Mecliste kabul edilen bütünşehir yasası ile 29 büyükşehir belediyesi, 26 yeni ilçe belediyesi kuruluyor. 559 belde belediyesi kaldırılıyor ve 16.000 köy de mahalle oluyor.
Yasanın en çarpıcı yanı il genel meclislerinin kaldırılmasıdır. Ama yerine seçilmişlerin dışında bürokratlardan oluşan “Yatırım izleme ve koordinasyon merkezleri”nin kurulması ve valiye bağlı bu kurulla kentteki tüm yatırımların yapılmasıdır.
İşte yasanın kara deliği bu noktadan başlamaktadır. Böylece bütünşehir meclis sayısının artmasına rağmen gücü de sınırlandırılmıştır.
Beldelerin kaldırılması, ilçe belediyelerinin hizmet alanlarını genişletecektir. Köylerin mahalle olmasıyla artık “Köylü milletin efendisi” olamayacak, “mahalleliler milletin efendileri” olacaktır.
Belde belediyelerinin ve köy tüzel kişiliğinin taşınır, taşınmaz malları da bütünşehire geçecektir. Birçok köyün birleştirilmesi, yani köy toplulaştırma projeleri de askıya alınacaktır. İlçelerin, kaldırılan beldelerin ve köylerin planlaması da bütünşehir sarayından olacaktır.
Milli eğitime bağlı okullar, sağlık bakanlığına bağlı hastaneler, gene Ankara’ dan yönetilecektir. Hizmetli, öğretmen, ebe, hemşire ve doktorlar gene Ankara’ dan atanacaktır. Böylece yasanın yerel yönetimi güçlendirmedeki dalı eğitim ve sağlık alanında kesilmektedir.
Bu yasa ile ilçe belediyelerinin sınırları, beldeleri ve köyleri de içine alarak mahalle sayıları artacaktır. Ama ilçe belediye başkanları gene çöp toplayacak, topladığı büyük miktardaki çöpü de dökecek yer bulamayacaklardır. Dolayısıyla ilçe belediye başkanlarının kendi ilçelerinde kalıcı eser verme olanağı da olamayacaktır.