MENÜ
İzmir 16°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Aynılaşmak veya tektipleşmek
Tayfun MARO
YAZARLAR
20 Şubat 2018 Salı

Aynılaşmak veya tektipleşmek

Köle olduk, kul olduk, kişi olduk, birey olduk, vatandaş olduk, yurttaş olduk ve şimdi de aynılaşıyoruz. Ben ve Öteki aynılaşıyor. Henüz adı yok.

Görüntüleşerek aynılaşıyoruz. Sanal âleme karışarak aynılaşıyoruz. Ekranların interaktivitesinde ikiye katlanarak aynılaşıyoruz.

Nihayet aynılaşanların evreni kuruluyor. Bilişim toplumunun sosyal ilişkiler seyir defterine kaydı düşülen görüntüler evreninin yeni sakinleri; bakan, bakılan, bakışanlar...

Bir de, aynılaşmayı andıran fakat itaatkâr ve munis yapısıyla aynılaşmadan bütünüyle farklı olan, yirminci yüzyıl demokrasileri öncesinde ortaya çıkan yönetim biçimlerine ilham veren tektipleşme var. Aynılaşmanın dışında seyreden bir başka insanlık hali; Kitlesel itaat ve tektipleşme.

Daha ziyade yeni toplum kültürü yaratılırken ve emirin demiri kestiği yönetimlerde görülen tektipleşme konusunda zengin uygulamalarıyla Türkiye bir laboratuar gibidir.

Sanal âlemde aynılaşmaya başlayan insanı, bu yüzyılda, yönetim biçimlerinin otoriterleşmeye yaslanması nedeniyle bekleyen tehlike, tektipleşmektir.  

Geçen yüzyılın endüstri toplumlarına göre yapılanan demokratik yönetim biçimi, bugünün yeni Dünya düzeninin ihtiyaçlarına cevap veremiyor.

Yeni sosyolojinin gerektirdiği demokratik yönetim biçimi nasıl olacak, henüz netlik kazanmış değil. Buna karşılık, tek adam yönetimine ilgi artıyor. Ve bilindiği gibi, otokrasi, tektip insan yetiştiren kültürü destekliyor. Zaten iktidar “tek”liği sever. Çoğulculuk halkın getirdiğidir, iktidar karşıtıdır.

Bilişim toplumunda aynılaşan insanın otoriter yönetimler tarafından tektipleştirilmesi, ihtimaldir. Bu ihtimal, nasıl bir kültürün doğmasına, nasıl bir toplumun ortaya çıkmasına yol açar, bunu bilmeye ihtiyacımız var. Toplumların otoriter yönetimlere eğilimi, çaresizlik koşullarının tahtında güçleniyor.

Endüstri devriminin getirdiği modernite ile öne çıkan bilme ihtiyacı, bilinebilir olma durumu, insan yaşamını denetlenebilir mekânlarda gözaltına aldı. Modern zamanların bilme tutkusunun paranoyaya vardığı büyük gözaltı, sanayi toplumunun yaşam biçimini de belirledi.

Sanayi toplumu sonrasında ise, postmodern dönemde, modernist bilinebilirlik durumuna tepkiyi ifade eden “belirsiz” kavramı, paranoyaya varan bilme saikini dizginledi. Belirsizin bilimi, bilinebilirliğe yeni sınırlar getirdi.

Bilişim devrimiyle yükselen aynılaşma dalgası ve değişimin güvenliksiz koşullarında otoriter yönetimlere sığınma ihtiyacı bağlamında ortaya çıkan tektipleşme baskısı, toplumları, aynı olmak ile tektip olmak arasında bir tercih ile karşı karşıya bırakacak gibi...

Aynılaşmak ve tektipleşmek; bu iki kavramın birbirini destekleme ve besleme potansiyeli var. Ortaya çıkış koşulları itibarıyla farklı gibi görünüyor olmakla birlikte, her iki kavram da farklılıkları yok edici bir etkiye sahip.

İnsanlık, 500 yıl sonra, yine büyük bir devrimin eşiğinde. Sanal hayatın aynılaştırıcı etkisine karşılık, yeniden yükselişe geçen otokrasinin tektipleştirici baskısı… Bu ikisi birbirinden beslenir mi, birbirini iter mi, bunu henüz bilmiyoruz. Fakat insanlık yararına doğru yanıtı vermek için, yeni demokrasinin nasıl bir yönetim biçimi getireceğini bilmek gerekiyor.

Yeni demokrasiyi konuşmanın zamanıdır. Toplum, nasıl yönetilmek istediğine kendisi karar vermek istiyorsa, yeni demokrasiyi konuşmalı. Yoksa bir avuç muktedir yine insanlık adına karar verecek.

 

 

 

 

 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz