MENÜ
İzmir 15°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Belediyelerin ihmal edilen işlevi
Engin ÖNEN
YAZARLAR
3 Mart 2020 Salı

Belediyelerin ihmal edilen işlevi

Halka en yakın yönetim birimleri olan belediyeler, literatürde iki temel işlevi ile tanımlanır…

Birincisi hizmettir, ikincisi ise demokrasi…

Ama hem belediye yöneticileri hem de yerel halkın büyük çoğunluğu, belediyeyi sadece “hizmet kurumu” olarak görürler…

Belediyeler, yerel halkın kamusal nitelikteki bazı ihtiyaçlarını karşılamakla yükümlüdürler. Bu hizmet işlevidir... Sorumlu oldukları bölgede yerel halkın kentsel yaşam kalitesini artırmak ve yaşamı kolaylaştırmak belediyelerin en temel görevlerinden biridir…

Buna karşılık belediyeler, karar ve uygulamalarında, bu karar ve uygulamalardan doğrudan etkilenecek olanları hesaba katmak ve hatta onları sürece dahil etmek zorundadırlar. Bu da belediyelerin demokrasi işlevidir... Yerel demokrasi, belediyelerin katılımcı ve çoğulcu bir anlayışa sahip olması ile ete kemiğe bürünebilir…

***

Siyaseti ve yerel yönetimleri demokrasiden arındırmak ve sadece hizmete indirgemek, siyasetin temel meselesini de oy verme ve hizmet alma olarak görme anlamına gelecektir. Hizmet ile oy değiş - tokuşu anlamına gelen bir yerel yönetim anlayışı, yurttaşı / hemşehriyi sadece pasif bir tüketiciye indirgemek anlamına gelir…

Pasif yurttaş, daima yöneticilerin tercih ettiği yurttaş, daha doğrusu seçmen olmuştur. Oy ver hizmet al, gerisine karışma…

***

Demokrasiyi sadece sandığa ve oy vermeye indirgeyen siyaset anlayışı, temsili demokrasi ile yetinir. Oysa çağımız temsil açısından demokrasinin kriz yaşadığı bir çağdır ve bunu katılımcılık mekanizmaları ile aşmaya ya da hafifletmeye çalışmaktadır. Bu alanda ilk akla gelen aktörler yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşlarıdır…

Katılımcı demokrasi, seçim dışında da yurttaşın etkin olmasını öngörür. Üç dört yılda bir oy verme dışında bir rolü olmayan yurttaş, katılımcı demokrasinin aktörü olamaz…

***

AKP’nin “hizmet belediyeciliği” dediği ve İzmirli seçmeni de, kaç seçimdir bunun üzerinden ikna etmeye çalıştığı anlayış, temsili demokrasi anlayışıdır… AKP’nin yerel yönetim anlayışında katılımcılık ve aktif yurttaş yoktur... En somut örnekleri arasında, yeni ilçe oluşumları sırasında Karşıyaka, Bayraklı, Konak ve Karabağlar’ın sınırlarının çizilmesi ile köy ve belde yönetimlerini kaldıran düzenleme sayılabilir…

Yerel yönetim açısından çok önemli olan bu kararlarda yerel halk hiç dikkate alınmamıştır. İlçelerin sınırları masa başında, pergelle ve cetvelle belirlenmiş, yerel halk ve şehrin tarihi / kimliği / belleği ihmal edilmiştir. Belde yönetimleri de hem uluslararası sözleşmeler hem de yerel halkın eğilimleri ihmal edilerek bir kalemde silinmiştir…

***

Peki, AKP’nin hizmet illüzyonuna dayanan ve yurttaşı sadece pasif bir seçmene indirgeyen bu anlayışı karşısında, demokrasi iddiası olan partilerin, katılımcı bir belediyecilik ve güçlü bir yerel demokrasi modeli koyduğunu söyleyebilir miyiz?

Herkes kendi gözlemlerine dayanarak bu soruya yanıt verebilir…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Mümtaz TIRAŞ
 4 Mart 2020 Çarşamba 10:53
Bazı kentlerimizde vardır.bunlardan Eskışehır sanırım söyleyebiliriz.kent yönetimine katılımı sağlaması acısından ancak bu sembolik bir modelden öteye gidemiyor.cagdas türkiyenin guzel İZMİR,inde böyle bir katilim ve demokrasi kültürünü yaşatmak şöyle dursun alt kimliklerle oynayarak siyasetin üzerinde gölgesini koruyan bu yapılar maaalesef bırakın katılımı ve demokrasiyi rutin işlerini bile yürütmekten yoksun kısır bir anlayışla partinin tüzel kimliğine taban tabana zıt olan çevrelerle birleşerek cetelesmekteler.partinin özellikle çalışan halk kesimler ile arasına duvar örülü memur dar gelirli dışarıda bir avuç züppe ve hokkabazlarla örgüt ele geçiriliyor bizde tribünde seyrediyoruz.sonra iktidar olamıyoruz diye halka kızıyorlar. bizim halkımız arkasına düşecek bir örgüt ve lider görse ölümüne katılır.chp demokratik sol değerlerine sahip çıksa ve tabandan köklü bir program ile değişen dünyanın değişen koşullarına uygun bir kültür oluşturanlar bunuda koşulsuz bir demokratik olgunlukla ve katılımla taçlandırsa bilim eğitim, sağlık,çevre ,insan odakli bir seferberlik ile cumhuriyetimizin ilk yıllarında olduğu gibi çağdaş bir ülke güçlü bir türkiye yaratabiliriz.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz