MENÜ
İzmir 11°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Allah bu millete bi’daha İstiklal Marşı yazdırmasın!
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
13 Mart 2019 Çarşamba

Allah bu millete bi’daha İstiklal Marşı yazdırmasın!

Taaa, minicikken…

İlkokuldayken…

Lisedeyken…

Kocaman adam iken…

Bastonla yürürken…

Tekerlekli sandalyeye mahkumken bile…

Sesin çıkıyorsa eğer…

Hançerenden…

Fark etmez!

Beynin emretmesine gerek yok!

Yürekten söyleriz İstiklal Marşımız’ı…

20’şer yıldan hesap et…

Beş nesil büyüdü o kurbanın olayım marşla…

Dün…

İstiklal Marşımız’ın kabulünün…

98’inci yıldönümüydü…

Binlerce yıl sürmesi dileğiyle…

***

Yıllardan 1921…

Takvimler 23 Mart’ı gösteriyor…

Bak vatanın haline…

İngilizler’in desteğini alan Yunan Ordusu yeniden taarruza geçiyor…

Ama neye uğradıklarını şaşırıp, kaçmaya başlıyorlar…

Bunun adı; “İkinci İnönü Zaferi”

Gazi Mustafa Kemal, İsmet Paşa’ya telgraf çekiyor:

“Siz orada sadece düşmanı değil, Türk Milleti’nin makus (kötü) talihini de yendiniz…”

Sırada İzmir var… O da düşman çizmesinden kurtarılacak…

O dönemde Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin vekilleri…

Anadolu’yu dolaşıyor…

Bakıyorlar ki…

Halk ruhen bitkin ve yorgun…

O zaman karar veriyorlar…

Memleketi hareket geçirmek için…

Güzel vatanımız…

Kahraman ordumuz…

Ve şanlı bayrağımız için…

Bir “milli marş” yazılması gerekli…

Öyle bir marş ki…

Türkiye topyekün coşacak…

Yurdun dört bir yanı o marş ile inleyecek…

Mesela…

Hürriyet aşkımızı anlatacak…

 

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım…

Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!

Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım…

Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım…

 

Mesela…

Kahramanlığımızı anlatacak…

 

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın…

Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın…

Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın…

Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın…

 

Mesela…

Aziz şehitlerimizi hatırlatacak…

 

Bastığın yerleri “toprak!” diyerek geçme, tanı:

Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı…

Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:

Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı…

***

Çabuk karar verdi o günün gencecik Türkiye Büyük Millet Meclisi…

O cephede oluk gibi kan dökerken Mehmetçik…

Ruhumuzu titretecek…

Milli Marş için yarışma düzenledi Milli Eğitim Bakanlığı…

O günün parası ile 500 lira da ödül koydular…

O gün, o parayla…

İki katlı bahçeli bir ev almak mümkündü!

Merak edenler için söyleyelim…

O tarihte 1 Amerikan Doları, neredeyse bugünün 1 Lira’sıydı…

Yani…

Ödülün bugünkü karşılığı…

Olsa olsa 3.000 TL.’yi ya buluyor ya da bulmuyordu…

Hem de…

Vatan olarak “Ateşten Gömlek” giydiğimiz günlerde…

Yarışmaya duygu yüklü şiirler gelmeye başladı…

Ancak…

Mehmet Akif Ersoy yarışmaya katılmamıştı…

Soranlara, “Milli Marş kesinlikle para ile yazılmaz” diyordu…

Zor razı ettiler…

“Kazanırsan bir yerlere bağışlarsın o parayı…” dediler…

Ancak o zaman kabul etti yarışmaya katılmayı…

Halbuki…

İnanır mısınız?

O kış kendisine palto alacak parası bile yoktu…

***

724 şiir katıldı o yarışmaya…

724 şiir arasından Mehmet Akif’in muazzam duygu yüklü…

Okuyanı heyecanlandıran, titreten İstiklal Marşı yarışmayı kazandı…

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde iki kez okundu…

İkisinde de ayakta dinlendi…

…Ve o şiir, 12 Mart 1921 tarihinde Milli Marşımız olarak kabul edildi…

***

Ve özel bir ayrıntı…

O şiir Milli Marş olarak kabul edildikten sonra Akif’e sormuşlar; “Nasıl yazdın bunları?” diye… Cevap çok anlamlıdır:

“O şiir bir daha yazılmaz, onu ben de yazamam… O’nu yazmak için, o günleri görmek, o günleri yaşamak gerekir… O şiir benim değil, milletimin malıdır… Allah bu millete bi’daha İstiklal Marşı yazdırmasın…”

Doğru…

Böyle bir marşı yazabilmek için, o günleri sadece yaşamak yetmez, o ruha da sahip olmak gerekir… Özüyle, sözüyle yüksek ahlak sahibi, karakter abidesi bir insan olmak gerekir… Böyle bir şiiri yazabilmek için ülkenin bütün sorunlarını kendine dert edinmiş, bir mücadele adamı olmak gerekir…

***

Ha’di bir ayrıntı daha…

Nasıl başlar, yürekleri titreten İstiklal Marşımız?

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;

Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak…

O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;

O benimdir, o benim milletimindir ancak…

 

Hiç düşündünüz mü?

O şiir, niye “Korkma...” kelimesi ile başlıyor?

Onu da anlatalım:

Şiirlerini yazarken Kuran'ı Kerim'den ilham alan Mehmet Akif, İstiklal Marşı'nı kaleme alırken; Peygamber Efendimiz'in Mekke'den Medine'ye hicreti sırasında saklandıkları Sevr Mağarası'dan yanında bulunan Hazreti Ebubekir'e, “Korkma ya Ebubekir, Allah bizimledir” dediği aklına gelir… İstiklal Marşı'nı da “Korkma…” diye yazmaya başlar…

Sonsöz: “Allah, bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmayı nasip etmesin…”

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Sarı Çizmeli Memed'A.
 13 Mart 2019 Çarşamba 09:34
O tarihlerde dolar 80 kuruştu efen'im... Evet, s-e-k-s-en k-u-r-u-ş efen'im... Arz ederim efen'im... Mustafa Kemal ATATÜRK ve İsmet İNÖNÜ ile o dönemin tüm devlet adamlarına UTANMAZCA atışlara devam efen'im.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz