Başöğretmen Hz. Muhammed mi

Hz. Muhammed’in başöğretmenliği tartışılabilir; belki de değildir:

-Okuma-yazmaya verdiği önemi inkâr edemeyiz. Şiirden başkasını yazmayan Arapları, kutsalı yazmaya teşvik ederek tarihin en önemli okuma-yazma seferberliğini başlatmıştır.

-Herhangi bir kitabın okunmasını yasaklamadığından dünya tarihinin en büyük bilimsel ve entelektüel faaliyetini başlatmıştır.

-Önceki kutsal kitaplara “Bozulmuştur; sakın okumayın!” uyarısı yapmadığı için ilk dönem Müslümanları Kur’an ve Peygamberden aldıkları cesaretle sadece Tevrat, Zebur, İncil’i değil; İran’da, Hindistan'da, Çin’de, Kuzey Afrika’da, Eski Yunan ve Roma’da yazılmış ne kadar kitap varsa… ulaşabildiklerine yüksek ücretler ödeyerek Arapçaya tercüme ettirmişlerdir. Bu kitapların dikkatle ve zevkle okunmasında Hz.Muhammed’in teşvikinin önemi büyüktür. İslam Medeniyeti denen tarihsel olgu da bu etkinlikler sonucunda ortaya çıkmıştır.

Hz. Muhammed’in başöğretmen olduğuna ilişkin birçok kanıt ileri sürülebilir. Fakat hiçbiri şu gerçek kadar önemli değildir:

-15 günlük yıpratıcı bir yolculuğu göze alan Mekkeli savaşçılar, özellikle de Peygamberi öldürmeye gelen yeminli düşmanlar, esir alındığında onlara “10 çocuğa okuma-yazma öğretme karşılığında serbest bırakılma” hakkı tanınmıştır.

Dikkatinizi çekerim:

Ekonomik kriz var, paraya ihtiyacımız var, şu kadar para getirmeyen serbest bırakılmayacak denmemiştir.

Yine “bu canilere çocuk mu teslim edilir! Çocuklara zararlı fikirler aşılarlar” da denmemiş!

10 çocuğa okuma-yazma öğretenler serbest bırakılacak, şartı nedendir bilinmez bize mantıklı gelmiyor!

Bu olsa olsa Hz. Muhammed’in saflığı ile açıklanabilir! Dolayısı ile de bize örnek olamaz! Çünkü bizler zaman içinde hamdık, piştik, külyutmaz Müslümanlar olduk! Hamdolsun!

Saflık bize yakışmaz!

***

Eyyy öğretmen olmak için sıra bekleyen çaresizler! Sizler daha uyanık olun ama! Gözünüzü açın! Hz.Muhammed’in hayatını bir de bu gözle okuyun!

Eyyy öğretmen atayanlar! Sizler de artık saf değilsiniz ama gözünüzü açın ve öğretmen olma ehliyetini kazananların nasıl istihdam edileceğini bir de Hz.Muhammed’den öğrenin!

Hangi mazeret ileri sürülürse sürülsün, öğretmen olmayı hak edenler hapisle cezalandırılsalar bile,  kimse öğretmen olma hakkı kazanmış birini öğretim faaliyetleri dışında tutamaz!

Eğer bu ülkede Hz.Muhammed’e iman eden kaldıysa “işsiz öğretmen” olamaz!

Bu böyle biline!

Öğretmen kimdir, nasıl yetiştirilir, neden önemlidir, hangi haklara sahiptir, nasıl bir saygıyı hak etmektedir… Bu konulara eğilmek, dünyaya örnek bir öğretmen standardı sunmak… İslam’ı bir değer olarak gören her Müslümanın görevidir.

Bir öğretmeni öğrencilerle buluşturamamanın mazereti asla parasızlık olamaz. Para yok sözüne inanamayız!

Her iş kolu için parasızlık mazeret olabilir ama öğretmenleri mesleki hayatlarından uzak tutmanın gerekçesi asla ve kat’a parasızlık olamaz!

Çünkü alınabilir ve satılabilir her değer paradır. Bu her işsiz için geçerlidir. Mutlaka Dolar veya TL ödemeye gerek yoktur.

Dolar ve TL ile alınabilen ve satılabilen her değer karşılığında çalışılabilir.

Öğretmen istihdamında hedef, okulların ihtiyacı olan öğretmen sayısını önce iki katına sonra da üç katına çıkarmak olmalıdır:

Öğrenci-velilerin tercih ettiği öğretmenler asgari ücret + yüksek ders ücreti = maaş verilecek şekilde istihdam edilebilir.

10 öğrenci tarafından seçilmeyen, örneğin din dersi öğretmeni, her durumda asgari ücret almayı hak edebilmelidir. Ayrıca yeterli öğrenci bulamayan öğretmenler ek iş yapabilmelidir. 

Hiçbir sistem başarısızlığı ödüllendiremez. Hiçbir yönetim de başarıyı partizanlıkla, ideolojik tercihlerle, ahbap çavuş ilişkileriyle belirleyemez.

Yine öğrencinin seçmediği bir öğretmeni kimse sınıfa gardiyan gibi gönderemez.

Bilinmelidir ki, öğretmenden ve öğretimden duyulan bütün rahatsızlıkların temelinde eşitsizlik, adaletsizlik, güvensizlik, seçimsizlik… vardır.

Her başarısızlığı az maaşla açıklamak, ancak mesleğe ve kamu çıkarlarına ihanet olabilir.