MENÜ
İzmir 11°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Atçalı, Çakıcı, Demirci Efeler…
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
15 Haziran 2015 Pazartesi

Atçalı, Çakıcı, Demirci Efeler…

Halk dansları, folklor anlamında (medyamız pek farkında olmasa da), İzmir’de çok güzel işler oluyor.  İKSEV tarafından bu yıl 29. kez düzenlenen Uluslararası İzmir Festivali’nde ilk kez ‘Zeybekler’ sahnedeydi. Gösterinin adı “Üç Mehmet’in Dansı”… ‘Kültür ve Sanat Kenti İzmir’ sloganıyla çalışmalarını sürdüren İKSEV, bu yıl 29. sunu gerçekleştireceği Uluslararası İzmir Festivali’yle, kendi alanlarında dünyanın en önemli isimlerini İzmir’e getiriyor. Bu yıl İtzhak Perlman gibi bir keman dehasını İzmirlilerle buluşturdu, örneğin… 16 Haziran Salı akşamı da, Efes antik kentinin ‘Odeon’ununda Polonya’nın yetiştirdiği meşhur piyanist Janusz Olejniczak’ı dinleyeceğiz. Gerçekten müteşekkiriz…

Bu yılki programın bence çok değerli gösterilerinden biri de, İzmir’in, daha doğrusu Batı Anadolu kültürünün en önemli unsurlarından biri olan ‘Zeybek’ kültürünün sahneye taşınmasıydı. Ege Üniversitesi Devlet Türk Musikisi Konservatuvarı, Türk Halk Oyunları Bölümü, ‘Ekin Dans Topluluğu’ tarafından sahneye konulan ‘Üç Mehmet’in Dansı’, bizi tarihsel bir yolculuğa çıkarmakla kalmadı, coğrafyamızın nitelikleri üzerine de düşünmemize sebep oldu. ‘Ekin’, Türk Halk Oyunları Bölümü’nün eğitime başladığı 1989-90 yıllarından başlayarak kesintisiz olarak yirmi dört yıldır gerçekleştirdiği gösterilerin ortak adı… Sahada derledikleri halk kültürü ürünlerini, en estetik haliyle sahneye aktarmayı kendilerine misyon edinen ‘Ekin’ciler, projelerini kimi zaman (Yunus Emre yılı gibi) yılın önemine göre belirlemiş; kimi zaman da Türk Halk Dansları alanında belirlenen bir olgu etrafında kurgulamış. Geleneksel dans adımlarına bağlı olarak yürütülen çalışmalarda, zaman zaman yeni figürler, çağdaş dokunuşlar da yer almış. Ben ilk kez izledim; son derece coşku duyarak yüreğim heyecandan kabararak izledim. Ortada müthiş bir emek olduğu kesin… Ne kadar özendiklerini, ne çok çalıştıklarını sahneden bizlere çok net aktardılar. Belli ki emeği geçen herkes canla başla sarılmış işe…    

Bir ay kadar önce yazmıştım, “İzmirlilik ve İtiraz Kültürü” üzerine… Merak eden dostlar yazının altındaki ‘diğer yazılar’ bölümünü tıklayıp okuyabilirler. O yazıdan bir paragrafı burada da paylaşmak istiyorum: “Kim ne derse desin İzmir; Amazonlar’dan, Dionysos şenliklerinden ve Homeros’tan günümüze, tutsaklıktan hoşlanmayan bir kenttir. Yaklaşık 40 kültür ve uygarlığın uyum sağlayıp yaşadığı bir yer olmuştur. Son birkaç yüzyıl içinde Levantenleri, Yahudileri, Rumları ve Ermenileri ile birlikte modern ticaret ve teknoloji alanında dış dünyaya ilk açılan; özgür düşüncelerin dile getirildiği ilk gazetelerin basıldığı; dolayısıyla özgür düşüncenin ortaya çıkarak, yeşerip yaşayabildiği bir kent olmuştur İzmir. Bu arada özgürlüğün ancak kendine karşı dürüst olabilen insanların hakkı olduğu da unutulmamalıdır.”

Kendine karşı dürüst olmak, zaten özgürlüğü de beraberinde getirir.
Öyle ya, kendine yalan söyleyen herkese söyler. İşte zeybeklerin yaşam ilkesi budur. Zeybekler dağları kendilerine mesken edinen, ferman dinlemez, yüreğine söz geçiremez adam gibi adamlardır. İçinde yaşadıkları topluma yapılan haksızlıklara ve zulümlere başkaldıran isyancılardır. Zeybekleri vatan savunmasında da en ön saflarda görürüz. Kuvayı Milliye’nin kahramanlarıdır aynı zamanda onlar… Kırım Savaşı’nda, Çanakkale’de en önde şehit olanlar da yine onlardır.
Zeybeklik tarihinde öne çıkan üç ünlü efenin yaşamından değişik kesitler sunan “Üç Mehmet’in Dansı”nı zaman zaman tüylerimiz ürpererek izledik. Repertuar, THO Bölümü’nün geçmiş yıllarda sahnelediği bazı danslardan ve alan araştırmaları ile derlenmiş, ancak henüz sahne ışıkları ile tanışmamış oyunlardan oluşuyordu. Anlatımı desteklemek amacı ile koreografik denemeler de yapılmıştı ve bence başarılıydı.

Ekin’ciler diyorlar ki: “Gösteri ilk kez reprodüksiyonu yapılacak olan dönem giysileriyle ve halk çalgılarından oluşan, ancak çağdaş sunumu hedefleyen bir müzik anlayışı ile seyirci karşısına çıkacak.”  Yönetmenler Abdurrahim Karademir ve Şahin Ünal, grup danslarının sunumundaki klasik anlayışı, anlatılı bölümlerde geleneksel Türk tiyatrosunun açık biçim özelliklerine benzer şekilde değişime uğratmışlar. Pek de güzel olmuş, ellerine sağlık… Naçizane küçük bir eleştirim olacak. Bence, duyguyu sekteye uğrattığını düşündüğüm ‘dışses’ olmasa daha iyi olurmuş. Konu tanıtım broşüründe (operalarda olduğu gibi) aktarılsa ve biz izleyenler dansın büyüsüne kapılıp gitsek…   

Zaman ve mekân boyutunda zeybek ve zeybeklikle ilgili olan Yörüklerin, Türkmenlerin, kent soyluların ve Rum ahalinin yaşayışına da danslar yolu ile göndermeler yapılan eserin ‘Atçalı Kel Mehmet’ bölümünde; Denizli, Burdur, Isparta, Bilecik, Eskişehir, Midilli Adası zeybek dansları yer aldı. ‘Çakıcı Mehmet Efe’ bölümünde ise; İzmir, Manisa, Muğla, Denizli, Uşak, Kütahya, Bilecik çevresi halk oyunları ve Balkan dansları vardı. ‘Demirci Mehmet Efe’ bölümünde de; Aydın, İzmir ve Antalya halk danslarına yer verilmiş. Müzik direktörlüğünü Tarkan Erkan’ın yaptığı, ‘librettosu’nu sevgili Murat Tuncay’ın yazdığı, İbrahim Raci Öksüz’ün anlatıcılığında AKM’de sahneye konan bu şahane gösteri ile unutulmaz bir gecenin tanığı olduk… Böyle bir gösteriyi bu yılın programına alan Filiz Eczacıbaşı Sarper’e de çok teşekkürler…

Bazı performanslar salondan yükselen müthiş alkışlarla karşılandı. Gösteri bittiğinde herkes ayaktaydı ve alkışlıyordu. Çıkışta Konservatuar Müdürü Prof. Dr. M. Öcal Özbilgin’e dediğim gibi, “İzmir’in sanat tarihine bu akşam şanlı bir sayfa daha eklenmiştir.”  

Teşekkürler emeği geçen herkese…
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Efecan Demirci
 16 Haziran 2015 Salı 09:12
Tencerem dolu ayran Ben gezerim seyran seyran Demirci'nin arkadaşı Ödemişli Kör Bayram Bayram aman değil mi Demircioğlu ceylan değil mi Atın boynunda kayış Atın önünden savuş Canın kavga istiyorsa Git Demircioğlu'na kavuş Kal'a yaptım hanoldu Demircioğlu Avrupa'ya şan oldu Ödemiş'i bastılar Çalıyı mavzer astılar Demirci'nin kamasından Yunanlılar kaçtılar Tabancamın demiri Kostak Adile'm bu da Allah emri Ödemiş kavakları Dökülür yaprakları Bize de derler Demircioğlu Yıkarız konakları Dağlar dumansız Demircioğlu dinsiz imansız Alçak yüksek yüksek tepeler Kulağında elmas küpeler Çam dibinde yaslanıyor Eli mavzerli çeteler Kal'a yaptım hanoldu Demircioğlu Avrupa'ya sanoldu
 osman
 15 Haziran 2015 Pazartesi 14:34
Biz de sahnedeydik o gece. Çok güzel bir geceydi, daha çok böyle geceler olsun
 Kemal Demirağlı
 15 Haziran 2015 Pazartesi 13:29
Hey gidinin efesi... Efessi efelerin efesi. İzmir'de sanat-kültür zeybeksiz efesiz olmaz. Ama bu gösteriden kimsenin haberi olmadı..
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz