Allah’ın izniyle

24 Haziran seçim kampanyası boyunca, gerek Muharrem İnce gerek Kemal Kılıçdaroğlu, neredeyse her söze, “Allah’ın izniyle” diyerek girdi. Seçim kampanyasının sloganı gibiydi… İkisinin de dindarlığından çok etkilendiğimi itiraf etmeliyim. Bu yüzden de yazmaya karar verdim.

Allah’ın izniyle ne demek? Kimi kaynaklara göre, Allah’ın yaratması ve yapmasıyla demekmiş, müsaadesiyle değil. Allah’tan izin istemek ve yapmak, şirk olarak görülüyor. İzin istemek, Allah’ın yarattığına ve yaptığına iştirak etmekle aynı şeymiş…

CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı ve Genel Başkanı kim bilir hangi niyetle “Allah’ın izniyle” dediler!

24 Haziran seçimlerinde, Allah’ın izniyle CHP’nin çizdiği imajın bende bıraktığı etki; Samimiyetsizlik.

Demek ki CHP’li siyasetçiler, Allah’ın izniyle talipler Laik Cumhuriyet’i yönetmeye!.. Cuma namazlarında gösteri yaparak ibadetin gizliliğini savunacaklar... Allah’ın izniyle adalet isteyecekler… Allah’ın izniyle hukuk devletini yeniden inşa edecekler... Allah’ın izniyle eğitim sistemini düzeltecekler… Rasyonel akıl ötede dursun.

Hâlbuki Allah’ın izniyle olacakların gereğini, Erdoğan hakkını vere vere yerine getiriyor. Bu nedenle, CHP’nin acemi dindarlığına seçmen pek ilgi göstermiyor. Din dersini daha çok çalışmaları lazım...

CHP de muhafazakârlarla aynı yolun yolcusu ise, neden seküler alanda dolanıp duruyor?

Dini inançlara saygılı olmak başka, Allah’ın izniyle devlet yönetmek yine başka... Olmaz, demiyorum; ama öyle ise, bilelim… İşler Allah’ın izniyle yürüyecekse, bunu bilmeye hakkımız var.

Belki de söylenmeyen bir niyet söz konusudur; “Gözlerimin içine bak, anlarsın” gibi… “Bu seçmen dediğin pek akıllı değildir, dindar havası yaratarak oy alınabilir” gibi…

Öyle ise durum daha da kötü; Ya seküler topluma yalan söylüyorlar, ya da muhafazakârlara…

Allah’ı siyasete alet etmek, sol cenahta kabul görecek politik tutum değildir. “İdare edin, oy almak için ‘mış’ gibi yapıyorum” mesajını alttan alta veriyorlarsa, bunu da seküler toplum hoş karşılamaz.

Benim anladığım, İnce diyor ki; ben de Erdoğan kadar yönetirim, hatta daha iyi yönetirim…

Yani, Erdoğan’a destek veren kitleyi elinde tutmak için o da Erdoğan gibi yönetecek... Yoksa iktidara tutunamayacağını biliyor. “Allah’ın izniyle laik olmak” gibi bir yol izleyecek her halde…

Adaleti düzeltmekmiş… Parlamenter rejimi güçlendirmekmiş… Geçelim bunları… İnşası süren yeni rejimde rol kapmaktan öte bir kaygı olduğuna ben inanmıyorum.

İllaki Allah’ın izniyle olacaksa bu işler, Allah’ın kitabında yazdığı gibi olması gerekmiyor mu?

O halde, açın Kuran’ın son bölümünü, mesela, anlatın memlekete adaleti nasıl getireceğinizi.

Kuran-ı kerim’de nasıl yazıyorsa öyle yönetin memleketi! Madem Allah’ın izniyle…

İslamın siyasallaşmasını ifade eden ritüellerin, değer yargılarının, gündelik hayata yön veren dini kavram ve sözlerin siyasal alanda yaygınlaşması ve CHP’nin siyasi çizgisinde yer bulması, demokrasiyi ve seküler hayatı iyice sınırlıyor.

Gelin görün ki, “ben başa geçeyim, hepinizi kurtarayım” kafası, Aydınlanma devrimini de bastırmış durumda. Allah’ın izniyle Muharrem İnce önce CHP’nin başına geçecek, sonra da Türkiye’nin… Ve her şey yoluna girecek…

Bir tarafta Erdoğan ve kitlesi, diğer tarafta İnce ve kitlesi... Oh ne güzel, çift kaymaklı ekmek kadayıfı… Uluslararası kapitalist sistem de sefasını sürsün.