MENÜ
İzmir 14°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
'Hacıanesti, gel de ordularını kurtar...'
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
30 Ağustos 2017 Çarşamba

'Hacıanesti, gel de ordularını kurtar...'

Tam 95 yıl önce bugün...

Afyon Dumlupınar'da, tarihler 30 Ağustos 1922'yi gösteriyor... Zaman, öğle saatleri...   Türk askeri aç ve yorgundu... Günlerdir bir kap sıcak çorba bile içememişlerdi...

Büyük uğultular içinde patlayan toplar, mavzer sesleri, haykırışlar; arada bir kulaklara çarpan ölüm çığlıkları, kılıç şakırdamaları ve nice gölgeler ve sesler...

Gacırtılar içinde hareket eden kağnılar, top arabaları, yaralılar için sahra çadırları... Gazi Mustafa Kemal, işte o an düşmanın kımıldayıp kaçamayacak durumda olduğuna kanaat getirdi... Ve; ilk top atışı için buyruğunu verdi... Dumlupınar Yaylası, top gümbürtüleri arasında inliyordu... Koskoca Yunan Ordusu şimdi, top mermileri, kılıç darbeleri ve vızıldayarak uçuşan mavzer mermileri ve süngü darbeleri arasında eriyordu... Gazi Mustafa Kemal'in dudaklarından şu sözler döküldü, gayri ihtiyari:

"Hacıanesti... Gel de ordunu kurtar..."

Hacıanesti kim?

O cehennem saatlerini Izmir açıklarındaki bir gemiden sözümona sevk ve idare eden Yunan Orduları Başkomutanı...

Güneş batarken, tarihimize "Başkomutanlık Meydan Muharebesi" olarak geçen kanlı savaşın yaşandığı alana indi Gazi Mustafa Kemal...

Görüntüden tiksindi...

Binlerce genç yaşta, yaşamın ne olduğunu bile tam kavrayamadan gövdeleri parçalanmış, kan ve barut yanığı içinde, süngü darbeleri ya da şarapnel parçalarının gövdelerine saplanmasıyla ölüp gitmiş yaşamının baharında insanlara baktı, derin bir nefes çekti ve şöyle dedi:

"Bu insanlık adına yüz kızartıcı bir sahnedir... Ama ne yapalım ki, bizi buna mecbur ettiler... Çünkü onlar birer caniydiler..."

Tarihçi dostum Prof. Dr. Kemal Arı, "30 Ağustos"u, bir canlı yayında böyle anlatmıştı, sanki o günü yaşıyor gibiydi...

Kuşkusuz...

Türk Tarihi zaferlerle doludur...

Ama...

30 Ağustos 1922'de zaferle sonuçlanan "Dumlupınar Savaşı", Türk Ulusu'nun yeniden dirilişidir...

Bir başka deyişle...

30 Ağustos Zaferi, Türk Milleti'nin asla esir edilemeyeceğini...

Semaları süsleyen Türk Bayrağı'nın indirilemeyeceğini ve gök kubbeyi çınlatan ezan seslerinin dindirilmeyeceğini bütün dünyaya ilan eden kutsal bir savaşı anlatır...

Belki de...

"30 Ağustos"u, yüreğimizin derinliklerinde daha iyi hissedebilmemiz için Türkiye Cumhuriyeti'nin ulusal marşı olan Istiklal Marşımız'ın yazarı Mehmet Akif Ersoy'a kulak vermemiz gerekiyor:

"Allahım ne muazzam zaferdi o... Ortalık hercümerç (allak bullak) oldu... Beş altı saat içinde bir başka dünya doğdu... Ve biz mest olduk... Artık benim ne düşünecek ne yazacak hatta ne yaşayacak takatım kalmıştı... Bizim dilimiz tutulmuştu... Ordu bizzat yazıyordu...

Sonsöz: "95 yıl önce gök kubbeyi türbe yapan şehitlerimizi unutmayalım, unutturmayalım..."

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz