MENÜ
İzmir 15°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
190 yıl önce İzmir’de kadınların başkaldırısı
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
5 Aralık 2017 Salı

190 yıl önce İzmir’de kadınların başkaldırısı

5 Aralık 1934… Cumhuriyet tarihimizde çok önemli bir gündür… Büyük Atatürk’ün Türkiyeli kadınlara seçme ve seçilme hakkını verdiği gündür.

Burada İzmirli kadınlara bir pozitif ayrımcılık yapmak istiyorum… En son Basmane Günleri’nde değerli dostum İlhan Pınar’dan dinledim öyküyü... Şimdi bu kıymetli araştırmasını paylaşmak istiyorum sizlerle…

***

1820’li yıllar İzmir açısından birçok nedene bağlı olarak sisli geçen yıllar olmuştur. Bu sisli yıllar üzerine araştırma yapılmamış olması bu sis tabakasının daha da kalınlaşmasına yol açmıştır. İşte ünlü Fransız ressam Leon de Laborde, bu sisli yılların ortalarında yani 1826 yılının Mayıs ve Haziran aylarında İzmir’de bulunmuş ve belki de İzmir’i en çok resimleyen/gravürleyen ressamlar arasında yerini almıştır. Ressam her yaptığı resme dair bir tarih de atmıştır.

1820’li yıllar Osmanlı açısından da zorlu yıllar olmuştur. Bu zorlu yıllardan İzmir de etkilenmiş ve hatta daha yakından bu yılları yaşamak zorunda kalmıştır. Özellikle 1821 yılında Mora’da başlayan ve Sakız adasıyla devam eden Yunan İsyanı, Kavalalı Mehmet Ali Paşa ve oğlu İbrahim Paşa’nın Osmanlı’ya ve bölgeye karşı girişimleri İzmir’de açlık, kıtlık, yoksulluk, karaborsa ve göç gibi sonuçlara yol açmıştır.

İzmir bu olayların doğrudan öznesi olmamasına rağmen bu olayların içinde önemli bir rol oynamıştır. Gerek kıtlık, göç ve karaborsayı yaşayarak gerekse göçlere maruz kalarak… Gerekse de bu olayların yaşandığı süre içinde kaçakçılığın ve de idarenin kararlarının etkisi altında kalarak…

Dönem bir yandan da 18. Yüzyıl sonlarında başlayan Osmanlı modernleşmesinin ivme kazandığı ve de merkezi otoritenin güçlendirilmeye çalışıldığı bir dönemdir. Ayanlar tasfiye edilmiş, ordu reorganizasyona tabi tutulmuş ve tıpta önemli reform girişimleri başlatılmıştır.

İzmir tarihi açısından bu dönemdeki iki olayı not etmekte yarar görüyorum. Birincisi, 1824-25 yıllarında Avusturyalı diplomat Baron Anton Prokesch von Osten’in araştırmalarıyla Tepekule’deki kalıntıların Eski Smyrna kent kalıntılarına ait olduğu ortaya çıkarılmıştır.

Bu tarihe kadar Strabon’un anlatımından yola çıkılarak İskender sonrası kurulan Smyrna’dan sonra 20 stadien ileride Eski Smyrna’nın varlığından söz edilmiştir. Ancak bu kentin yerinin neresi olduğu hep tartışılagelmiştir. Tarih sırasıyla Pococke, Chandler, Hamilton ve de Texier gibi araştırmacılar hem sahada araştırma yapmışlar hem de bu konuda fikir yürütmüşlerdir. Ancak döneminde Hacı Mutzo Tepesi olarak anılan yerdeki kalıntıların Eski Smyrna kent kalıntıları olduğunu saptayan, açıklayan ve bunu yazılı hale getiren Avusturyalı Baron olmuştur.

İkinci olarak da; 1820’li yıllarda İzmir’in tarihi açısından ve Türkiye kadın hareketi tarihi bakımından kayda değer bir olay yaşanmıştır İzmir’de.

İşte yukarıda saydığım o günlere özgü durumlardan olan kaçakçılık, kıtlık ve karaborsa gibi olaylar İzmirli Türk kadınlarının İzmir’in üç gün boyunca gündemini belirlemesi için gerekli koşulları oluşturan etkenlerdi. Evinde ailesini besleme ve çocuklarını büyütme olanağı ortadan kalkan İzmirli Türk kadını gerektiğinde neler yapabileceğini göstermek istercesine bir hareket başlatır. Bu sabrın taştığı, taşan sabrın hiçbir itaate uymadığı bir an’dır.

Bilindiği gibi bu dönemde her millet kendi adıyla anılan mahallesinde yaşamaktaydı. Türkler, Ermeniler, Rumlar, Yahudiler ve Avrupalılar kendi mahalle yapıları içindeydi. İşte Türk Mahallesi’nin kadın sakinleri buğdaysızlık, ekmeksizlik, açlık ve yokluk canına yettiği için sokaklara çıkar. Şehri resmen alt üst ederler. Sanki kent bir zamanların kadın savaşçıları olan sahipleri Amazonlu günlerini anımsamıştır.

İzmir’de vali olarak Hasan Paşa, Karakol Komutanı olarak da Kayserili Hacı Bey görev yapmaktadır. Tarih Haziran 1828’dir.

Bu bir ayaklanmadır ve itaatsizliktir. Şimdiye kadar bildiğimiz İzmirli kadınların tarihteki ilk ayaklanmasıdır bu. Üç gün boyunca karaborsacıların buğday ambarları basılır, kentin sokakları Türk kadınlarının istilası altındadır. Karakol komutanı Hacı Bey olayları kontrol edemez ve bastırmakta yetersiz kalır. Olayların üçüncü gününde kadınların baskısı ve isteği üzerine Hacı Bey İzmir’i terk etmek zorunda kalır.

İzmir valisi olaya müdahale eder; buğday fiyatlarına narh koyar ve buğdayın piyasaya sürülmesine olanak sağlar.

İstekleri yerine gelen İzmir’in Türk Kadınları eylemlerine son vererek evlerine çekilir ve günlük işlerinin rutin dünyasında kendisine düşen görevini yerine getirmeye koyulur.

***

İşte İzmirli kadınların “itiraz kültürü” içindeki seçkin ve saygın yeri 190 yıldır aralıksız sürmektedir… Teşekkürler İlhan Pınar…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 enver olgunsoy
 8 Aralık 2017 Cuma 14:59
sn. Atilla izmir in önemli bir sürecini medyaya taşidiginiz için kutluyorum.Bunu hep yaparsınız biliyorum ama nedense bu ıtaasizlik beni çok etkiledi.Her halde bünyeye uymuş olmalı
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz