MENÜ
İzmir 11°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Bakan Pakdemirli başarmak üzere
Abdi KARAGÖZOĞLU
YAZARLAR
23 Kasım 2018 Cuma

Bakan Pakdemirli başarmak üzere

Soya, buğday, tütün, mısır, kırmızı et, nohut hatta mercimek ithal eden bir tarım ülkesi olur mu?

Maalesef biz son yıllarda başka ülkelerin çitçilerini kalkındırıyoruz.

İki bakanlık düşünün;

Biri, başlayan onlarca büyük projeyi (Fetrek Çayı gibi) bir türlü ilerletemeyen, ülkenin kaynaklarını verimli kullanamayan Orman Bakanlığı..

Diğeri, köyden kente göçle yıllar boyu kırsaldaki genç işgücü eriyen, miraslarla bölünen toprakların işlenemediği, sürekli artan maliyetler nedeniyle borç batağındaki kırsal kesime hizmet vermeye çalışan Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı.

Bildiğiniz gibi "yeni hükümet sistemi" ile her iki bakanlık, "ortak sorunları hızla çözme" hedefiyle Tarım ve Orman Bakanlığı adıyla birleştirildi. 

Başına da yakından tanıdığımız Bekir Pakdemirli getirildi.

Yeni bir iş değiştiren her kişinin alışmak için bile zamana ihtiyacı vardır. 

Ancak, Bakan Pakdemirli iki bakanlığın sorunlarını ve faaliyetlerini tam olarak öğrenme fırsatı bile bulamadan Türkiye ekonomisini derinden sarsan döviz krizini kucağında buldu.

 

***

 

İki yıla yakındır tarım ve hayvancılık sektörünün sorunlarını bizzat yaşıyorum. 

Çuval çuval yem satın alan biri olarak "söz söyleme hakkım var" diyerek 15 Ağustos'ta bu konudaki ilk yazımı kaleme almıştım.

"Çiçeği burnunda" Bakan Pakdemirli'ye zor durumdaki üreticilerin acil müdahaleye ihtiyacı olduğunu hatırlatarak o yazıda şöyle dedim:

"Bakanlığınızın ismindeki hayvancılık kaldırılmış. Ancak umarım özellikle küçük üreticiler unutulmamıştır. Vakit geçirilmeden müdahale edin, yoksa inekler kesime gönderilecek."

"Dolar 4.70 değilken bile gübre ve yem fiyatları sürekli artıyordu. Sütünü 1.45'lerden satan üretici bu gidişle çöken sistemin altında kalacak."

"Ankara'da Süt Konseyi aracılığı ile yapılan toplantıda 1.70'e çıkarılan alım fiyatları çok yetersiz kaldı. Çünkü uygulamada rakamın 10-15 kuruş altından satış yapılıyor. Bu şartlarda sütün ilk satış fiyatı en az 2 lira olmalıdır."

 

Sonuç;

Türkiye İstatistik Kurumu, Temmuz, Ağustos- Eylül (3.çeyrek) kırmızı et üretim istatistiklerini gururla (!) açıkladı:

"Bir önceki çeyrek olan (2. Çeyrek) Nisan, Mayıs ve Haziran ayına oranla et üretimi yüzde 27,4 arttı."

 

Bu açıklamanın Türkçe meali aslında şöyle:

- Komadaki Türk köylüsü girdi maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle küçülmeye gitti ve süt veren ineklerini kasaba gönderdi. 

Peki, bu durum tüketiciyi nasıl etkiler?

- Dana etinin karkas kesim fiyatı kilo başına 29 lira. İneğin karkas kesim fiyatı ise kilo başına 22-23 lira arasında. Bir çok markette inek veya dana ayrımı yapılmıyor. Yani tüketiciye dana eti diye aslında inek eti satılıyor. 

- Mevcut ineklerin azalması ile üreme de azalacak, gelecek yıllarda buna bağlı olarak hem et, hem de süt fiyatları artacaktır.

 

***

 

Karamsar tabloyu bırakıp krizin hemen ardından yapılanlara da şöyle bir göz atarsak;

Hükümetin başlattığı seferberlik ve Pakdemirli'nin yönetimindeki bakanlığın önlemleri ile yem fiyatları üç ay içinde ucuzladı.

Örneğin, 97.5 lirayı gören sığır süt yeminin çuvalı krizden önceki fiyatın altında, 81 liradan satılmaya başlandı. 

Sektörün büyük bölümünün elini taşın altına koyması ile de piyasada rahatlama emareleri görülmeye başladı.

 

Peki bu durum yeterli mi?

Tabi ki hayır. 

Krizin etkisi hala devam ediyor. Özellikle de hayvan pazarlarında. Bir çok kişi krizi bahane ederek bundan çıkar sağlamanın peşinde. Pazarlar tıklım tıklım dolu olmasına rağmen tek tük satış var.     

Üretici gözü gibi baktığı "sarı kızı" değerinin çok altında satmak için pazara getiriyor ama ortada alıcı yok. Ya da aynı ve düşük fiyat veren 4-5 kişilik celep tekeline tosluyor.

Sonra da dönüp dolaşıp hayvanını et fiyatına kasaba veriyor.

Görüştüğüm ve sektörden çıkmanın planlarını yapan bir çok çitçinin ortak görüşü ise şöyle:

"Gecemiz, gündüzümüz, tatilimiz yok. Hayvanlara bugün yem vermeyeceğiz  denemez. Her sabah gün ağarırken, akşamları da gün batmadan önce onları doyurmamız gerekiyor. Kalan zamanda da yem tedariki, gübresi, doğumu ve hastalıkları ile uğraşıyoruz. Hem sermaye koyacağız, hem de bu kadar emek verdikten sonra zarar edeceksek biz bu işte yokuz. Dayanacak gücümüz kalmadı."

 

***

 

İzmirli Bakan Bekir Pakdemirli, az zamanda çok işler yapsa da yara hala kanamaya devam ediyor. 

Döviz darbesi ile sarsılan zaten zor durumdaki üretici ufukta umut bile göremiyor.

Bu nedenle naçizane beş önerim olacak.

- Acil desteklemelerle yaralar sarılmalı.

- Küskün üreticiyi yeniden sektöre kazandırmak için girdi maliyetlerini azaltacak projeler hazırlanmalı.

- Bölgeler arasındaki adaletsizlik giderilmeli. 

- Et yerine düve ithal edilmeli. 

- Üretilen malın tüketiciye pahalı ulaşmasının önüne geçilmeli. Kooperatifleşme desteklenmeli.

Aksi takdirde ülkenin inek varlığı azalmaya devam eder ki, bunun normale dönüşmesi bile yıllar alır.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 neredeler
 24 Kasım 2018 Cumartesi 00:57
Troller ve yandaşlar nerede? Kriz yok deseler ya! Bakanımız başarılı, bunlar uydurma desinler! Desenize onlar bile utanıyor artık yok demeye!
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz