MENÜ
İzmir 13°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Aşağısı sakal, yukarısı bıyık; Binali Bey ne yapsın?
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
19 Mart 2014 Çarşamba

Aşağısı sakal, yukarısı bıyık; Binali Bey ne yapsın?

Sayın Binali Yıldırım, her ne kadar bizi ne Marmaray, ne de Adnan Menderes Havalimanı’nın yeni açılan terminalini gezmeye çağırmasa da…
Gazeteci olarak (ekibinden kaynaklı vebalin faturasını ona kesmeye kalkmayıp) habere küsmeyip, Binali Bey’i, Ege tv’deki Söz Meclisten İçeri programında konuk ettik dün akşam.
Balçova Kaya Termal’de Tarım Bakanı Mehdi Eker’in de katıldığı organizasyondan çıkıp aynı otelin başka bir salonunda Ege Tv teknik ekibinin kurduğu Söz Meclisten İçeri’nin setine yarım saat gecikmeli olarak katılan Binali Bey’le soluk soluğa bir saat konuştuk. Soluk soluğa diyorum; zira zamanı en iyi şekilde değerlendirebilmek için, hem biz makineli tüfek gibi konuştuk/sorduk, hem de o, aynı hızda konuştu/yanıt verdi.
İlk izlenimim de bu oldu zaten.
Yerel seçim öncesine kadar usul usul, kendi esprili ifadesiyle, “yokuşa saran kamyon gibi” ağır aksak konuşmasına alıştığımız Binali Yıldırım, ne olduysa artık, “yokuş aşağı vurmuş kamyon” misali bir siyasetçiye dönüşmüş.
Kimbilir; seçmenlere yönelik ‘Binali Yıldırım’la çok kolay’ sloganına inat; İzmir’de şu an ‘siyasi hayat Binali Yıldırım için hayli zor’ olduğundan belki…
Belki de hayat eskisinden kat be kat hızlı aktığı; bünye, o hıza ayak uydurmak durumunda kaldığından.
 
İkinci izlenimim, AKP İzmir Büyükşehir Başkan adayı Binali Yıldırım’ın rahatlığıydı. Ekibinin bir kısmında ‘muhalif bir programa’ çıkıyor olmasından kaynaklı tedirginliğin zerresinin O’nda bulunmayışıydı. Ki, onun bu rahatlığı (belki de tevekkül hali) hepimize yansıdı; canlı yayın stresinden bir anda sıyrılıp ‘sohbet eder’ tarzı yakaladık.
Özellikle beni rahatlatan tavrı, “Son İzmir mitinginizde katılanlara niçin ‘İzmir’e hoş geldiniz’ dediniz? Bu sözleriniz, özellikle sosyal medyada ‘taşıma kalabalıklar bi nevi turist olduğu için hoş geldiniz dedi’ diye yorumlandı, ne dersiniz’ sorusuna, kendini tutmayıp gülmesi oldu.
Mitinge katılanlar arasında Kınık’tan Bergama’ya, Ödemiş’ten Tire’ye kadar pek çok insan olduğunu hatırlatarak, “Bu insanların mitinge katılmasına taşıma deniyorsa, evet taşımadır. Nasıl gelecekler başka türlü? Ama orada önemli olan, katılanların heyecanıdır” diyen Binali Bey, İzmir’e hoş geldiniz ifadesine de “Konuştuğum sırada Sayın Başbakanımız yürüyerek alana girmişti. Ekrandan onu gördüm ve ‘İzmir’e hoş geldiniz Başbakan’ım’ dedim ama sanıyorum müziğin gürültüsünden, ‘Başbakanım’ sözü duyulmadı” sözleriyle açıklık getirdi.
Miting mevzusunda herkesin/hepimizin merak ettiği soruyu da sevgili Ümit sordu:
“Mitinge katılan bu kalabalık, sandığa nasıl yansır? Sonuç AKP açısından nasıl olur? Nasıl bir oy oranı bekliyorsunuz?”
Doğrusu açık bir yanıt beklemiyordum, itiraf ediyorum şaşırdım.
Geçiştirebileceği, halının altına süpürebileceği pek çok cevap türü varken, Binali Bey’den o şaşırdığım yanıt geldi.
Kollarını iki yana açarak/gülerek, “Vallaha ben de merak ediyorum, inanın bilmiyorum, bilemiyorum. Bu seçim, şimdiye kadar izlediğim ya da birebir katıldığım hiçbir seçime benzemiyor. Bir kere seçimin yerel mi, genel mi olduğu, yoksa bir referanduma mı gittiğimiz anlaşılmış değil. Yukarda (liderleri kastediyor) bir türbülans var, biz de aşağıda o türbülansa takılmış gidiyoruz. O yüzden sonucu ben de merak ediyorum” dedi.
 
Ve geldik, İzmir mitinginde ‘Başbakan’a hareket çekilmesi’ne, iddialara, gözaltılara… Başbakan’ın miting meydanından “Gelirken bir bayan balkonda yanında da kocası herhalde var. Oradan öyle çirkin bir hareket yapıyor ki... İşte CHP bu... Ülkenin başbakanı oradan geçiyor sen elinle kolunla o hareketi yapıyorsun. Sen bir bayansın bir kadınsın ya... Sen bu ülkenin Başbakanı buradan geçerken o kol hareketini nasıl yaparsın. İşte CHP zihniyeti budur budur. Bunu bir erkek yapsa aklım erer de -ki o da yapamaz-. Ama bir bayanın yapmasını aklım almıyor. İşte 30 Mart bunun için çok önemli" sözlerine…
Soruyu sormadan önce, Binali Bey’e ‘başka bir fotoğraf’ hatırlattım.
2011 seçimleri öncesi; yine Söz Meclisten İçeri’de o zaman AKP İzmir Milletvekili adayı ve Ulaştırma Bakanı olan Binali Yıldırım konuğumuzdu.
Stüdyoda yayına hazırlanırken aramızda geçen bir diyalog üzerine Sayın Yıldırım ‘Ah bu İzmirli kadınların kendine güveni…’ diye söze başlayıp sürdürmüştü:
“Tüm yurdu geziyorum, hangi ilden geçersem geçeyim, insanlar devlet büyüğüdür, bakandır deyip aracımıza el sallıyor. Geçen gün baktım İzmir’de bir kadın (işaret parmağıyla siz göreceksiniz gününüzü dercesine) hareket ediyor. Başka hiçbir ilde böyle bir şey olmuyor.”
Sayın Yıldırım’ın gülerek, hoşgörüyle anlattığı, İzmirli kadınların onu şaşırtan ve hayran bırakan bu özgüvenini anlattığı sözlerini hatırlattıktan sonra, günümüze dönüp Başbakan Erdoğan’ın miting meydanındaki tavrını nasıl değerlendirdiğini sordum:
“Sizin bu hoşgörülü, sıcak yaklaşımınız tamam da Başbakan’ın bu ve benzeri tavırları, hiçbir hoşgörü taşımayan halleri, açık söylüyorum İzmirlileri, hele ki hemcinslerimi çok korkutuyor. Hal böyleyken, İzmirliler, özellikle İzmirli kadınlar size niye oy versinler?”
Cevabının üstünde bıyık, altında sakal olan bir soruya Binali Bey ne diyebilir?
“Bu şehrin belediye başkan adayı Başbakan değil, Binali Yıldırım’dır” dedi.
“İyi de Başbakan’dan sizi nasıl ayıracağız? Size yol arkadaşım, yoldaşım diyor. İzmir’i ona emanet ettim diyor, siz bağımsız bir aday değilsiniz ki’ ısrarım üzerine ‘yerel’ ısrarıyla devam etti; İzmir’i Türkiye’nin lokomotifi yapabileceğini, dünyanın ilklerinin yer aldığı 25 şehir listesine İzmir’i sokabileceğini, bunun vizyon meselesi olduğunu anlattı.
 
Yaklaşık bir saat süren, (en azından bizim için) hızla akıp geçen programı bitirip -ayaküstü yaptığımız on dakikalık ‘özel’ sohbeti de içine katarak- eve doğru dönerken şöyle düşünüyordum:
Binali Yıldırım’ın alacağı oyların çoğu, ‘Başbakan’a rağmen’ alınacak oylardır. Bunu bildikleri için seçim kataloglarında ampul yok, Recep Tayyip Erdoğan fotoğrafı yok, onun için bütün adayların yakasında AKP rozeti yok, Türk Bayrağı var…
12 yıldır AKP’ye ‘solak’ bakmış bir ilde, üstelik bu siyasi iklimde, yargının buharlaştığı, bu siyasi kokuşmuşluk/ana avrat küfürler/rüşvet ayyukları arasında,  Binali Bey’in kazanma şansı olmadığını, Başbakan’ın son İzmir mitinginin/tehdit algısının AKP karşıtlarını kenetlediğini, bir kadının oturduğu kafeden, diğerinin evinden pijamalarıyla gözaltına alınmasının İzmirli hemcinslerimi daha da bilediğini görüyor, biliyorum. Bazı ilçelerde (DSP faktörünün de katkılarıyla) AKP’nin galip gelme ihtimalinin bulunduğunu da…
Bilmekten öte emin olduğum ise… Yaşadıklarımız her neyse, adının bir ‘demokrasi şöleni’ olmadığı. Yerel seçim asla olmadığı!
Projeler ne bizim, ne de çoğunluğun umurunda, yazık ki… Ne Aziz Bey’le, ne de Binali Bey’le yaptığımız programda projelere yüz ver(e)meyişimiz de bunun göstergesi…
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz