MENÜ
İzmir 14°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Bu Türkiye kimin eseri?
Tayfun MARO
YAZARLAR
28 Ağustos 2014 Perşembe

Bu Türkiye kimin eseri?

Sokaklarında yarım paket sigara fiyatına uyuşturucu satılan, kullanıcı çocukların cesetlerinin parklardan, sokaklardan toplandığı bir ülkede yaşıyoruz.
 
Cumhuriyet’in laik yurttaşları, Osmanlı bakiyesi islamcılar ve otonomi isteyen Kürtler arasında oluşan gerilim hattında üç parça olmuş bir ülkeyiz…
 
Güneydoğu sınırlarımızın dibinde, IŞİD’e karşı ABD ile birlikte savaşan PKK, sınır ötesi güvenliğimizi sağlıyor… Yakında, rehine tutulan konsolosluk çalışanları ve ailelerini de kurtarmalarını milletçe bekliyoruz… Barış süreci devam ediyor…
 
İstanbul’da kalan son yeşil alanlar imara açıldı, üçüncü köprüyle birlikte bölgenin doğal dokusu sonsuzca tahrip edildi; Uzmanlar açıklıyor; hortumların nedeni, yok edilen yeşil alanlardır.
 
28 Şubat sürecinde bile böyle zulüm görmediklerini söyleyen 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eşi Hayrünnisa Hanımın isyanını anlamaya çalışıyoruz; Başbakan/Cumhurbaşkanı Erdoğan ve çevresi ile ne ilgisi olabilir!
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan halefini açıkladı; Ahmet Davutoğlu AKP Genel Başkanı ve Başbakan…
Duble yol ve AVM ile kurulan Yeni Türkiye’de ileri demokrasi halef-selef yoluna devam ediyor…
Teşekkür konuşmasında, Cumhurbaşkanına, “kutlu yürüyüşün ve restorasyon hareketinin” süreceğinin güvencesini veren Davutoğlu; Bu vesileyle, İmparatorluk geleneğine dayanan emperyal heveslerinin de artarak süreceğini dile getirmiş oldu.
“Savulun Osmanlılar geliyor!” anlamına gelebilecek açıklamalar yapan Davutoğlu, Cumhuriyet devrimini yok sayan bir konuşma yaptı. İktidarları öncesinin Türkiye’si için “hasta adam” benzetmesini kullandı; Sanki Batı’nın yüzyıl önce, “hasta adam” olarak adlandırdığı İmparatorluğun gerçek kurtarıcıları 2002 yılında gelmişler ve ülkeyi kurtarmışlar, fetret devri son bulmuş…
Konuşması sırasında, Cumhurbaşkanı’na defalarca sınırsız sadakatini bildiren Davutoğlu, belli ki Başkan’ın has adamı olacak.
Aynı saatlerde, Atatürk heykelini Kürtlerin saldırılarından Tomalar koruyordu...
 
Mademki Cumhurbaşkanı hedefi gösterdi, Kurultay toplanıp gereğini yerine getirmeliydi… Öyle de oldu; Kurultay toplandı ve 1382 delegenin oyuyla Davutoğlu AKP Genel Başkanı oldu.
Davutoğlu kürsüde anlattı da anlattı, o bildiğimiz iktidar mücadelesine yüklediği anlamlar doğrusu beni benden aldı… Ezelden ebede aldı başını gitti… Tutabilene aşk olsun!
Arapça ve farsça ağırlıklı konuşmasından %52 ne anladı bilmiyorum ama benim anladığım; kendileri, iktidarın ezeli ve ebedi sahipleridir…
Davutoğlu yeni dönemin önceliklerini ifade eden 9 maddelik bir manifesto açıkladı; kulağa hoş gelen maddeler var ama üç maddeden ötesinin boş vaat olduğu kimsenin meçhulü değil: Paralel ile mücadele, Barış süreci, Erdoğan’a tam biat… Önümüzdeki aylarda olacakların özeti budur.
“Erdoğan-Davutoğlu ikilisi uluslararası sistem tarafından yalnızlaştırıldı ve bu ikili islamcı politikalara iyice yaslanarak kendilerini korumayı amaçlıyor.”
Söylenenlerin alt metnini böyle okuyorum.
 
Borsa’da yatay seyir var, durum fena değil… Merkez Bankası döviz rezervleri iyi durumda… Faizler, Erdoğan’ın buyurduğu gibi… Halk ise kredilerle durumu idare ediyor… Borçlu ve itaatkâr bir toplum... Sistem açısından yeni Türkiye’de her şey yolunda…
Gelin görün ki Yeni Türkiye, Atatürk ilkelerinin Türkiye’si değil, çağdaş hukuk devleti değil,  Aydınlanmanın yüzyıllık birikimine sahip Türkiye hiç değil.
Kurumları islam normlarına ve tek adam yönetimine uygun hale getirilen devlet Bedevi çadırından hallice… Ülke yönetilebilir olmaktan hızla uzaklaşıyor. Kamusal yaşam çöktü. Türkiye bütün komşularıyla sorunlu. Yüksek cari açık ve sıcak paraya dayalı ekonomi çok kırılgan. Kuvvetler ayrılığı ilkesi fiilen son buldu. Yürütme erki doğrudan Erdoğan’ın eliyle kullanılan bir erk oldu. TBMM, talimatla elini kaldıran vekillerin muhafaza edildiği mekân oldu. Lider sultasına alışık vekiller için bu durum o kadar yadırgatıcı olmayabilir ama...  Neyse…
Demem o ki ülkeyi kötü günler bekliyor. Davutoğlu’nun kutlu yürüyüşü, hele hele “fetret devri”, “hasta adam” benzetmeleri, kanımca, bir büyük kavganın ayak sesleridir.
 
Erdoğan-Davutoğlu ikilisi, sandıkta ele geçirdikleri iktidarı emperyal güce dönüştürmek ve Ortadoğu’dan Balkanlara uzanan bölgeyi yönetmek hayalini pazarlıyor.
1920 Türkiye’sinden itibaren yeni bir başlangıç yapıyorlar… 1924 Anayasasıyla ortaya çıkan üniter devleti böylece düzeltecekler… Zaman makinesi yaptıklarını da söyleseler, taşlar yerine oturacak…
%51,8’in bu saçmalıkları satın alacağından çok emin görünüyorlar. Malum, bugüne kadar satabildiler… Ama toplumun bu defa vereceği tepkiden kimse emin olmamalı…
 
Türkiye’yi bir yol ayrımına getiren bu gelişmeleri görmezden gelmek veya başka türlü okumak lüksümüz kalmadı. Son gelişmelerden sonra, hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı ayan beyan ortaya çıktı. Başlatılan değişimin dönüşüm aşamasına geldiğini bizzat Erdoğan açıklamıştı.
‘Erdoğan’ın Yeni Türkiye’sinde yaşamak, bundan böyle, diğer Türkiye için hiç kolay olmayacak. Kendilerini o kutlu yürüyüş içinde görmeyenlerin, emperyal heveslere dayalı bu düzende yaşamak istemeyecekleri, öngörülemez bir durum değildir.
Kutlu yürüyüşe katılmak istemeyenlerin ve emperyal heveslere karşı çıkanların başına gelecekler, bilinmeli ki Erdoğan-Davutoğlu iktidarının sonunu da getirecektir.
 
Cumhuriyet devrimine baş kaldıranlar hazır iktidarı ele geçirmişken, son derece netameli yollardan, kendilerine sığınak olacak yeni bir Cumhuriyet inşa etmenin peşindeler.
Toplumların belleği zayıftır ama tarih bilinci bellekten farklıdır; Türkiye küllerinden bugün değil, 1920’de doğdu.
Cumhuriyet devriminin ardılları ise bekliyor. Ne beklediklerini ben bilmiyorum. Ama bekliyorlar…
Belki de gerçekle yüzleşmeyi bekliyorlar…
 
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz