MENÜ
İzmir 10°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Bakan Pakdemirli'ye beş öneri
Abdi KARAGÖZOĞLU
YAZARLAR
15 Ağustos 2018 Çarşamba

Bakan Pakdemirli'ye beş öneri

Eski Tarım Bakanı, "Tüketiciye ucuz et yedireceğim" diyerek yem ve ot fiyatlarını ucuzlatacak hamleler atmak yerine Uruguay ve Güney Amerika'dan büyükbaş ithal etme yöntemini seçti. Fiyatlar düşmediği gibi zor durumdaki Türk köylüsü aldığı son darbeyle komaya girdi.  

Peki biz kendi kendine yeten bir ülkeyken, tarım ve hayvancılıkta nasıl dışa bağımlı olduk?

Anlatayım;

İki yıl önce ziraat mühendisi oğlum sayesinde tarım ve hayvancılığa merak sardım. 

Zamanla bu pahalı hobi benim ailemi de üretici konumuna taşıdı. 

Dolayısı ile küçükbaş, büyükbaş ve kanatlılar için parayla ayda en az 40 çuval yem alan biri olarak, bu sektörün sıkıntılarına bizzat şahit olunca... 

Artık bu konuda benim de söz söyleme hakkım var dedim;

- Sorunun ana kaynağı fahiş yem fiyatları.

Geçen yıl 52, geçen ay 71 lira olan sığır süt yemi şimdi 88 liraya çıktı.

Samanın balyası 15, yoncanın 20 lirayı aştı. 

Arpa ezme, mısır kırma, küçükbaşlar için besi yemlerindeki zam oranı da bir yılda yüzde 50'ye ulaştı.

"Ne var bunda. Zam gelmeyen hiç bir ürün yok ki" diyenleriniz haklı. 

Piyasadaki en ufak bir dalgalanmanın sabahında ot ve yem fiyatları da, tıpkı demir, un, şeker gibi anında zamlanıyor.

Oysa mazota, una zam gelse dahi pişirdiği ekmeğin fiyatını artıramayan fırıncılar gibi; köylüler de süt fiyatlarını kendileri belirleyemiyor.

Yılda iki kez (şubat ve temmuz aylarında) Ankara'da Süt Konseyi'nin bürosunda toplanan üretici birlikleri ile sanayiciler, burada devlet gözlemcileri ile beraber yeni alım fiyatının ne olması konusunu tartışıyor. 

Temmuz ayında daha dolar 4.70 bile olmamışken yapılan zirvede üretici ile sanayici sütün litresini 1.70 kuruştan satılması konusunda anlaştı.

Ancak nedendir bilinmez her toplantıda alınan kararların uygulamaya geçilmesi İzmir'de sürekli bir-iki ayı buluyor.   

Şu anda; İzmir'deki küçük üretici sütünü 1.40 kuruştan, eğer süt soğutma tankı varsa (Tankların en küçüğü bile 13 bin liradan başlıyor) 1.45 kuruşa satıyor. 

Pazarlık gücü olan büyük üreticiler ise sütünü 1.53'ten sanayicilere veriyor.      

***

Şimdi sorum siz tüketicilere;

Dolar 4.7 lirayken bir ayda 450 liralık yem tüketen bir inek (veteriner, elektrik, su, mazot ve işçi maliyetlerini siz ekleyin) yaklaşık 900-1100 liralık süt verirken;  şimdi maliyeti  katlanan üretici ne yapsın da ineğini kesime göndermesin?

"Yemini kendi üretsin" diyebilirsiniz. 

Makine parkı ile arazimin yetersizliği ve acemilik nedeniyle ben beceremedim. Ürettiklerim ile satın aldıklarım aynı fiyata geldi.

Görüşüne başvurduğum Süt Konseyi'nin İzmirli üyesi Prof. Dr. Harun Uysal, konuyla ilgili şöyle dedi: 

"Biz konsey olarak sütün maliyetini çıkarıyoruz. Fiyatı da üreticiler, sanayiciler ve bakanlık temsilcileri birlikte belirliyor. Temmuzda bizim ofiste yapılan toplantıda iki taraf 1.70 kuruşta anlaştı. Tabi o zaman dolar 5 lira bile değildi. Şu anda sütün üretim maliyeti arttı. Ekstrem bir durum mevcut. 6 ay beklemeden üreticiler acil toplantı talep edebilir." 

***

Sonuç olarak;

Üreticinin gözü, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli'nin üzerinde.

Eski başbakan yardımcılarından rahmetli Ekrem Pakdemirli'nin oğlu olan Bekir Pakdemirli'nin omuzlarındaki yük gerçekten çok fazla.

En az babası kadar başarılı olmak, insanların gönlünü Pakdemirli soyadı ile bir kez daha fethetmek, yılların sorununu çözerek ülkeye en iyi şekilde hizmet etmek istediğine eminim.

Naçizane olarak İzmirli Bakan Pakdemirli'ye beş önerim olacak;

1- İzmir, teşvikten en az yararlanan bölgelerin başında. Doğu ve güneydoğuyu saymıyorum; hiç olmazsa yanı başındaki Manisa'nın teşvik statüsüne çıkarın İzmir'i.

2- Kurban ibadeti Allah rızası için yapılır. Bu nedenle kesilen koç ya bir yaşında, ya da en az annesinin büyüklüğünde olması gerekir. Altı ayda 40 kiloya ulaşan bir koçun karkas ağırlığı 20 kilodur (yarısı). Yani piyasada karkas ağırlığı, 8, 12 veya 14 kilo diyerek yapılan reklamlar gerçek üreticiye zarar vermektedir. Zira karkas ağırlığı 8 kilo olan bir kurbanın canlı ağırlığı 16 kilodur ve o ya 3 aylıktır ya da kedidir (!). Özellikle yurt dışındaki köylüleri kalkındırmayı hedefleyen kurban kesiminin önüne mutlaka geçilsin.    

3- İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin son yıllarda yaptığı ve Birleşmiş Milletler'in bile örnek gösterdiği "üretici kooperatiflerine alım garantili destek modeli"ni bir tık daha geliştirerek tüm yurda yayın.

4- Binlerce küçük üretici var. Ne yapın edin yem fiyatlarını ucuzlatın. Hem üreticinin hem de tüketicinin yüzü gülsün. 

5- Yurt dışından sadece damızlık düve ithal edilsin ve uygun şartlarda küçük üreticiye teşvik kapsamında dağıtılsın. 

Ki, aile şirketleri hayvanlarını kesime göndermesin, tefeciler ve doları destekleyenler değil, Türkiye kazansın.

SONSÖZ: Tarlada izi olmayanın harmanda sözü olmaz.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Ahmet hudaverdi
 16 Ağustos 2018 Perşembe 15:42
Aziz bey bu işlerin turkiyedeki ilki gereğini yapıyor selamlar
 Naim
 15 Ağustos 2018 Çarşamba 21:14
Koltuk meraklısı olmayan 24 saat çalışacak ekip kurması lazım.
 Ahmet hudaverdi
 15 Ağustos 2018 Çarşamba 18:38
Anbdi bey size katılıyorum ilgililer mutlaka bu konuda duyarlı olmalı
 ümit
 15 Ağustos 2018 Çarşamba 16:40
öncelikle yem nasıl ucuzlatılır ona ağırlık verip besiciyi yem-toptancı kıskasından kurtarmak gerek.
 hüseyin ahmetoğlu
 15 Ağustos 2018 Çarşamba 15:46
köşeniz hayırlara vesile olması dileği ile başarılar diliyorum
 gazi akkel
 15 Ağustos 2018 Çarşamba 12:52
yem ücretlerinin düşmesi için ,ziraat birlikleri ucuz yem satışı yapabilir.yem in haricinde mazot başta olmak üzere tüm destekleri artırmak gerekir.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz