MENÜ
İzmir 14°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Benim cephemden Baro seçimleri…
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
24 Ekim 2014 Cuma

Benim cephemden Baro seçimleri…

Hemen hemen tüm meslek odaları, sivil toplum kuruluşlarının seçimlerini mesleğim (ve de kişisel merakım) nedeniyle mutlaka izlesem de, İzmir Barosu’nun seçimlerine özel ilgim; Baro’nun 102 yıl sonra başına ilk kez bir kadının geçmesi ihtimalinin belirdiği seçimlerde (Ekim 2010’da) olmuştu.
Sonuçta… ‘Manisalı Gençler Davası’ndan aşina olduğumuz Sema Pekdaş’ın başkanlığında seçime giren Çağdaş Grup, Özdemir Sökmen, Erdoğan Öztürer ve İlhan Erdul’lu başkan adaylarıyla üçe bölünmüş Cumhuriyetçileri de, İlerici’leri, Değişim’cileri ve Bağımsızları da sollayıp epeydir alamadıkları seçimi kazanmış, Sema Pekdaş da İzmir Barosu’nun ilk kadın baro başkanı olmuştu.
2010’da 7 adayla gidilen seçim, 2012’de bu kez 5 grup/adayla yapılmış, yarışın en güçlü grupları gösterilen Cumhuriyetçiler Özdemir Sökmen’le, Çağdaş ise ikinci kez Sema Pekdaş’la seçime katılmış; ipi göğüsleyen yine Çağdaş Grup olmuştu.
Bu pazar (25-26 Ekim) yapılacak İzmir Barosu seçimlerinde bu kez üç aday var. Çağdaş Grubu Sema Pekdaş’ın istifasının ardından Baro Başkanı seçilen Ercan Demir, Cumhuriyetçiler’i Aydın Özcan, İdealist avukatları da Atilla Tüfenkçioğlu temsil ediyor.
Her zaman olduğu gibi hukukçuların bu seçimleri de hayli çekişmeli, hayli renkli, hayli düşündürücü geçiyor.
Önceki seçimlerde kendi adaylarıyla/listeleriyle yarışa katılan AKP’li avukatların, bu seçimlerde kendilerine Cumhuriyetçiler’in listesini mesken seçmesi; üzerinden kaç seçim geçse unutulmayacak bir hamle,
‘Makul şüphe’ uyandırabilecek kadar ‘manidar’ bir durum mesela…
AKP İzmir İl Disiplin Kurulu üyesi Serkan Ayan ile AKP İzmir Büyükşehir eski meclis üyesi, önceki Değişim Grubu’nun lideri Mehmet Girgin’in listesinde yer almış Rıdvan Çavuş ismini Aydın Özcan’ın başkanlığındaki Cumhuriyetçiler listesinde görmek… Yine aynı listede MHP’nin Balçova Belediye Başkan adayı olan Murat Sevengül’ün de bulunduğunu öğrenmek şahsımı şaşırtmasa da… Kimi cumhuriyetçilerin durumdan fazlasıyla rahatsızlık duyduğunu, yen içinde kal(a)mayıp ortaya dökülmüş kol kırıklarından anlıyoruz..
Çağdaş Grup’u devirmek için AKP’yi de içine katacak kadar ‘geniş’ bir koalisyon yapan CHP’lilerin/İşçi Partililerin/MHP’lilerin, bilindik adlarıyla ‘ulusalcıların’, bu kadar ‘genişlikten’ rahatsızlık duymaları… İdolleri olan Ümit Kocasakal’ın AKP ile çatır çatır dövüşerek ezici çoğunlukla 3. kez aldığı İstanbul Barosu seçimlerine bakıp içten/dıştan ‘ah’ çekmeleri; Cumhuriyetçilerin İzmir’deki seçimleri kaybedebileceklerinin de sesi gibi görünüyor. Dışardan bir gözle.
*
Dışardan bir göz demişken… İçlerine kimi aldıkları, hangi odaklarla güçbirliği/işbirliği yaptıkları benden ziyade oy kullanacak baro üyelerini ilgilendirirken… Beni bir vatandaş, bir gazeteci olarak asıl ilgilendiren, hangi başkan adayının bu süreçte sesinin ne kadar çıktığı,
Herkesin hukukunu koruma konusundaki mücadelesinin, ne kadar güven verdiğidir.
AKP tarafından Meclis’e taşınan özgürlük-güvenlik dengesini altüst edip hukuk devletine rahmet okutacak ‘reform’ diye kaktırılmaya çalışılan yeni yargı paketi AKP’ye muhalif herkese ‘ebesini göstereceği’ güne hazırlana dururken…
İzmir Barosu Başkanı Ercan Demir, gerek yazılı açıklamaları, gerek ulusal kanallarda konuşmalarıyla demokrasisi açısından büyük tehdit olan pakete karşı hukuki dille veryansın ederken, Cumhuriyetçiler’in adayının henüz sesini bile duyamamış olmak… Aydın Özcan’ın Türkiye’nin bir kez daha “polis devleti” tehlikesiyle karşı karşıya kalması konusunda ne düşündüğünü bir cümlecik olsun bilememiş olmak… Yetmezmiş gibi ‘Baroya siyaset yapmaya gelmiyorum’ açıklamalarını okumak… Sizi bilmem ama şahsımda karın ağrısı etkisi yapıyor.
Seçim bildirgesine ağız ucuyla ‘tam bağımsız yargı, tam bağımsız cumhuriyet mücadelesi verilecektir’ yazan Sayın Özcan’ın ‘siyaset yapmadan’ bu mücadeleyi nasıl vereceği, hele hele ‘basın özgürlüğü’ için bizim yanımızda siyaset yapmadan nasıl duracağı, doğrusu tam bir evlere şenlik bilmece!
Ülke sorunları ile meslek sorunlarını nasıl ayıracağını doğrusu bilmek isterdim sayın Baro Başkan adayının. Bir siyasi grubun borazanlığını yapmakla, ülke siyaseti ile ilgili tavır koymanın bambaşka bir şey olduğunu, siyaset dili ile değil ama hukuk dili ile konuşarak ille de taraf olmak gerektiğini; ‘bu geniş yelpazedeki arkadaşlar’dan biri bile söylemiyor, söyletemiyor mu bu arkadaşa? Adalet Bakanlığı ve HSYK’nın tarafsızlık konusuyla alakalarının kalmadığı ülkemizde, savunma ve hukuk adına bir şeyler yapılacaksa, bunu yapmak için barolardan başka cephenin pek görünmediğini, listelerdeki kimi isimlere bozulan ‘kırgın ve küskün’ Cumhuriyetçi arkadaşlar da mı bilmiyor?
Belli ki durum, Oya Uysal’ın dizelerindeki gibi;
"Aynı karanlık da örtse üstümüzü
herkes kendi gecesinden seyrediyor bir başka

gökyüzünü…"

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 İstanbul-Buca hattı.
 26 Ekim 2014 Pazar 17:39
Gönül hanım tesbitleriniz yüzde yüz doğru. Mesleğin dışında bir aydın gazeteci olarak durumu çok iyi gözlemlemişsiniz. Kutlarım.
 Cumhuriyetçi
 24 Ekim 2014 Cuma 21:21
C.H.P'ye , M.H.P'ye , İ.P'ye hatta A.K.P'ye yakın avukatlar Cumhuriyetçiler etrafında buluştuğuna göre siz hiç değinmemişsiniz ama ben yazayım sizin Çağdaş grubun arkasında da H.D.P'liler ile liberal solcular bulunuyor.
 Maksude Kılınç
 24 Ekim 2014 Cuma 12:04
Benim de karnım ağrıyor Sevgili Gönül. Hukukun ve insan haklarının en büyük yaraları aldığı bu dönemde, bu işi sağlıklı süpürecek adamların başkanı kim olacak ve hangi hakları nasıl savunacak merak ediyorum. Adaylarla ilgili az bilgili ama çok duruma karşı aşırı duyarlı bir vatandaş olarak baro seçiminin en doğrusuyla olmasını diliyorum.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz