MENÜ
İzmir 17°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Artık gün
Ayda ÖZEREN
YAZARLAR
29 Şubat 2020 Cumartesi

Artık gün

Şarkı Önerisi : Küçük Prense Şarkı – Ceren Özkarataş

 “Artık” 29 Şubat’ın diğer ismi.

Sanki yemek artığı, bir muz kabuğu,

İçi boşalmış bir pet şişe, köpeğin kemirip bıraktığı tek terlik,

Takımı olmayan bir fincan, tencereye sığmayan o son dolma,

Eşleşemeyen, yalnız kalan…

Hayatta hep bir başına, eşini bulamayan devamı olmayan…

Ama aynı zamanda benzeri olmayan,

Takvimi değiştiren,

Günleri kaydıran, bankacıları korkutan, faiz hesaplarını karıştıran,

“Bir gün daha fazla”  yaşamımıza sebep olan o tek, biricik  “artık”  dediğimiz gün…

Bugün!

Aynı duruma, nesneye, olaya, söze, eyleme yüklediğimiz anlamlar ne kadar farklı olabiliyor değil mi? O günü emsalsiz kılan biz insanoğlu; adına artık diyen yine biz insanoğlu!

Hayatımızda böyle işte!

Bizim çok önemsediğimiz bir işe, başkasının sahip çıkmaması gibi.

Dakik olmamıza rağmen hep beklemek zorunda kaldığımız gibi.

Komik olduğunu düşünerek yaptığımız esprinin karşımızdakini yaralaması gibi.

İyi niyetli bir uyarının kötü bir eleştiri anlaşılması gibi.

Hak ettiğimize inandığımız ödülü başkasının kucaklaması gibi.

Attığımız pek içten kahkahanın alaycılığa dönüşmesi gibi.

Dört gözle beklediğimiz sürprizin başkasına yapılması gibi.

Âşık olduğumuz kişinin gözlerinde başkasını gördüğümüz gibi.

Kaş yaparken hep gözünü çıkardığımız gibi.

Yanlış anlaşılmalar hep bu yüzden.

Evliliklerin kanlı bıçaklı bitmesi, kuşak çatışmaları, siyasi kavgalar, sosyal medya linçleri hep bu yüzden.

Hatta savaşlar ve cinayetlerin pek çoğu birbirimizi anlamadığımız için.

Niyetimizi dosdoğru ve güzelce ortaya koyamadığımız için.

Ne dediğine değil, ne demek istediğine odaklandığımız için.

Yanlış anlaşılacağız kaygısını taşıdığımız için.

Dinlemeden cevap hazırlamaya giriştiğimiz için.

Hoşgörüyü hep karşıdan beklediğimiz için.

Hoş görmenin bir zayıflık olmadığını içimize sindirdiğimiz gün bütün bu yanlış anlaşılmaların sonunu getirebiliriz gibi geliyor bana. “Hoş görmek”  bir zeytin dalı, uzlaşmaya bir çağrı ve olaylara önyargısız yaklaşabilme sanatı.

Birleşmiş Milletler 1995 yılını “Hoşgörü Yılı” ilan ettiğinde Unesco bir Hoşgörü bildirgesi yayınlamış ve hoşgörüyü özetlemiş…

*Hoşgörü dünyamızdaki kültürlerin zengin çeşitliliğini kabul etmek ve saygı göstermektir.

*Hoşgörü bir kabullenme veya göz yumma değildir. Hak ve özgürlüklerin tanınması için  önerilen bir tutumdur.

*Hoşgörü insan haklarını, çoğulculuğu, demokrasiyi destekleyen bir sorumluluktur.

*Hoşgörü kişinin kendi inançlarına bağlı olmakta özgür olması ve başkalarının da kendi inançlarına bağlı olduğunu kabul etmesidir.

Hoş görebilmek için önce anlamak gerekir. Anlamak için de gerçekten can kulağı ile DİNLEMEK.

Peki birbirimizi sizce nasıl dinliyoruz?

Bazıları  “dinliyor-muş- gibi” yapar. Dinliyor sanırız ama iç dünyasının onu götürdüğü yerdedir. Söylediklerinizin tekini bile duymaz. Kafasındakilerle meşguldür.

Bazılarının akılları başka yerde olmasına rağmen sarf ettiğiniz bazı kelimelere dikkat kesilir.  Kendilerini ilgilendiren konulara ilgi gösterir, diğerlerini es geçer. Sizin söyledikleriniz değil onun duydukları olur.

Bazıları konuşulanların yüzeyinde kalır. Arkasında saklı manaları, konuşmanın derinliğine inemez, sığlıkta oyalanır.

Birçoğu konuşmanın merkezinde kendini arar. Ya savunmaya ya da saldırıya geçer.

 Empati duygusunu harekete geçirmek ve hoşgörü için tek istediğimiz “ETKİN DİNLEMEK” tir.

Kulağını, gözünü, kalbini açan dinler. Kendini anlatanın yerine koyar. Onunla anı yaşar, onunla coşar, onunla yükselir, onunla taşar.

Büyükler hiçbir şeyi asla kendi başlarına anlayamıyorlar;

Onlara her şeyi açıklayıp durmaksa, çocuklar için çok yorucu...”

 Küçük Prens (Antoine de Saint-Exupery)

Anlam çoğaldıkça çatışmalar artıyor. Çeşitlilik kaosa dönüyor.

Bakış açısı hoşgörü olmayınca daralıyor. At gözlükleri ile duygudaşlık yaşamak zorlaşıyor.

Artık gün size neler düşündürüyor?

Sağlıkla yaşanacak fazladan bu günümüze şükürler olsun.

Bu yazım “başka konu bulun” diyen değerli okurum Sami Bey’e gelsin.

Bu yazıyı yayına hazırladıktan sonra geldi şehit haberlerimiz.

Artık değil EKSİĞİZ bugün. Tarifsiz üzgünüz. Vatanımızın başı sağolsun.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Ferda
 2 Mart 2020 Pazartesi 14:56
Ayda’cım’ iyi bankacıydın şimdi de iyi yazar olmuşsun kaleminesağlık öpüyorum
 Berna Göksu
 29 Şubat 2020 Cumartesi 21:12
Harika bir yazı daha??????
 Cris
 29 Şubat 2020 Cumartesi 12:10
Ellerine saglik ??
 Neslihan Silahdar
 29 Şubat 2020 Cumartesi 09:56
Keyifle ve bir solukta okuduğum,bir yazı daha .
 Sevil Tığrak
 29 Şubat 2020 Cumartesi 09:28
??????her zaman kulağını gözünü kalbini açıp benliği ile dinleyen insanları bulmamız zor oluyor. Ama şanslı insanım ben ki ?????????? var. İyi ki de varlar. ?????? senin gibi Aydacım
 Ensar tatar
 29 Şubat 2020 Cumartesi 09:27
Ne kadar da güzel paragraflara dökmüşsün hayatı yazı günümüzün için de iyi bir anlamı var
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz