MENÜ
İzmir 18°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
CHP’de yeni siyaset ve siyasi kimlik sorunu
Tayfun MARO
YAZARLAR
24 Ekim 2014 Cuma

CHP’de yeni siyaset ve siyasi kimlik sorunu

CHP’nin sorunlu hale gelen ideolojik yapısı ve siyasal kimliği, ülkede yaşanagelen muhalefet sorununu derinleştirirken, toplumda da umutsuzluğu besliyor. Kimlik sorunu aşılmadıkça, giderek büyüyen muhalefet boşluğu, derin bir siyasal krizin şartlarını hazırlamayı sürdürecektir.

Cumhuriyet’in kuruluş felsefesinin tartışıldığı koşullarda CHP’de siyaset yapmak ve yeni politikalar oluşturmak, elbet de hiç kolay değil. Ancak ülkede toplumsal bölünmenin ve çatışmaların önünü almak için bu güçlüğün aşılması bir zarurettir.

CHP’de ister yenilikçi politikalar öne çıksın, ister ulusalcı politikalar; her iki kanatta da yeni bir siyaset diline ihtiyaç var. Ve bu yeni dili, geçmişi yadsıyarak oluşturmaktan uzak durmak gerekir. Köksüzlük başarı getirmez. Kalıcı çözüm ve gerçek uzlaşma, Cumhuriyet’in birikimlerinin üstüne inşa edilecek değişim politikalarına dayalı bir dili gerektiriyor.

Hal böyle iken, CHP’deki saflaşmanın sekter niteliği, bulanıklaşan kimliğin netleşmesinin ve yeni bir dil kurmanın hiç de kolay olmayacağını düşündürüyor.

 

CHP’de yaşanan kimlik sorununun odağında “üniter devlet” sorunsalı var. Üniter devleti konuşmak tabulara dokunmayı gerektirdiğinden, bu sorununun nasıl ele alınacağı şimdilik muamma.

Üniter devlete dokunarak sorunlara çözüm üretmek, Türkler açısından son derece sıkıntılıdır; daha radikal biçimde ayrışmayı tetikleyebilir.

Üniter devlete dokunmadan üretilecek çözümler ve önerilecek modeller ise, Kürtlerin yanaşacağı bir toplumsal mutabakat getirmeyecektir.

Ha keza, laisiteyi yeniden yorumlamadan kamusal alanı düzenlemek de, AKP seçmeni olup İslami duyarlılığı yüksek toplum katmanlarından tepki alacaktır.

 

Kanun devleti gibi hareket ederek İslamcıları ve Kürtleri bastırmak artık başvurulacak çözüm yolu değil. Bu opsiyon geride kaldı. Ancak, Erdoğan’ın tek adam yönetiminin öngördüğü çözümler de hayli netameli görünüyor. Yerelde mali ve idari otonomi Federal bir yapıyı gerektirir. Fakat Federasyon fikrinin, Türkiye’nin doğusu ile batısını birbirinden daha da uzaklaştırma ihtimali güçlüdür.

 

Çözüm CHP’den geçiyor. Ne ki sosyoekonomik sorunların son derece çetrefil bir hal aldığı ülke koşullarında, CHP’nin sosyal demokrasinin evrensel ilkelerinden hareketle ne gibi politikalar öngördüğü toplumca pek bilinmiyor veya topluma anlatılamıyor. Kötü ihtimal ise, çözüm politikalarının parti ana kademelerinde de netlik kazanmamış olmasıdır.

AKP iktidarı akılları iyice karıştırdı. Bu kanaat giderek güçleniyor; Ancak, aklı karışık insanların CHP’ye neden oy vereceği daha da karışık bir mesele…

CHP, devletin yapısal sorunlarına yönelik yeni politikalarını tartışmak ve parti programına yansıtmak için henüz bir program kurultayı toplamış değil; Farklı zamanlarda, farklı ortamda söylenegelen çok şey var fakat bunları bir araya getirip bir sonuç çıkarmak kolay değil. Bu nedenle, parti üst yönetiminin anlaşılır olmayı denemesinde yarar var. “Şu zamanda söyledik, şurada yazıyor, medya ilgisiz..” demekle olmuyor; Çünkü kimselerin aklında kalan bir şey yok.

 

CHP’nin sosyal demokrat kimliği değil ama o kimliğin gerektirdiği yeni politikaların konuşulması gerekiyor. CHP’nin kimliğini bulanıklaştıran, tam bu noktada ortaya çıkan bilgi eksikliğidir.

Grup hakları ile kişi hakları, yeni kamusallık anlayışında yer değiştirdi. Daha doğrusu, grup hakları, kişi hakları gibi algılanmaya başladı. Oysa grup hakları sadece o grup üyelerini, kişi hakları ise toplumun bütününü ilgilendirir. İnsan haklarını ve devleti bu bağlamda ele alacak sol bir anlayışa ihtiyaç var. Sosyal demokrat bakış açısından, “insan haklarına dayalı devlet”, en makul çıkış yolu gibi görünüyor; İnsan haklarına “saygılı” değil ama mutlaka “dayalı” devlet..

 

Bu binyılda, insan hakları, doğa ve yerelleşme üstüne inşa edilmeyen hiçbir politika uzun soluklu olmayacak. Solda yeni yollar oluşturulurken, bu üç temel kavramın bağlamında üretim ilişkilerini ele almak bir zorunluluktur.

CHP’den beklenen, çağın getirdiklerini görmesi ve çağın diliyle konuşmasıdır. Bu yaklaşımın Cumhuriyet’e ve Atatürk’e zarar vermeyeceğini artık anlamak gerekiyor.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 ethem gülbay
 25 Ekim 2014 Cumartesi 12:38
Chp şu anda light hdp olmak yolundadır.Chp nin genel başkanı dersimli kemal hem ataturkcuyum diyor ve hemde ataturk tuncelisinin ismini değiştirerek takiye yapıyor.Ey izmirli ne zaman uyanıpta bu gizli kck lıları barajın altında bırakacaksın
 orhan güven
 24 Ekim 2014 Cuma 11:46
tayfun beyin tüm gürüşlerine katılıyorum bir an önce busiyasi çizgiyi oloşturmak lazım saygılar
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz