde 80’lik bir oranla oy kullanan bir ülkede hükümetin üstüne düşen hükümeti kurmaktı. Çünkü siyaset çözümün adı. Her parti tek parti olmak için seçime gidiyor ama mevcut yapıdaki partiler kendi içlerinde hükümeti kurarak görevlerini yerine getirmeleri gerekiyor. Ama olmadı. Yeni seçime gidiyoruz. Şu an kurulan geçici hükümetteki bakanlarımıza ve Başbakanımıza başarılar diliyorum. Yeni hükümetin seçimden sonra bir an önce kurulması lazım. Bizim sorunlarımız var, güneydoğu sorunumuz var, ihracatta sorunumuz var” diye konuştu.
TERÖR KONUŞARAK ÇÖZÜLMELİDİR
Ülke genelinde artan terör olaylarını eleştiren Yorgancılar, olayların ülke ekonomisine zarar verdiğini söyledi. Almanya’daki müşterisinin olaylar nedeniyle Türkiye ziyaretini iptal ettiği örneği üzerinden giden Yorgancılar, “Bu olaylar sadece bizim tarafımızdan değil tüm dünya tarafından takip ediliyor. Biz burayı bayraklarla donattık, lokma döktürdük, saygı duruşunda durduk. Ama artık bunların son bulması lazım. Silahla, askerle, savaşmayla bu işin çözülemeyeceğini anlamamız gerekiyor. Ama karşı tarafın da bu ülkenin nasıl büyük bir ülke olduğunu bilmesi gerekir. Bu sorunların konuşarak çözülmesi gereklidir” dedi
CARİ AÇIK İSYANI
Türkiye’de ve İzmir’de temel sorunun cari açık fazlalığı olduğuna vurgu yapan Yorgancılar, Türkiye’de isteklerin ve ihtiyaçların farklı yorumlandığının belirterek “Neden cari açığımız fazla? Neden bir Hollanda olamıyoruz?’ diye sorular soruluyor. Geçen gün bir faytoncu gördüm elinde iki cep telefonu vardı. Eylülde piyasaya çıkacak İphone 6’nın yeni modelini eminim birçok meclis üyemiz ilk günden kullanmaya başlayacak. Oysa bir Alman iş adamında 4-5 yıllık cep telefonu bulunuyor. Önümüzdeki aylarda dünyada kur savaşları başlayacak. Biraz dikkat etmemiz lazım” dedi.
İL İSTİHDAM ÇOK ÖNEMLİ
Geçtiğimiz ay İzmir Valiliği, İŞKUR İzmir İl Müdürlüğü iş birliği ile gerçekleştirilen İl İstihdam Kurulu hakkında konuşan Yorgancılar, “Bu karar çok önemli bir adımdır. Çünkü; kendi işimden örneklendirirsem, 1 milyon ton cam üretimi gerçekleştiren Avrupa’nın ikinci büyük cam üretim tesisinin sahibi olarak “Bunun 700 bin tonunu iç piyasaya, 300 bin tonunu yurtdışına ihraç ediyoruz. Böylesine güçlü bir sektörün elemana ihtiyacı yok denilerek, var olan mesleki eğitimle ilgili bölüm kapatılmak isteniyor. Sebep, öğrenci yok. Oysa bunun analizini yaparken Odalarımızdan mutlaka destek alınmalı. Kapatıyoruz demek çözüm değil diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
ÜLKEMİZİN EĞİTİME BAKIŞ AÇISI
Okulların geç açılma kararını değerlendiren Yorgancılar, “Türkiye’nin geleceği açısından en önemli reform bekleyen konulardan birisi olmasına rağmen, okulların geç açılmasına ilişkin verilen karar ne yazık ki ülkemizin eğitime bakışını da ortaya koymaktadır. Okulların geç açılması kararıyla, 2 haftalık turizm gelirleri için feda edilecek ilk konunun eğitim olması, önceliklerimiz arasında eğitimin bulunmaması gerçekten çok üzücü. Ümit ediyorum ki, topyekun bu anlayıştan uzaklaşır ve bir an evvel bizi geleceğe taşıyacak eğitim farkındalığına ve kalitesine ulaşırız” şeklinde konuştu.
ÇİN ETKİSİ
Dünya ekonomisinde Çin’in yaşadığı çalkantı durumun yılın ikinci yarısında dalgalanmalara neden olduğunu söyleyen Yorgancılar, “Özellikle de, gelişmekte olan ülkelerin gözü kulağı bir yanda FED’in artıracağı faizlerde, bir diğer kulağı da Çin’den gelecek haberlerdedir. FED’in para sıkılaştırma girişim, her ne kadar piyasalar tarafından satın alınmış olsa da gelişmekte olan ülkeleri etkisi altına alacağı malumlarınız. Kuşkusuz, ülkemiz de payına düşeni alacaktır. Yüzde 13’lerden son 25 yılın en düşük büyüme oranı olan yüzde 7’lere kadar daralması ve ihracatının %8 oranlarında düşmesi sonrasında, Çin art arda üç kez devalüasyona giderek küresel piyasaları alt üst etmiştir. Böylelikle, yapay rekabet gücü kazanarak, ihracatını artırmayı, ithalatını pahalı hale getirmeyi amaçlamaktadır” şeklinde konuştu.
ÇİN BALONU PATLADI
Çin’de yaşanan krizin ülke açısından yansımaları hakkında sanayicileri uyaran Yorgancılar, “Türkiye açısından baktığımızda zaten Çin’le zor olan rekabet, bundan sonra daha da zorlaşacak ve ithalat daha da cazip hale gelecektir. Bununla birlikte, mevcut pazarların Çinli şirketler tarafından kapılması durumu ise asla arzu ettiğimiz bir senaryo olamaz. Çin, her geçen gün dünyanın üretim üssüne dönüşürken, devalüasyona gitmesi diğer ülke para birimlerini de baskı altına alarak adete kur savaşlarını yeniden gündeme taşımıştır. Uzmanların ifadesi ile “Çin balonunun patlaması” ve ucuz kredi döneminin sona ermesi ülkede başta inşaat olmak üzere ağır sanayi şirketleri için de sıkıntılı bir süreç anlamına gelmektedir” ifadelerini kullandı.
BİR KAÇ ADIMLA KAOSTAN ÇIKARIZ AMA…
Türkiye’nin her alanda yaşadığı sıkıntıları sıralayan Yorgancılar ülkede her şeyden önce ülkede birlik beraberliğin sağlanması gerektiğini söyleyerek, “Şuna da yürekten inanmaktayım ki; dinamik yapısı ile Türk ekonomisi, güçlü bir Hükümetin kurulması, güvenliğindeki zafiyetleri gidermesi durumunda en kısa sürede toparlanma potansiyeline sahiptir. Yeter ki güçlü bir Hükümet gelsin ve desin ki: “Ben buradayım. Her şey kontrol altında. Hukuk ve ekonomide bizden beklenenleri sırasıyla yerine getireceğiz. Birkaç somut adımı da atmasıyla biz bu kaos ortamından kısa sürede çıkarız. Lakin, şu anda bu beklentimiz 1 Kasım sonrasına kalmıştır. En yakın sürede normalleşeceğimiz günleri temenni ederken, ekrandaki şanlı bayrağımız uğruna birleşen ellerimizin hiç ayrılmaması dileğimi de gönülden tekrarlamak istiyorum ” dedi.
Sayfa başına git