Bab, sorunların başvuru yeri olan büyük kapıdır. Büyük siyasettir. Siyaset arınma, temizlenme, saflaşma ve temiz örgütlenmedir. Biat kültürünü kabul etmez.
Ama bugünlerde siyaset şeytanın suyuna dalmış gibi görünüyor. Dedikodu akbabaları siyaset şeytanının suyundan içmektedir. Ama bir türlü doymak bilmemektedir.
Siyasetin güzellik, iyilik ve doğruluk vasıflarıyla süslenen yanı özlemimiz olmuştur. Bizler siyasetin sözlerinde anlam, anlamında söz arıyoruz. Ama siyasetin meydanı çok geniştir. Bu genişliği alabildiğine kullanmaktadırlar.
Oysa toplumda yaşayan herkesin su içeceği yeri bellidir. Ama nedense günümüz siyaseti ikiyüzlülükle geçinmektedir. Körler çarşısında ayna satan siyasetçiler, Türk insanını salak sanmaktadır.
Şunu herkes bilmelidir; Vatanın kokusu kitabın kokusu gibidir. Okuyup öğrenmek gerekir, okumazsanız başkalarının asasıyla yürürsünüz. Sonuçta sürüden farkınız olmaz. Muhammet dininin bazı eşkıyaları yol kesici olmuşlar, gönüllerdeki dertlerin birikimi de en üst düzeye ulaşmıştır. Denize doymayan balıklar gibi, halkın gözyaşlarının deryasında yüzüyorlarsa, vay halimize.
Artık siyaset ikiyüzlülük yapmamaya söz vermelidir. Yoksa toz duman yok olunca, ata mı, eşeğe mi bindiğimizi o zaman fark edeceğiz.
Cumhuriyetin erdeminde yetişen bir insan olarak, siyasetin zenginleşme kurumu olmasını asla kabul edemem. Çünkü beş yıl 500 bin nüfuslu bir kentin belediye başkanlığını yapmış bir yurttaş olarak on apartman dairesi, iki banka dükkanı harcayan kel aylak kuşlarındanım. Bundan da hiçbir pişmanlık duymadım.
Doğruyu söylemek bazen düşman kazandırabiliyor. Doğrunun düşmanlarının vız geldiğini yineleyerek, Türk insanının iyi insan olduğunu düşünerek yapılan haksızlıkları ve ayıpları görmemiş gibi davrandığını, ama gereğini yaptığını bilenlerdenim.
Benim valim, benim polisim, benim savcım, benim hakimim olmaz, Bizim valimiz, bizim polisimiz ,bizim savcımız,bizim hakimimiz olur.
Çünkü ben siyasette tedavisi mümkün olmayan BİZ hastasıyım.
Sayfa başına git