MENÜ
İzmir 13°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
2019'da adayım ve kazanacağım
Sema Pekdaş
26 Eylül 2017 Salı 00:00

2019'da adayım ve kazanacağım

Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş gazeteciler Fatih Yapar, Mehmet Karabel, Hanzade Ünuz ve Mehmet İşler’in sorularını yanıtladı.

Kendine güveni tam…

Dersine iyi çalışmış öğrenci gibi neşeli ve rahat.

Sorularımızı heyecanla yanıtladı.

Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş…

İzmir’in metrekare olarak en küçük ilçesinde günde 1 milyon 300 bin kişiyi ağırlıyor.

İzmir’in kalbini yönetiyor.

Başkan Sema Pekdaş ile Basmane Semt Merkezi’nde buluştuk.

Görevdeki 3.5 yılını konuştuk.

Gördük ki Sema Pekdaş Başkanlığı sevmiş.

Daha dinç, daha dinamik ve meydan okuyan bir Başkan olmuş..

Başkan Pekdaş’a siyaseti, CHP’yi, Konak’ı, projeleri…

Ve 2019’u sorduk…

Bakın CHP’li Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş verdiği iddialı yanıtlarda neler anlattı…

PROBLEM ÇÖZMEYİ SEVERİM

Ben çocukluğumda biliminsanı olmak istemiştim. Çok çalışkan bir öğrenciydim. Fiziğim, kimyam, matematiğim çok iyiydi, fen kolundan mezun oldum. İlk olarak ODTÜ Kimya Mühendisliği’nde bir yıl okudum. Laboratuvarda çalışayım, matematik problemi çözeyim çok severim. Bütün sınıf arkadaşlarıma ders çalıştırırdım. Şimdi de matematik problemlerini çok severim, getirin ben çözeyim derim. 68 kuşağından çok etkilendim, hayranlıkla izlerdik. Bizim ailede daha çok Türkiye İşçi Partisi hayranlığı vardı. Sonra ODTÜ Ekonomi’de de bir yıl okudum. Ondan sonra da hukuk okudum, avukat olmak, hak mücadelesi yapmak istedim. Yargılama faaliyetinin özü maddi gerçeği ortaya çıkartmak ve adaleti tesis etmektir ama Türkiye’de yargının nasıl olduğunu biliyoruz. Yargının aktörlerinin tesis edeceği kararlar kadar, bu kararların verilebilmesi için iyi bir yargı düzenine, iyi bir hukuk eğitimine gerek duyulduğu da açık. Bu düzeni sağlayacak olan da siyasal mücadeledir.

TEKERE ÇOMAK SOKTUM

Başkanlık koltuğu cezbedici bir koltuk, insanı uçuran bir koltuk. ‘Ben her şeyi biliyorum, ben her şeyi yaparım’ diye uçabilirsiniz. Belediye Başkanını kısıtlayan kurumlar olmalıdır. En başta partisinin ilkeleri, politikaları ve çalışma anlayışı. Başkan ‘Bu uygulamaya kim ne der’ diye düşünmek zorunda. Kente, kentin tarihine uyuyor mu, sivil toplum örgütlerinin tepkisi ne olur diye düşünmelidir. Ama bizdeki sınırlamalar çoğu zaman bu siyasi çerçevede olmuyor. Kişisel oluyor, dayatılan şey siyasi bir sınırlama değil. Kişisel bir takım beklentiler oluyor, işte zor olan bu. O nedenle tekere çomak soktum, farklıyım ve farklılığımı gösterdim. Onun için de hep mücadele ediyorum ve yol aldım. Bu kentin bütün bileşenlerine yönelikti, Konak Belediyesi’nde iş yapma tarzını değiştirdim. Başka şeyler vardıysa en aza inmiştir. Bir usul getirdik, çalışırız çözüm üretiriz. Başka aracılıklarla iş yapmayın duygusunu yarattık.

Kentin rantı kentte kalmalıdır, başka yere dağıtılmamalıdır. Çabamız buna yöneliktir. Bu makamlar, bu koltuklar siyaset üretmek için değil kişisel yükselişler için de kullanılıyor. Ben bunun CHP çizginin, sosyal demokrat çizginin güçlenmesi için kullanılması gerektiğine inanıyorum. Benim tekere çomak sokmaktan kastım, amacım da bu. Başka tarz bir siyaseti hayata geçirmek. Başka şekilde kapımı çalanlara kapıyı gösterdiğim de oldu. Biz buraya iş çözmek, iş yapmak için geldik. Ben herkesin Başkanıyım, talepte bulunan kişinin işi yasalara, planlara uygunsa biz onu oldurmak zorundayız, engel çıkartmak zorunda değiliz. Biz eşeği önce kaybettirip sonra buldurmuyoruz. Eşek yoksa yoktur, varsa vardır.

HAVUZ ÇOK KÜÇÜK

İstediğim kadroyu tam olarak kuramadım. Olabileceklerin en iyisini buldum. Kadrolarınızı sınırlı bir alandan seçmek durumundasınız. 657 sayılı personeller içinden yetişmiş insanları bulmalısınız, havuz çok küçük. Başkanın elini rahatlatan, onunla birlikte gelip 657 havuzunda olmayan, yetkileri olan tanımlı personeller olmalıdır. Ama kurumun sürekliliğini sağlayan 657 personelleri de olmalıdır. Belediye mevzuatının böyle bir revizyona ihtiyacı var. Hazır kadrolar süreklilik açısından size kolaylık sağlar. Onun dengesini oluşturmak lazım. Getirdiğiniz adamın hesap verirliği de olmuyor, işçi statüsünde şirkette gösteriyorsunuz. İmza atanların sorumluluğu oluyor, çatışma o nedenle çıkıyor. Ama onlar da hesap verebilir konumda olsa daha farklı olacaktır.

24 SAAT ÇÖP TOPLUYORUZ

Ben günde 650 ton çöp topluyorum. 24 kilometrekare ile İzmir’in alan olarak en küçük ilçesiyiz, nüfusumuz Mernis kaydıyla 380 bin. Ama Emniyet Müdürlüğü’nden aldığım bilgiye göre gece ve gündüz 1 milyon 300 binden aşağıya düşmeyen bir nüfus yaşıyor Konak’ta. Çok yoğun bir nüfus hareketliliği var, nüfus yoğunluğu aşırı fazla. Bizden sonra ikinci çöp toplayan ilçeler alan olarak bizden 10 kat büyükler, günde 450 ton çöp topluyorlar. Maalesef kentleşmeyi de giderek unutuyoruz, herkes içtiği pet şişeyi, sigara izmarini yere atıyor. Yanındaki çöp kovasına çöp atmıyor, yere atıyor. Biz 24 saat çöp topluyoruz, süpürme yapıyoruz. Molozları çöpün yanına koyuyorlar. Haber verin gelip alalım diyoruz, sokağa atılıyor. Bırakın molozu çöp bile bu kadar ulu orta atılmaz. Mobilyalarınızı sokağa atmayın haber verin gelip alalım diyoruz, hepsi kaldırım kenarlarına atılıyor. Bizi arayın biz alalım diyoruz. Kentli olmayı hepbirlikte öğreneceğiz.KENTİN KALBİ KONAK

Kentin kalbinde yaşıyoruz Konak’ta ama ben mahallelerde, semt merkezlerinde, spor merkezlerinde gezdiğimde görüyorum ki bölgeler arası geçirgenlik çok zayıf. Hatay mahallesinde yaptığınız bir işten Roman mahallesi hiç etkilenmiyor, farkında değil. Roman mahallesinde yaptığınız bir iş Gültepe’yi hiç etkilemiyor. Eşrefpaşa’ya bir şey yapıyorsunuz Alsancak’ın umrunda değil, etkilemiyor. Geçirgen değil. Konak İzmir’in eski kent merkezi, semtleriyle varolmuş. Bu semtler kendi içinde ayrı ayrı merkezler. Alanda herkesle sohbet ediyorum, bambaşka dünyalar var. Tarih okuyorum, sosyoloji okuyorum kentle ilgili sonuçlar çıkarmaya çalışıyorum. Çözümleri bulmak için tespitleri yapmak lazım.

KAMULAŞTIRMA REKORU BİZDE

Ben bütçesi iyi olan bir belediyeyim, arkadaşlarımızla bütçemizi iyi yapıyoruz. Sokağa atacak beş kuruşumuz yok. Biz bütçesini iyi yöneten bir belediyeyiz, maaşlarımızı zamanında ödüyoruz. Piyasaya, kamuya borcumuz yok. Günü geçmiş hiç borcumuz yok hepsinin vadesi geldiğinde ödüyoruz, o yüzden ihalelerimizde kırımlar iyi oluyor. Bizim en çok kamulaştırma yapan belediye olduğumuzu düşünüyorum. En iyi kamulaştırmayı ben yapıyorum, 3.5 yılda 30 milyon lira kamulaştırma ödedik. Çok da yer kiraladım.

ER YA DA GEÇ ÇIKACAKLAR

Belediye hizmet binasının ruhsatını kestim. Orada Şoförler Odası’nın benzin istasyonu var kiracı olarak. Açtığımız tahliye davasını kazandık ama Yargıtay’dan okuduğumda anlamadığım bir bozma kararı geldi. Yargılama devam ediyor. Er ya da geç çıkacaklar. Belediye hizmet binası bunlar yüzünden gecikiyor diye anlatacağım. Benden aracılık edeyim diye bekliyorlarsa, Büyükşehir’den yer bulmak için ben Büyükşehir Başkanı değilim. Şimdiye kadar kamudan kazandıkları kardır, orada yine kamusal bir faaliyet yapılacak. Kaldı ki o bölgede yeni bir ruhsat vermek de mümkün değil, kent merkezinde bunlar olmaz. Ondan uygun yerimiz yok, kazmayı vurmaya hazırız. Davamızda çok haklıyız, pazarlık yapmam. Er ya da geç çıkacaklar.

HERKES İHBAR EDİYOR

3.5 yılda gördüğüm bir şey var, biz o kadar fazla birbirimizi ihbar eden hale gelmişiz ki. Cimer’e, Bimer’e, kaymakamlığa, Büyükşehir’e ayrı ayrı şikayetler ediliyor. Bize hergün dosyalar yağıyor, sonucunu bildir diye. En fazla zamanımızı alan bu şikayet dosyaları, aslı işimiz o oluyor. Asli işimizi yapamıyoruz. Komşular birbirini şikayet ediyor. Gereksiz çok fazla şikayet olunca içlerinde haklı olanların işi de gecikiyor. Yoğun şikayetten, şikayetlere cevap yazmaktan kendi rutin kontrollerimizi yapmaya çok az zaman kalıyor.

KONAK’I ANLAMIYORLAR

Herkes kendi bulunduğu çevre ile sınırlı düşünüyor. Muhalefet Konak’ı anlamıyor (AK Parti’yi kastediyor). Oysa Konak bir derya. Konak o kadar katmanlı bir şehir ki, tarihinden itibaren biriktirdiği çok şey var. Konak’ın ruhu, bu zenginlik her köşede yüzümüze vuruyor. Bunun için kenti hissetmek gerekiyor, Konak yüzeysel olarak bakılıp geçilecek bir yer değil. Okudukça, çalıştıkça, yaşadıkça, kazıdıkça Konak’ın zenginliğini daha iyi farkediyorsunuz. O nedenle kentin dinamiğini, enerjisini ortaya çıkartmak için o derinlere de inmek lazım. Ben mecliste İzmir kamuoyuna neyi, neden yaptığımızı anlatıyorum. Mesajımı veriyorum. Ben meclise dersimi çalışarak gidiyorum. Söylenen sözlerin altının dolu olmasını tercih ediyorum ki o tartışmalardan bir sonuç çıksın ve kente bir faydası olsun diye. Yeteri kadar çalışılmadan söylenen sözlerden ötürü arada üzüldüğüm çok şey oluyor. Konak meclisi bir bilgilendirme meclisi olmalıdır aslında, herkes dersini çalışarak gelse daha çok memnun olurum.

EMEK VEFA GÖRMELİ

Benim de tabii ki partimle ilgili düşüncelerim, kaygılarım, taleplerim, arzularım var. İyi bir örgütlenme olsun ve Türkiye sorunlarına ilişkin ciddi atılımlar yapalım istiyorum. O nedenle ben de katkı koymaya hazırım. Gördüğüm ve bildiğim yanlışlara da yanlış derim. İlçe Başkanımız Mehmet Şakir Başak ile uyumlu çalışıyoruz. Yeniden seçilmesini isteriz. Ben partiye emek veren ve çalışan herkesin delege olması gerektiğini de söyledim. Anneyi, babayı, çocuğu, gelini, damadı delege yazmak yanlış dedim. Kim partiye emek veriyorsa en geniş kesimi delege yazmakta yarar var. Bir aileden üç kişiyi yazmak yerine her aileden bir kişiyi delege yazmak parti aidiyetini, sorumluluğu yükseltir. Karşı çıktığım şey ailelerden toptan isimlerin yazılması ve emeği olanların yerine emeği olmayanların yazılması. Onları yazmayın, muhalif olabilir bizi en çok eleştiren olabilir ama emeği varsa bütün emeği olanları yazmak vefa göstermek lazım. Gençleri ve kadınları da yazmak lazım, tabii bu kotayı da eş ve çocuk üzerinden doldurmamak gerekir. Ben konuştuğum bütün arkadaşlara bu kriterleri söyledim.

BAŞKA BİR ŞEY YAPMAK LAZIM

Milletvekilliğini bu süreçte düşünmüyorum. Bu anayasaya göre milletvekilliği artık bitmiştir. Bundan sonra milletvekillerinin anayasayı değiştirmek için mücadele etmeleri gerektiğine inanıyorum. Bu iş sadece milletvekilleriyle değil kurumlarla olur, başka türlü bir mücadele örgütlemek gerekir. Ben Türkiye’nin yeniden parlamenter sisteme döneceğine inanıyorum. Bütün muhaliflerin farklılıklarını koruyarak bir mücadele hattı oluşturması gerektiğine inanıyorum. Hiçbirisinin kürsüsü kalmayacak. Siyasi bir güçlenme oluşmalı, bunun için de kamuoyunun da bütün kurumlarıyla buna hazırlanması lazım.

İç tüzüğe göre konuşma sınırları da geldi. Dolayısıyla milletvekilliği yerine biz her yerde konuşuyoruz demek lazım. Başka bir şey yapmak lazım. Orada bize kürsü vermiyorsan bizim burada kürsülerimiz var demek lazım. Çok farklı siyasal mücadele yöntemlerinin ve yeni argümanların yaratılması lazım. Artık bildiğimiz klasik usul milletvekili orada konuşur, o basına yansır, oradan kamuoyuna yansır devri bitti. Bu bir halk mücadelesidir. Çok yaratıcı siyasal mücadele yöntemleri yaratılabilir. Yeni ne olabilir düşünmeliyiz.

İzmir’de bunu el ele, kol kola yapabiliriz. Geçen gün okul aile birliğinde veliler ile müfredat hakkında konuşuyorduk. Herhalde çocukları toplu olarak okula göndermemek gerekir. Çocuklarımızı okula göndermeyelim örneğin. Veliler çocuklarını okula göndermesin. Suçsa suç, yargılasınlar. Onların yaptığı suç değil mi? 10 bin veliyi yargılasınlar, 100 bin veliyi yargılasınlar yargılayabiliyorlarsa. Demokratik ülkelerde velilerin müfredatla ilgili sözlerinin olması lazım. Şimdi çocuklarının okullarını seçememe durumuyla karşı karşıyalar.

YENİLECEKLER

2019 Kasım’ında yenilecekler. Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı seçilemeyecek. O kadar iddialıyım. Artık herkesin yüreği sızlıyor, herkes memnuniyetsiz. Herkes kendi adayını çıkartmalı ama bu aday diğerlerinin de içine sinmelidir. İlk turda en fazla insanı nasıl sandığa götürürüz hesabı yapılması lazım. İlk turda katılım çok yüksek olmalı, bu iş ilk turda biterse riskli. İşi ikinci tura bırakmanın çok sağlıklı bir yöntemi bulunmalı. İnsanların ben ikinci turda oyumu Erdoğan’ın karşısında en yüksek oyu almış olana vermekten sıkılmam demeleri lazım.

AZİZ BAŞKAN DA ADAY OLACAK

2019’da ben aday olacağım ve seçileceğim. Bunu biliyorum, buna kuvvetle inanıyorum. Ben en geç 08.30’da işte oluyorum eve en erken 22.00’de giriyorum. Bütün gün insanlarla konuşuyorum, geziyorum, sokaklara binalara bakıyorum, hissediyorum, okuyorum, velilerle, işçilerle konuşuyorum. Gerçekten epey çok şey biriktirdim. Seyrederek görmek başka, içine girerek tanımak başka, öğreniyorsunuz, hissediyorsunuz. Ben bazı uygulamaları ancak ikinci dönemde gerçekleştirebilirim. Her işi öğrenmek diye bir şey var. Ben belediye başkanlığını öğrenmek için çok çalıştım, emek verdim. Yaparak öğrenmenin getirdiği bir başka zenginlik daha vardır. Bazı işler okuyarak öğrenilmez, yaşayarak öğrenilir. Belediye Başkanlığı yaşayarak öğreniliyor.

İnsanların belediye başkanı, belediye meclis üyesi olmayı düşünmesi iyidi. Bu kente ilginin çoğalması demektir. Ne kadar çok kişi kentle ilişkisini yoğunlaştırırsa kente faydadır. Ama ben diyorum ki ben bir dönem daha olmalıyım çünkü kurumlar ancak böyle kurumsallaşabiliyor. Bu nedenle ben bir dönem daha adayım. Aziz Başkanın da aday olacağını hissediyorum. Bu iş öyle bir iş ki çok yorgun bile olsanız öyle bir şey oluyor ki adrenalin ile bir anda canlanıyorsunuz. Ben uyumadan iki gün çalışırım örneğin. Nasıl oluyor bilmiyorum ama oluyor.REFERANDUM DİYOR Kİ...

2019’da CHP İzmir’de bütün ilçeleri ve Büyükşehir’i kazanır. Referandumda gördüğümüz sonuç bu. Bunu referanduma göre söylüyorum çünkü biz Türkiye’de yaşıyoruz, İzmir özerk bir bölge değil. Hizmetlerde evet eksiklerimiz var ama biz burada pek çok şey ile mücadele ediyoruz. Hükümetin, devletin pek çok baskısıyla sınırlamasıyla burada yaşıyoruz. İzmir’i Ankara, İstanbul, Bursa Büyükşehir ile kıyaslamak büyük bir haksızlık olur. Herkes hizmet diye düşünüyor da gelen paralar, yapılan işler... Benim personelimin yarısı savunma yazmak, müfettişlere ifade vermek, Sayıştay denetçilerine açıklama yapmakla geçiyor. Bunun bile verimi ve hizmeti etkilediğini düşünüyorum. Biz bir işi yapmak için o kadar çok uğraşıyoruz ki, Kıllıoğlu Hamam mezbelelik haldeydik kiralayıp para vereceğim, restore edeceğim üç yıl uğraştık. Kira kararı üç yılda çıktı. Vatandaş bunların farkında ve farkında olduğu için de oy veriyor. Vatandaş bunu biliyor. Ben CHP’ye oy veren vatandaşların Türkiye kaygısının çok yüksek olduğunu düşünüyorum ve onlara minnettarım. Şükran duyuyorum. Herkes Türkiye için çalışıyor, herkesin sevdası Türkiye. Sadece benim sevdam Türkiye diyorsam bu kötü bir şey. Başkalarının sevdası da Türkiye olmalı. Benden farklı düşünür, inancı, yöntemi farklıdır. Ama sevdamız Türkiye olmalıdır. Bunu Türkiye’nin İzmir olmasını düşünerek, İzmir sevdasının Türkiye’ye yayılmasını dileyerek söylüyorum

 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 MURAT ÇAKIR
 1 Ekim 2017 Pazar 15:17
Kayıp bir beş yılın üstüne kayıp bir beş yıl için mi aday oluyorsunuz. Siz mesleğinize geri dönün sayın başkan
 m.y.
 27 Eylül 2017 Çarşamba 15:30
Kocaoğlu pasaporta marina çin ankaraya seslendi. sn.pekdaş ta pasaporta marina istiyormu?bazı projelerde konak, büyükşehirle çatışmıyormu?sn.pekdaş uyumlu çalışma için seçilmedi mi?
 KEMAL
 27 Eylül 2017 Çarşamba 14:29
Sema Başkanı destekliyoruz. mecliste istediği gibi bir kadro olursa daha başarılı olacağına inanıyoruz.
 adnan yaşar
 27 Eylül 2017 Çarşamba 11:25
Konak ilçe binasına geldiğiniz gün sizi kapıda ıslıklayıp düdük çalanlar şu an ilçe binasında başkanlık etmekte. Şakir Başak bile sizin Has bir başkan olduğunuza inandıysa ve sizi protesto ederken verdiği karardan dönüp sizi alkışlıyorsa Konağın Kadın başkanı ile yola devam deriz... Başarılar dileriz...
 Tayyar
 27 Eylül 2017 Çarşamba 08:13
Belediyecilik çok farkı bir alan.Cok ıyi ve dürüst insan olunabilinir.Sayın Kocaoglu ve ekibi bir cok anlamda sınıfta kalmıştır.Umarim Chp 2019 yılında atama yaparken şehircilik konusunda bilinçli kişileri seçer.
 Barış
 26 Eylül 2017 Salı 21:50
Milletvekili olsaydı belki de daha etkili ve faydalı olabilirdi Sema Başkan. Yerel yönetimlerde beklentiyi karşılayamadı
 Erol Işık
 26 Eylül 2017 Salı 20:49
Başkanım olmadı mı olmuyor işte. Bidaha aday olup Konakın bir 5 yılını daha heba etmeyin. Bir sonraki seçimde zor oy alırsınız. Zaten azalan CHP oyları iyice dip yapacak.
 Msaita
 26 Eylül 2017 Salı 20:02
Ön seçim her şeyi çözer 13 millet vekiliyle 20 özeri vekillerle daha rahat çözülür ve iktidar yolu gözükür.
 Oktay Kahraman
 26 Eylül 2017 Salı 19:57
Adayım diye şaka mı yapıyor yoksa ciddi mi. Bir dönemde öğrenemediğini 2. dönemde mi öğrenip yapacak. Deneme tahtası mı bu mevki...
 vatandaş
 26 Eylül 2017 Salı 19:11
Sayın Konak belediyesi yetkilileri siz bir muhite ruhsat verirken o muhite her meslek dalından ne kadar ihtiyaç var bunun araştırmasını yapıyormusunuz?yoksa her önüne gelene ruhsat verip esnafın altından kalkamayacağı bir ortammı hazırlıyorsunuz.
Diğer Röportajlar
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz