MENÜ
İzmir 14°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Birleşik Krallık tarihinin en ağır siyasi kaosunu yaşıyor
Dr. Berna BRIDGE
YAZARLAR
20 Ocak 2019 Pazar

Birleşik Krallık tarihinin en ağır siyasi kaosunu yaşıyor

15 Ocak günü Birleşik Krallık Başbakanı Theresa May’in Brexit planı 200 oyla reddedildikten sonra 16 Ocak günü muhalefette olan İşçi Partisi Başkanı Jeremy Corbyn’in verdiği güvensizlik oylaması teklifi 19 oyla güven alınca Theresa May geçici olarak fırtınayı atlatmış gibi görünse bile Birleşik Krallık 1920lerden beri tarihinde görülmemiş bir siyasi fırtına yaşamakta…

İktidardaki Muhafazakar Partinin 118 milletvekilinin Başbakanları Threse May’in verdiği Brexit planına ret oyu vermesi, Kuzey İrlanda DUP partisinin 10 oyuyla ucu ucuna güven oylamasının kazanılması Muhafazakar Partinin ve May’in ne kadar zayıf bir durumda olduğunu gösterirken, Brexit referandumunda “kal” oyu veren İskoçya ise Brexit durumunda Birleşik Krallıktan ayrılmayı istemekte.

Brexit nedir? Haziran 2016 da zamanın Birleşik Krallık Başbakanı David Cameron’un önerisiyle Avrupa Birliğinden “çıkalım mı”, “kalalım mı” oylaması yapılmıştı. Halkın çoğunun ciddiye almadığı ve “kalırız nasıl olsa” diye düşündüğü oylamada “çıkalım” %52, “kalalım” %48 olunca ayrılma sürecine girilmişti. Bu oylamayı tetikleyen Başbakan david Cameron ise “ben bu süreci yönetirim” derken 3 ay sonra ayrılınca bu sürecin yönetimi Theresa May’e kalmıştı.

Genelde, gençlerin ve aydınların “kalalım”, Avurpa2yla birlik olalım, yaşlıların ve daha az eğitimlilerin “çıkalım” oylamasında İskoçya ve Londra’da kalalım oyları çoğunlukta olunca ve bu sonucu gören İskoçlarla Londralılar “bari biz de Birleşik Krallıktan ayrılalım deyince kaos ortamı ve öfke artmıştı. Bu son oylamalarla kaos ortamı ve öfke daha da büyüdü. Kolay kolay durulamayacak gibi bir görüntü var. Birleşik Krallık tarihinin en ağır siyasi karmaşasını yaşıyor.

Avrupa Birliği fikri ise Birinci Dünya Savaşı ve İkinci Dünya Savaşı yaşayan Avrupa’nın kendi arasında tekrar savaşmamak için güç birliği yapma düşüncesi ile ortaya çıkmıştı. Bu savaşlara ne kadar “dünya savaşı” dense de bu iki savaş birer Avrupa savaşı. Avrupa devletleri sömürgelerindeki halkı da savaştırmış olsa, ABD sonradan katılmış da olsa, bu iki savaş birer Avrupa savaşı. Kısaca açıklamak gerekirse Almanya ve Fransa arasındaki kömür havzası Alsaz Loren ve endüstriyel Ruhr bölgesi yüzyıllar boyu Almanya ve Fransa arasında gidip gelmiş. 1700lü, 1800lü yıllarda Büyük Britanya, İspanya, Portekiz ve Fransa gibi ülkeler hızla sömürge edinirken ancak 1800 lerin sonuna doğru birleşen Almanya, Avusturya-Macaristan ve İtalya bu sömürge paylaşımında pek bir şey alamamış. Bu gelişme Birinci Dünya Savaşına ve bu savaş tam bir sonuç vermeyince, barış anlaşmasından çok geçici bir silah bırakma anlaşmasına dönmüş ve İkinci Dünya Savaşına neden olmuş.

İkinci Dünya Savaşından sonra da Avrupa Birliği düşüncesi ile tekrar savaşmamak hedeflenmiş. Başta büyük devletlerin girdiği bu birliğe doğu blokunun yıkılmasından sonra eski demir perde ülkeleri de alınınca Birleşik Krallıkta bazı homurtular başlamış: “Bizim Bulgaristan ile eşit oyumuz mu olacak?” “Bizim ekonomimiz Bulgaristan’ı, Romanya’yı mı besleyecek?” soruları ortaya atılmış. Sonuçta referandum ve ayrılalım sonucu ortaya çıkmış ama ülke tercih olarak ortadan ikiye bölünmüş.

David Cameron referanduma gitmiş anck süreci yarı yolda bırakınca ona olan kızgınlık hat safhada şu anda. The Guardian!ın haberine göre güneş yanığı teni ve şortuyla gecesi 1728 sterlinlik Costa Rika tatil köyünde dinlenen Cameron “referandum önerdiğim için pişman değilim” demekte.  Bu arada muhalefetteki İşçi Partisi lideri Jeremy Corbun’e de kızgınlık gelişmekte. Partinin önde gelen bazı milletvekilleri eğer Jeremy Corbyn  ikinci bir referandum isterse “biz partiden ayrılırız” demeye başladı çünkü İşçi Partisine oy veren bazı bölgeler ayrılma, bazıları ayrılmama yönünde oy verdi. Yani hem partiler, hem ülke, hem oy verenler çok bölünmüş bir durumda. İkinci referandum isteyenler var. Referandumda anlaşmalı ayrılık, anlaşmasız ayrılık tercihi sunalım diyenler var. 

Avrupa Birliği Birleşik Krallığa ayrılık konusunda ağır koşullar dayattı çünkü ayrılma fikri onlara çok kötü geldi, kızgınlık yarattı, sert koşullar öne sürdü. Bu nedenle ayrılmak kolay değil. Anlaşmasız ayrılık da kolay değil. O zaman da Birleşik Krallık çok kaybedecek. Sterlin zaten değer kaybetti. Ağır konulardan birisi güneydeki İrlanda Cumhuriyeti ile Kuzeydeki Birleşik Krallığa bağlı Kuzey İrlanda sınır kapısı. Sert kapı geçişleri mi, yoksa şimdiki gibi yumuşak geçiş mi? Diğer bir konu şu anda Birleşik Krallıkta çalışan Avrupa pasaportlular ve Avrupa ülkelerinde çalışan Birleşik Krallık pasaportlular işlerini mi kaybedecek, nasıl etkilenecek? Ticaret anlaşmaları, vergiler, hepsi bir soru işareti yaratıyor.

Kısacası bu kaos daha devam edecek gibi görünüyor. Türkçe bir tabirle, bu pilav yani Brexit daha çok su kaldıracak…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz