MENÜ
İzmir 13°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Acil yazmaya ihtiyacım var
Neşe ÖNEN
YAZARLAR
21 Ağustos 2023 Pazartesi

Acil yazmaya ihtiyacım var

Türkiye’deki bir ay bir haftalık tatilimden yeni döndüm ve hiç bir şeyi özlemediğim kadar yazmayı özlediğimi anladım. Ne üzerine diye soracak olursanız, mevzu hiç önemli değil. Yazma eylemini açıklamak için mantıksal nedenler bulmak gerekmiyor. İçini dökebileceğin yeteri kadar insan olmayınca çevrende ya da yalnızsan içerlerde bir yerlerde, ya kendini sanatın bir dalına vuracaksın ya da zil zurna sarhoş olup unutmaya çalışacaksın içine düştüğün ıssızlığı...

Neyse ki yazabildiğimi, yazmayı bir şekilde becerebildiğimi sanıyorum. Bu konudaki özgüvenime hayranım. Hayatta çok az konuda kendine güven duyan birisi olarak, yazmadaki cesaretim nereden geliyor, kendime ara ara soruyorum. Sebeplerden biri; aile dostumuz olan bir ağabey, karşılıklı ağız dalaşı yapmamızdan sonra, bazı yazılarımı önüne uzatıp okumasını isteyince, “sen hiç konuşma bundan sonra, fikirlerini yazıyla anlat” demişti. Kısaca, kibarlık edip, tartışmalarda argümanlarımı savunamayacak kadar zayıf kaldığımı yüzüme doğrudan söylemek istememiş, ama, doğrusu, yazı dilimi beğendiğini de açıkça belli etmişti. Laf olsun ya da karşısındakinin gönlünü alsın diye iltifat edecek biri değildi... Onu dinlemek akıllıcaydı... Hiç bir münazaranın, şimdiye kadar, galibi olamadığımı hesap edince!

Sebeplerden bir başkası; konuşma eyleminin, konuşma esnasında düşünmeye es vermek için yazı eylemi kadar imkan vermemesi. Zaten, çoğu zaman, konuşulan konuya iyi odaklanamam. İyi bir dinleyici değilimdir. Karşımdakini dinler gibi yaparken, zihnimde başka dünyalara dalarım sık sık. Üstelik hazır cevap vermek gibi bir yeteneğim de yok. Bir konuda belirttiğim görüşleri, sonradan tarttığımda, eksik ya da tam doğru izah edemediğimi düşünür, hayıflanırım. Oysa yazmak öyle mi! Beğenmediğin cümleleri, istediğin kadar, silbaştan yazabilirsin. Son noktayı, vurgulamaları uygun gördüğün satırlara yerleştirebilirsin. Metnin tonunu değiştirebilir hatta yeni baştan tasarlayabilirsin. Yazım hatalarını gözden geçirip düzeltebilirsin. Konuşmalarda tüm bunları yapmak vaki olamaz. Filmi geriye sarar gibi, ne konuşulanları ne de konuşurken yaptığımız hataları geri alabiliriz.

Bu gerekçelerden sonra, konuşmayı daha az seven ya da tercih eden biri olduğum hissiyatına kapıldıysanız, yanılırsınız. Konuşmayı haddinden fazla çok severim. Ancak sadece kendim konuşayım başkaları hep beni dinlesin istediğimden, etrafımdakileri kısa sürede usandırırım. İyi bir diyalog kurmanın yolu, iyi bir dinleyici olmaktan geçer ilkesini hala hazmedemeyenlerdenim...

Sırf bu yüzden, Türkiye’de iken, başıma pek çok tatsız hadise geldi, az daha dayak bile yiyordum. Bu hadiselerin baş müsebbibi; ülkemizde insanları patlamaya hazır bir dinamit haline getiren hayat pahalılığı, trafikte kaldırımlarda dahi kaçamadığınız motorlu araçların yarattığı keşmekeş, omuzlarınıza çarpa çarpa yürüyen insan kalabalıkları, eğitimsiz ve cahil kesimin azgın çoğunluğu karşısında yaşadığınız çaresizlik, turizm beldeleri dahil çevre kirliliği, hakkınızı arayabileceğiniz kurum ya da yetkililerin duyarsızlığı vs sebeplerin hiç biri değil, bana inanın. Tüm bunların tek bir müsebbibi var; dinleme özürlü oluşum... Neyse ki başım cidden belaya girmeden ve dayak yemeden bu tatili bitirebildim.

Şimdi; neden yazı yazmayı çok özlediğimi anladınız mı?

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz