Türkiye, yeni bir dönemi resmen başlatan 24 Haziran’ı pek çok açıdan anlamaya çalışırken CHP’deki iç isyan atılan oyların mührü kurumadan patlak verdi. Genel başkanlığında yapılan dokuzuncu seçimi de açık ara mağlup kapatan Kılıçdaroğlu, diğer 8 seçimde olduğu gibi üç-beş yardımcısını, MYK’yı görevden alarak bu süreci atlatamayacak gibi görünüyor.
Çünkü ortada CHP oylarıyla CHP adayı İnce’nin oyları arasında 8 puana yakın bir fark var.
Çünkü ortada 50 günde 40 yıllık psikolojik barajları/duvarları yıkmış 15 milyonun üzerinde oy almış bir Cumhurbaşkanı adayı var.
AK Partili Mahir Ünal’ın ifadesiyle CHP’nin doğal liderine dönüşmüş biri…
Öte yandan CHP, 1 Kasım’a göre Türkiye genelinde de Kılıçdaroğlu’nun bizzat aday olduğu İzmir’de de ciddi sayılabilecek bir oranda oy kaybı yaşadı. Muharrem İnce’nin İyi Parti’ye giden oyların önemli bölümünü geri kazanmasına rağmen tablo CHP lehine çok fazla değişmedi.
İnce, İyi Parti’ye kaçırılan oyları önemli oranda geri döndürmeyi başarsa da HDP’ye baraj yardımına engel olamadı. Sonuçta matematiksel açıdan ortaya CHP seçmenini tatmin etmeyen bir tablo çıktı.
Kılıçdaroğlu istifa sesleri sandıkların seçim kurullarında işlenmeye başladığı saatlerden başlayarak yüksek sesle dillendirilmeye başlandı.
Hatta öyle bir noktaya gelindi ki bir dönem ‘Kılıçdaroğlu’nun kara kutusu’ olarak nam salan Eski Tunceli, yeni Elazığ Milletvekili Gürsel Erol zehir zemberek bir açıklamayla Genel Başkanı’na meydan okudu. Yetmedi genel merkez önünde oturma eylemi yapacağını açıkladı. Aynı şekilde CHP siyasetinde Kılıçdaroğlu ile varlık bulan Erdal Aksgünger’den başlayarak pek siyasetçi de Kemal Bey’i istifaya davet etti. CHP Denizli Gençlik Kolları genel merkez önünde eyleme geçti. İzmir’den Genel Başkan Yardımcısı Tuncay Özkan’ın öncülük ettiği bir grup oturma eylemini dağıtmak üzere otobüslerle yola çıktı. Milletvekili Erol yeni bir açıklamayla eylemden vazgeçtiğini açıkladı CHP’li gençler de 24 saatlik eylemlerini sonlandırmak durumunda kaldı.
Tüm bunlar olurken üç günlük suskunluğunu dün bozan CHP Lideri gitmeye niyeti olmadığını çok net bir şekilde ifade etti. Hatta bırakın Cumhurbaşkanı adayına teşekkür etmeyi Muharrem İnce’nin oyunun beklentinin altında kaldığını eklemeyi de ihmal etmedi. Kemal Bey’in sert ve kısa konuşması çok stratejik cümleler barındırıyordu.
Dokuz ay sonra yerel seçimleri işaret eden Kılıçdaroğlu “Duvarın bir bölümünü yıktık bir bölümünü de yerel seçimde yıkacağız” derken bana göre iki gizli mesaj veriyordu.
-Ey delege rahat ol. Yerel seçimde listeleri ben yazacağım… Adaysan, adayın varsa sus!
-Ey İnce rahat dur… Genel başkanlık yolun kapalı ancak istersen duvarın bir bölümünü yıkman için İstanbul’a aday yaparım seni.
Seçim arifesinde yapılan her kurultayda CHP delegesinin bellidir. Çünkü delegenin önemli bölümü ya adaydır ya da bir adayı vardır.
CHP’deki olası kurultay sürecini tıkayan aslında iki faktör daha var.
Birincisi Muharrem İnce’nin Cumhurbaşkanı adaylığının hemen başında yaptığı bağlayıcı açıklamalar…
-Kılıçdaroğlu’nun karşısına rakip olarak çıkmam… İsterse danışmanı olurum nerde isterse orada dururum’ demişti İnce. Bugün İnce’nin elini kolunu bağlayan en önemli faktör budur.
İkinci olarak Kılıçdaroğlu’nun son bir yılda siyaseten attığı doğru adımlar…
Adalet yürüyüşünden başlayarak İyi Parti’ye yönelik hamlesi, Millet İttifakı’nın kurulması, İnce’nin adaylığı gibi doğrular Kılıçdaroğlu’nun daha sert hedef alınmasını zorlaştırıyor.
İşte bu nedenle Kemal Bey’in olağanüstü toplanmış bir kurultayla değil kendi rızasıyla koltuğunu devretmesi bekleniyor. Dahası CHP’deki aklıselim kitlenin umudu buydu.
“Kemal Bey son dönemlerde attığı doğru adımlara bir yenisini daha ekler ve koltuğunu 15 milyon oy almış Muharrem İnce’ye devreder” diye umulmuştu.
Eğer bu kararı almış ve de uygulamış olsa Kemal Bey siyaset tarihine adını altın harflerle kazımış olurdu. Hani heykeli dikilirdi durumu var ya! Aynen öyle yapılırdı. Heykeli dikilirdi.
Ama görünen o ki Kemal Bey koltuğuna tutunacak. Dahası bunun ilk işaret fişeğini milletvekili listeleri yapılırken vermişti. O gün listeleri değerlendirdiğimiz bir televizyon programında CHP liderinin vekil listesini kurultay kaygısıyla oluşturduğunu düşündüğümü söylemiştim. Yanılmadığımı görüyorum.
Esasen Kemal Bey’in koltuğunu kendi eliyle bırakmayacağını gören ve ona rakip olmayacağı konusunda sürecin başında bağlayıcı cümleler kuran Muharrem İnce stratejik bir adım atarak “81 ili dolaşıp teşekkür turu” atacağını açıkladı. Bunun bir teşekkür turu kadar CHP’deki değişimi tetikleyecek bir taban turu olduğunu düşünebilirsiniz.
Ya da Kemal Bey ile Muharrem Bey arasında ‘ince bir poker’ maçının başladığını…
Kemal Bey ise Muharrem İnce’nin bu hamlesini “gördü’ ve il başkanlarına talimat verdi.
Muharrem Bey’i karşılayın ve aynı incelikle uğurlayın… O bizim değerimizdir.
Bu pokerde her iki oyuncunun da eli güçlü…
Kemal Bey’in elinde delege kartı var.
Muharrem Bey’in elindeyse seçmen kartı…
Kemal Bey delegeyi tutan belediye başkanlarının kaderini belirleyecek.
Muharrem Bey ise orta vadede partinin belki de ülkenin kaderini…
CHP delegesi tam da burada kilit konumda… İş o noktaya varırsa kendi geleceği ile partinin geleceği arasında karar vermek durumunda kalacak.
Ve bu pokerin sonunda kaybeden Muharrem İnce olursa iş başka bir partiye kadar varabilir. Merhum Bülent Ecevit’in DSP yolculuğuna benzer bir durumdan söz ediyorum.
Tablo bu… Lakin benim her iki oyuncuya başka bir önerim var.
Öncelikle CHP’nin 50 günde çok şey başaran Muharrem İnce’yi harcamak gibi bir lüksü olamaz. İnce’ye ikinci bir şans ve yeni bir sıfat lazım…
Bu sıfat ‘genel başkanlık mı’ olmalı yoksa başka bir şey mi?
Aldığı yüzde 30’u daha ilk dakikadan ‘CHP‘rozetini çıkarıp herkesin cumhurbaşkanı’ olma vaadine de borçlu olan İnce için CHP başkanlığı yolculuğuna katkı mı koyar yoksa zarar mı verir?
İlk olarak bunun saptanması lazım…
İkinci olarak ise son yıllarda Türk siyasetine koyduğu olumlu katkılarla takdir kazanan ancak bu takdiri oya dönüştüremeyen Kılıçdaroğlu’nun da bu süreçte fazla yaralanmaması gerekir.
O halde CHP İzmir’in kıdemlisi Alaattin Yüksel’in önerdiği formüle ne dersiniz? TBMM grubunun başkanı Kılıçdaroğlu sokağın başkanı Muharrem İnce formülüne yani.
Bir nevi eş-başkanlık formülüne… Ne şiş yanar ne kebap!
Bence bu ve bunun gibi öneriler tartışılmalı. CHP 40 yıl sonra yüzde 30’u geçen değerini nerede değerlendireceğini ve de son dönemin bay doğrusu Kemal Kılıçdaroğlu’nu ne yapacağını, nereye koyacağını ülkenin geleceğini önceleyerek düşünmeli, tartışmalı ve acil bir karara varmalı. Yoksa mesele “etnik köken, mezhep, ekip, hizip” perspektifinde kalırsa bu CHP’ye çok daha ağır, vahim sonuçlarla geri dönecektir. Bizden demesi…
Sayfa başına git