MENÜ
İzmir 11°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Bu seçim kimlere yarar?
Fatih YAPAR
YAZARLAR
19 Nisan 2018 Perşembe

Bu seçim kimlere yarar?

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin “26 Ağustos’ta sandığa gidelim” çağrısını değerlendiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan önüne gelen pası futbol terimiyle tam 90’a çaktı.

Ve de üstüne “Bu erken seçim teklifine olumlu yaklaşmak yolunda karar aldık. Türkiye'nin gündemindeki iç ve dış gündemin yoğunluğu, erken seçim kararının açıklanmasıyla ortaya çıkacak belirsizliğin bir an önce ortadan kaldırılmasını zorunlu kılıyor. Seçimlerin 24 Haziran 2018 tarihinde yapılmasına karar verdik” dedi.

Böylece gelen tekliften iki ay öncesine bir tarihle adeta “erken” değil “baskın” bir seçimin de startı verilmiş oldu.

Bundan sonrası,  meseleyi yani alınan kararı kanunlara, yönetmeliklere uydurmak. Zaten MHP ve AK  Parti’nin kurmayları hemen işlemleri başlatıp TBMM’den bunun altyapısını onaylamak için çalışmaları hızlandırdı.

Geriye kalan süreci/takvimi belirlemek de Yüksek Seçim Kurulu’nun işi. Şimdi YSK hem takvimi hem de çok tartışılan İYİ Parti’nin seçime katılıp katılamayacağını resmi ağızdan açıklayacak. Bu konuda ciddi soru işaretleri halen daha güncelliğini koruyor.

Tabi ki secimin olması, kararının ilan edilmesi konuları halkın sandığa gidişiyle ilgili bir durum. Bundan önce siyasi partilerde ciddi bir hazırlık süreci yaşanması gerekiyor. Listelerin belirlenmesi, açıklanması, ilanı, adayların duyurulması da apayrı bir mesele!

Gelelim siyasi partilerde “ben ne olacağım/bizim durum nasıl olacak” diye önce kendine, sonra yakınlarına, siyaset ekip arkadaşlarına soranlara… Tabi ki onlardan bolca var. Bu yüzden CHP’nin kurumsal kimliğinin sembolü olan tüzüğüne Kemal Kılıçdaroğlu’nun döneminde “önseçim” gibi önemli bir süreç konuldu. Bunun koşulları, nasıl yapılacağı, kimlerin katılacağı belli.

Ama ortada olağanüstü hal koşullarında bir baskın seçim var ise ne olacak?

Parti kurmaylarının genel görüşüne göre önseçimin yapılmayacağı, takvim uygun olsa bile parti içindeki mücadele ve rekabet yüzünden seçim sandıklarına yönelik gerçek mücadelenin önünün kesileceği durumu hakim.

Üstüne seçimden 45 gün önce adayların ilan edilmesi gerekiyor. Bu da 11 Mayıs tarihine kadar geliyor. Zaman iyice daralıyor.

Önseçim yapılmayacaksa ne olacak?

Tabi ki merkez yoklamasıyla doğrudan atama!

Parti jargonuyla “tümden kontenjan”…

AK Parti’de ise teşkilatın nabzını ölçen genel anket değerlendirmeleri ve temayül dediğimiz eğilim yoklaması sistemi hakim. Koordinatör milletvekilleri ve genel başkan yardımcılarından oluşan bir heyet kente gelen sandığı koyar, teşkilat oyunu kullanır. Sandık orada değil Ankara’da açılır.

İşte bu yüzden en önemli mesele olan “zaman” problemi nedeniyle bunların büyük bölümü kenara konulacağı için genel merkez kararlarıyla oluşturulmuş milletvekilleri listeleri seçmenin önüne konulmuş olacak. Seçmen milletvekillerini ikinci plana bırakarak algıda Cumhurbaşkanlığı seçimini gerçekleştirmiş olacak.

Tüm bu gelişmeler ve faktörler özellikle kamu bürokrasisinde görev yapan fakat siyasete göz kırpan eski/yeni isimleri frenleyecek. İstifaların sayısını minimuma indirecek. Sadece çok üst düzey makamlardan işaret alanlar dışında kimse yeni bir aşka yelken açamayacak.

İçinde yoğun saha çalışması barındıran önseçim/eğilim yoklaması gibi süreçler olmayacağı için partilerde görev alan isimler de kendisini tanıtmak için çalışamayacak. Ağırlıklı olarak partililerin yakından tanıdığı figürler ön planda olacak.

Aslında meselenin özeti mevcut milletvekilleri ve isimler daha şanslı olacak.

Bu yüzden şu anda milletvekili olmuş isimler başta olmak üzere parti üst yönetimlerinde görev alanların tamamının yüzünde gülücükler açıyor. Çünkü genel merkezin alternatiflerini bile düşünmeye zamanı yok.

Baştan da söyledik.

Bu seçim en çok koltuğunda oturanlara yarayacak!

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Muhasebe
 19 Nisan 2018 Perşembe 22:00
Seçimin kaderini 2002 de ki kuruluş felsefesini kaybeden, hayat pahalılığı ve keyfi uygulamalar, biz derken artık sadece ben denildiği için artık Ak partiye oy vermeyecek, 2016 başına kadar Mhp hakkında yaptığı yorumları içine sindiremeyen Mhp‘liler ittifaka oy vermeyecek.Bunlar seçimin kaderini belirleyeceklerdir.Bu kesimin gündeminde iki parti var.Özünden gelinen diye tabir edilen Saadet Partisi ve İyi parti.
 Efe
 19 Nisan 2018 Perşembe 19:21
Öncelikle disaridan gelen iyi çalışma sergilemeyen tekraraday olmamalı...yerlerine alanda etkili olacak kentin bölgenin verimli olabilecek adaylar siralanmalı.. Yoksa boşluk olursa en kolay İYİ partiye yarar..AKP bunu çok iyi degerlendirir...
 Melahat Dizdar
 19 Nisan 2018 Perşembe 17:43
Seçimi yerli ve milli olan kazanacaktır, terör örgütüne sempati duyanlar değil
 Muhalif
 19 Nisan 2018 Perşembe 14:43
Sonuna kadar katılıyorum ancak o secım kaydelince o koltuklarda ne kadar oturabilecekler acaba. CHPLİ olarak diyorum ki chp her zaman ki gibi kaybedecek. Genelbaskan ve kurmayları kendilerine parti arasalar iyi olur.
 Lombak
 19 Nisan 2018 Perşembe 14:32
Danışma meclisinde otursan ne olacak oturmasan ne olacak, Cumhurbaşkanı olamadıktan sonra... Ayrıca Cumhurbaşkanını muhalefet de seçse, o kişi tek adam olacak. Ha Tayyip ha muhalefetin adayı. Hazır tek adamlığı bulmuşlar hangisi kaçırır? Meclis koltuğu eşe dosta incik boncuk dağıtma makamı oldu artık bence. Ancak ben olsam yine genç seçerdim çünkü AKP'nin 18likleriyle yumruklaşmak için iri yapılı genç sağlam adam ve kadınlara ihtiyaç olacak. Basket ve voleybol takımlarının maçlarını izlemek lazım bol bol. Artık vekilleri pek dikkate alan olmayacak. Ancak yarış ömür boyu maaş, diplomatik pasaport ve sağlık hakları için olacak. Bu anlamda yükselen transfer meslek grupları futbol, basket, voleybol oyunculuğu, uzakdoğu sporculuğu, güvenlik birimi sertifikalılığı... vb. Grup başkan vekilliği için de antrenörlük önemli bir meslek grubu... "Savaş Sanatı" başucu kitabımız...
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz