MENÜ
İzmir 14°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Atatürk’ün düşmanı Türk’e dost olur mu?
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
29 Temmuz 2020 Çarşamba

Atatürk’ün düşmanı Türk’e dost olur mu?

Kuyuya birileri taş attı…

O gün…

Kimilerine göre “86 yıllık hasret”in heyecanı ile…

Olay tam olarak anlaşılmadı…

Jeton ertesi gün düştü…

Türkiye’yi ayağa kaldıran cümle aynen şöyleydi:

“Fatih Sultan Mehmet Ayasofya'yı cami olması için vakfetti... Bizim inancımızda vakıf malı dokunulmazdır, dokunanı yakar! Vakfedenin şartını çiğneyen lanete uğrar…”

Beddua ile korkutmak, işte bu!

İyi de kime uçup gidiyor bu lanet beddua?

Açık adresi bulmak zor değil!

Aşağıdaki silsileyi takip edin, bilmece çözülüyor…

Sırayla yürüyelim:

Kilise Ayasofya’yı…

Cami yapan kim?

Fatih Sultan Mehmet…

Camiyi, müze yapan kim?

Genç Türkiye Cumhuriyeti…

O günkü Bakanlar Kurulu’nun altında…

Cumhurbaşkanı olarak kimin imzası var?

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün…

Yani, resmen “rotası belli” beddua…

“Amanın, n’oluyor?” demeye kalmadan…

Ortalık ayağa kalktı…

“Bedduanın adresi Atatürk” teşhisi koyanlar kıyameti kopardı…

Diyanet’ten cevap geldi:

“Alakası yok…”

Bu sefer kalbi Atatürk’le çarpanlar kazan kaldırdı:

“Sen onu külahıma anlat!”

Televizyonların candaş/yandaş yorumcuları…

Kanlarının son damlasına kadar…

“Atamız’a lanet okunmadı!” filan diye, çırpınsalar da…

Ok yaydan çıkmıştı bi’kere…

Diyanet’in başı yazılı açıklama yapmak zorunda kaldı:

“Vallahi, bizim suçumuz yok… Vakıf Bedduası’nı yazan da kayıtlara geçiren de Fatih Sultan Mehmet…”

İstanbul’u, 20’li yaşlarda fetheden Mehmet…

Nasıl beddua etmiş?

“Bu vakfımı kimler amacı dışında kullanırsa Allah’ın, meleklerin, peygamberlerin, tüm Müslümanların laneti onların üzerine olsun!”

Yok artık…

***

Tartışmalar dinmek bilmez hale geldi…

Öyle ki…

Ayasofya’nın ibadete açılmasından mutlu olanları bile…

Ürküten tartışmalar başladı…

***

İktidar Partisi, baktı…

Diyanet Başkanlığı “dağıttığı” ortalığı toparlayamıyor…

Bu kez…

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, devreye girdi…

Önce…

“Bu Cumhuriyet hepimizin ortak çatısıdır” dedi…

Arkasından…

“Ülkemizin rejimi, büyük tecrübelerden geçerek geleceğe yürümektedir” sözüyle devam etti ve…

Final cümlesi şöyle oldu:

“Atatürk’ü rahmetle ve saygıyla yâd ediyoruz…”

***

Kesmedi o açıklama…

Tartışma giderek alevlenmeye başladı…

Önemli bir koltukta oturan kişinin…

Bilerek ya da bilmeyerek…

Türkiye’nin kucağına attığı…

Beddua ile karışık, Ulu Önder Atatürk’ü hedef alan lanet sözcüğü…

İster istemez…

Bu kez…

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın…

Dün öğlen saatlerinde…

Acil kodu ile yeni bir açıklama yapmasına neden oldu:

 

“Hutbede Atatürk’e dil uzatılması diye bir şey söz konusu değil… Çünkü Atatürk bu vakfiyeyi ortadan kaldırmış değil… Dönemin şartları içerisinde oranın müze olarak kullanılmasına karar verilmiş… Atatürk’e lanet okundu sonucunu çıkarmak, çok iyi niyetli bir değerlendirme olmaz… Biz böyle bir şeyi kabullenemeyiz ve Atatürk’e dil uzatılmasına asla izin vermeyiz…”

***

Ortalık yatışır mı?

Pek, yatışacak gibi görünmüyor…

Mesela…

Cumhurbaşkanı Sözcüsü’nden iki saat sonra…

TBMM’deki Grup Toplantısı’nda…

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener

Önce, iktidara:

“Atatürk ile alıp veremediğiniz nedir kardeşim?” diye sordu…

Ardından…

Açtı ağzını, yumdu gözünü:

Yunan'ın, Fransız'ın Alman'ın Atatürk'e düşman olmasını anlarım ama siz nasıl düşman olursunuz kardeşim? Onlar şanlı bayrağımızı ateşe vererek milli birliğimize hakaret ediyor siz hâlâ Atatürk ile uğraşıyorsunuz…”

Hızını alamadı, noktayı şöyle koydu:

“Atatürk, Türk vatanında şanla şerefle nur içinde yatıyor... Göreve geldiğinden bu yana İstiklal Harbi kahramanlarına bir hayır duayı çok gören Ali Erbaş, şimdi de lanet okuyor... Tarihte Atatürk’e düşman olup da Türk’e dost olan çıkmamıştır… Yazıklar olsun size…”

***

Durum şudur…

Prof. Dr. Ali Erbaş, Devlet Baba’nın yüksek memurudur…

Ki, yaşına baktım…

O da, ilkokulda benim gibi – maalesef 2013’te kaldırılan - Andımız’ı bağıra bağıra okumuştu mutlaka…

İşte, o yüksek memur, bu alanda ne kadar dirsek çürütse de…

Olmayacak “bir hata” yapmıştır…

Lafın gittiği yer bellidir…

Gerisi…

Kendisinin vicdanına kalmıştır…

Ancak…

Türkiye’nin İktidar Partisi’ni de sıkıntıya sokmuştur!

Devlet Baba…

Sözünü ettiğimiz o sıkıntıyı “fena halde hissederek” yaşamasa…

Hem AK Parti Sözcüsü…

Hem de Cumhurbaşkanı Sözcüsü…

“Atatürk’e dil uzatılmasına asla izin vermeyiz…” diyerek…

Vatandaşın yüreğine su serpmeye…

Ve dahi…

Ortalığı toparlamaya çalışmazlardı…

Nokta…

Sonsöz: “Her şey, neye layıksa ona dönüşür! / Hz. Mevlana…”

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Fikret ASLAN
 29 Temmuz 2020 Çarşamba 09:52
Atatürke lanet okuyan alçakların ya soyu bozuktur ya kanı bozuktur. Her halükarda bizden değildir.
 Eğitimli
 29 Temmuz 2020 Çarşamba 09:15
Bunlar son çırpınışlardır. Ülke yüksek hızlı tren gibi uçuşa geçmiş ama yönünü şaşırmıştır. Millet artık verilen hiçbir söze inanmıyor ya da inanmak istemiyor.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz