“Yüzyılın şehircilik hareketi hayat İzmir.” Binali Yıldırım, açıkladığı 1414 projeye bu adı vermiş.
1414 tane proje… “yüzyılın projesi” demesin de ne desin? 1414 projenin yüzyıldan önce bitmeyeceğini hesaplamış olmalı. Seçimi kazanır da yarın bir gün itiraz eden olursa, kılıf önceden hazırlanmış; Yüzyılın şehircilik hareketi!..
Sanki “Battı balık yan gider” demiş ve aklına gelen ne varsa söylemiş, söylediklerinin adını da proje koymuş. Üstelik bir kısmı da hükümetin yapacağı yatırımlar.
Dokuz ana başlıkta toplanan projelerin sayısı, Osmanlı İmparatoru Sultan Çelebi Mehmet’in İzmir’i alarak İmparatorluğa kattığı 1414 yılına gönderme yapıyor. Yoksa 1414 projeyi yapacaklarından falan değil, maksat orijinallik olsun!
Öyle görünüyor ki, önümüzdeki yıllarda Türkiye her şeyi bir yana bırakıp, yüzyılın şehircilik hareketine bütçe oluşturacak… Artık yatırımların ne kadarını yüzyıla sığdırabilirlerse…
İstanbul’u örnek alan İzmir, oldum olası bana doğru bir örnek gibi görünmemiştir. Türkiye’nin bütün rantı, Ankara-İstanbul ekseninde paylaşılır.
İzmir bu dolaşımın içinde yoktur. İstanbul, kapitalizmin metropolü olmak nedeniyle, altyapı yatırımları devlet eliyle yapılmış ve kapitalistlerin yatırımlarına hazır hale getirilmiştir. Buna karşın burjuvazinin İzmir için böyle bir talebi olmamıştır. O nedenle de İzmir, yarattığı katma değerin çok azını yatırım olarak geri alabilmiştir. Ama devran döndü de kapitalistler İzmir’i gerçekten yeni cazibe merkezi olarak görmeye başladılarsa; Binali Yıldırım olsa da olmasa da bu yatırımlar yapılır.
Kaldı ki Yıldırım’ın sözünü ettiği yatırımlar yıllardır konuşuluyor; yeni bir şey söylemiyor.
Altını çizerek tekrarlıyorum; Binali Yıldırım’ın ballandıra ballandıra anlattığı yatırımların gerçekleşmesi, uluslararası sistemin İzmir’i metropol kentlere dahil etmesine bağlıdır. Binali Yıldırım veya hükümet istedi diye olmaz. Bu her şeyden önce bir sistem sorunudur. Sistemde böyle bir talep oluşmadıkça, Binali Yıldırım sadece anlatır; biz de dinleriz…
İzmir’de hayat yavaş akar. Kapitalizmin dayattığı hızlı hayat temposuna karşın İzmirlinin hiçbir zaman acelesi olmamıştır.
Tarihsel olarak biliyoruz ki İzmir’de gelişme ve kalkınma, sanayi yatırımlarıyla sürdürülemiyor. Elbet de İzmir’in kalkınma sorunu var. Ancak bu konuda bir konsensüs sağlanmış değil. Yerel kalkınma politikaları üstünde kurumlar arası bir mutabakat oluşmadan yatırım politikalarından söz etmek çok inandırıcı olmuyor.
Yapılaşmaya gelince; deniz ile tepelerin arasında dar bir koridorda uzanan kentin gökdelenlerle ve aşırı betonlaşmayla alacağı yol yok. Kentin doğal dokusunu korumak zorundayız.
Binali Yıldırım’ın 1414 projesi seçimlere ne getirir ne götürür bilemem ama AKP yerelde iktidara gelirse bu projelerle İzmir’i silip süpürürler.
Sicilini bozmuş bir siyasal parti olarak AKP’nin adayları yatırımlardan söz ettiğinde, insan gayri ihtiyari acı acı gülümsüyor.
Sayfa başına git