MENÜ
İzmir 15°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Bugün, Assos’ta felsefe…
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
6 Temmuz 2015 Pazartesi

Bugün, Assos’ta felsefe…

Şadan Gökovalı Hocama sormuştum, Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir’in en sevdiği söz hangisiydi diye… Cevabı, “Merak ederim, insanlar merak etmeden nasıl yaşarlar” olmuştu… Mevlana’nın en güzel sözlerinden biri değil midir, “Soru da cevap da meraktan doğdu…”

Rahmetli gazeteci büyüğümüz babası ile aynı adı taşıyan Örsan K. Öymen’in geçen Pazar Birgün’de yayımlanan yazısındaki felsefe tanımı aklıma getirdi, Balıkçı’nın bu sözlerini: “Felsefe’nin temelinde merak duygusu ve bu merak duygusu üzerinden akıl yürütmek vardır. Merak etmeyen insan Felsefe yapamaz. Akıl yürütmeyen insan da Felsefe yapamaz…”

Haftaya felsefe ile başlamamızın nedeni bugün Assos’ta 15. Kez toplanacak olan dünyaca ünlü felsefecilerin toplantısı. İki günlüğüne (Çarşamba-Perşembe) ben de izlemeye gideceğim… Örsan Öymen, orta öğreniminden felsefenin tamamen ve bilinçli olarak kazındığı bir ülkede, bundan 15 yıl önce, 2000 yılında, Assos’ta, “Assos’ta Felsefe / Assos Felsefe Akademisi” adını verdiği oluşumu kurarak tarihe geçecek bir işe imza attı… Her yıl düzenli olarak, kışın ulusal boyutta, yazın uluslararası boyutta olmak üzere, dünya çapında önemli uzmanların da katıldığı, iki adet sempozyum düzenliyor. Kurucusu ve Başkanı olduğu Felsefe Sanat Bilim Derneği bünyesinde gerçekleşen, ücretsiz ve herkese açık olan bu etkinliğe, bugüne kadar 5000’i aşkın kişi katıldı. “Assos’ta Felsefe / Assos Felsefe Akademisi”, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, Felsefe alanında üniversite dışında yapılan etkinlikler içerisinde, düzenli olarak en uzun süre gerçekleşmiş olan etkinlik…

Assos Felsefe Akademisi, Aristoteles’in (bizim memlekette kısaca Aristo diye bilinir) burada felsefe dersleri verdiği yıllardan sonra, yani binlerce yıl sonra, Assos’a felsefeyi yeniden getiren ilk hareket. Assos’ta felsefe yapılırken, bir yandan felsefenin gelişmesine katkıda bulunmak, bir yandan da, Antik Yunan'da olduğu gibi, doğal bir ortamdan kopmamak, Ege'nin doğasıyla ve kültürüyle bütünleşmek, büyük kent yaşamının acımasız düzeninden uzakta kalmak temel hedef…

Unutulmamalı ki, öte yandan felsefenin doğduğu yer Batı Anadolu’dur.  Felsefe, Söke yakınlarındaki Balat köyü yanındaki antik Miletos’ta, M.Ö. 7. yüzyılda, Thales, Anaksimender, Anaksimenes gibi filozoflarla başlamıştır.

Kısa bir süre önce yitirdiğimiz Yaşar Kemal, Thales’i dilinden düşürmezdi… Onun sözünü alıntılayayım: Thales milattan önce 624’de doğdu. 548’de de öldü. Thales’i nereden çıkardın diyeceksiniz. Yıllardır onun birkaç sözüyle birlikteyim.  Bu sözleri bana eski Yunancadan Halikarnas Balıkçısı çevirdi. O gün bugündür dilimden düşürmedim. Thales diyor ki: Kanunları yapanlardan halkların türkülerini yaratanlar daha güçlüdür. Bilimde ve sanatta atlamalar olamaz. Her yeni oluşum eski zincirin son halkası olabilir. Örneğin, bugün mitolojiyi, on dokuzuncu yüzyıldan daha iyi anlıyoruz.   Bir romancı, bir şair, bir ressam,  insan gerçeğine varmayı dilerken, yaşamımızdaki mitleri, düşleri kolay kolay kulak ardı edemiyor.  Kurulan düşlerin, mit dünyalarının insan yaşamında payının büyük olduğunu artık herkes biliyor…”

***

Daha sonra, Efes’te yaşamış olan Herakleitos ve Urla- Klazomenai’de yaşamış olan Anaksagoras karşımıza çıkar… Urlalı Anaksagoras… Anaksagoras ay ışığını, ay ve güneş tutulmalarını doğru olarak açıklayan ilk insan… Seküler düşüncenin ilk babası… Atina’ya Felsefe ve Bilim alanındaki çalışmaları ilk defa götüren kişinin de Anaksagoras olduğu söylenir. O dönemde daha Atina’da Felsefe geleneği yoktu. Sokrates, Platon ve Aristoteles gibi filozoflar yoktu. Atina da Felsefe alanında yaşanan patlamanın altyapısı Anadolu da daha önce oluşmuştu. Sokrates, Platon, Aristoteles gibi önemli filozoflar sayesinde de Felsefe, yüzyıllar içerisinde, bir yandan Orta Doğu ve Kuzey Afrika coğrafyasına, bir yandan da Avrupa’ya ve Amerika’ya yayıldı.

Ve Herakleitos… Çağdaş düşüncenin felsefenin başlatıcısı.. Herakleitos kendisinden önceki filozofların boşu boşuna evrende kalıcılık ve süreklilik aradıklarını, oysa evrende kalıcılık bulunmayıp, mutlak bir değişmenin söz konusu olduğunu öne sürmüştür. Nehir akıp gittiği için, o aynı nehre iki kez giremeyeceğimizi ilk o söyler…  Evrende hiçbir nesne, nesnelerin hiçbir özelliği yoktur ki, değişmeden aynı kalsın. Her şey bir başka şeyin yıkımı ve ölümü sayesinde varlığa gelmekte ve daha sonra yok olup gitmektedir. Evrendeki tüm ögeler arasında sürekli bir çatışma ve savaş hali vardır ve değişmeyen tek şey, bu değişme halinin sonucu olan kozmik denge durumudur.

Örsan Öymen, “Felsefe, dogmatik inançların, cemaatçi, dinci, gelenekçi ve töreci anlayışların anti-tezidir. Felsefe’nin egemen tabuları yıkmak gibi bir potansiyeli vardır. Felsefe, bilgi, bilim, varlık, ahlak, siyaset, sanat, zihin, dil, din gibi konularda felsefi düşünceler, kuramlar ve temellendirmeler geliştiren bir alandır" diyor…

Bu hafta yolunuz Assos’a düşerse bugün başlayan Felsefe Akademisi’ne de bir uğrayın derim… Hafta sonuna kadar ücretsiz olarak izleyebileceğiniz onlarca konuşma var… Hangisine rastlasanız mutlaka öğrenecek bir harf-kelime bulmak mümkün…

Ya da “havalar çok ısındı, ne gerek felsefeye” diyebilirsiniz. Siz de haklısınız…

Ben de sadece “Merak ederim, insanlar merak etmeden nasıl yaşarlar…”
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 salim çetin
 7 Temmuz 2015 Salı 10:51
Çok güzel yazı. Nedim Ustaya sevgiler, saygılar. Zevkle okudum...
 Cevdet Bakar
 6 Temmuz 2015 Pazartesi 13:22
Nedim Bey, Assos'a gitsek otellerde yer bulabilir miyiz. Öneriniz çok güzel ama zamanlaması yanlış olmuş biraz. (M.Bakar'ın kardeşiyim ben, tanırsınız)
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz