MENÜ
İzmir 18°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
CHP’ye ihtiyaç var da...
Tayfun MARO
YAZARLAR
20 Kasım 2017 Pazartesi

CHP’ye ihtiyaç var da...

Hazır CHP üstüne yazmaya başlamışken devam edeyim dedim…

Kemal Kılıçdaroğlu’nu yeniden seçeceği Kurultay’a doğru emin adımlarla ilerleyen CHP, geçtiğimiz aylarda şöyle bir silkelenmiş, Ankara-İstanbul adalet yürüyüşünden sonra, fındıkta ve üzümde de adalet istemişti... Sonra, erken seçim istedi. Ardından da “faşist diktatör” diyenlere destek verdi. Geçenlerde ise, demokratları enternasyonal kurmaya çağırdı. Bir de, Atatürkçülüğün, milletim çıkarlarını savunmak olduğunu söyledi… Şimdi yine kabuğuna çekilmiş gibi… Veya o bilinen yakınma; “Biz neler söylüyoruz, neler yapıyoruz da medya vermeye korkuyor.”

Solda oluşan genel kanaate göre; “Türkiye solu hiçbir şeyden çekmedi, CHP’den çektiği kadar. CHP ne solda siyaset üretebildi, ne de solun önünü açabildi…”

Soldan gelen bu ve benzeri suçlamaları hafife almak mümkün değil. CHP’nin sosyal demokrasiyle sınavı gerçekten başarılı olmadı. Sosyalist bir parti olmasını kimse beklemiyordu; ama sosyal demokrat bir parti olması pekâlâ mümkündü… Ancak, Kemalist ideoloji denemesinden esinlenerek sola dümen kıran CHP, içine düştüğü ideolojik bulanıklığı aşamadı.

Gerçek şu ki bir sistem partisi olarak CHP’de sol ideoloji zaten tutmazdı; ama kapitalizmin insancıl yüzü sosyal demokrasiyi bile doğru dürüst benimsediği söylenemez.

Seksenli yıllardan itibaren vasatların işgaline uğrayan siyasetten CHP de nasibini aldı. Bu yüzden, CHP örgütlerinde ve yönetim kademelerinde siyasete katılan nitelikli insan sayısı azaldı. Nitelikli insan sayısı azalırken, haliyle doğru dürüst okuyan insan da pek kalmadı partide.

CHP’lilerin çoğu okumuyor. “İnsan okur” dediklerine bakmayın… Fakat hakkını teslim etmek gerekir; CHP’nin Aydınlanmacı, Kemalist cenahının eskileri okumayı bırakmadı. Gelin görün ki çoğu partiden tasfiye edildi…

Ülke meselelerine soldan bakmak ciddi birikimleri gerektiriyor. Dünya ve ülke problemlerine yeni Dünya düzeninin getirdiklerinden itibaren kafa yormak, ezberleri bozmadan hiç mümkün değil.

Ne yazık ki biraz Nutuk, biraz Cumhuriyet tarihi, üç beş kitap, biraz gazete ve dergi bilgisi, gerisi de kulaktan dolma bilgiyle, Marksist olduğunu söyleyenler ise broşür düzeyinde bilgi ve sloganla durumu idare ediyor. CHP örgütlerinde kahir çoğunluğun durumu bu…

Bu yüzdendir ki ne Cumhuriyet devrimini ne Aydınlanma düşüncesini, ne de Türkiye’nin Dünya sistemi kapitalizme entegrasyon sürecini doğru dürüst anlamaları mümkün oluyor.

Aslında, CHP örgütleri sosyal demokrasi fikrine de yabancı; her ne kadar CHP’nin programında sosyal demokrat bir parti olduğu yazıyorsa da…

Seksenli yıllardan itibaren ülkede yaşanan değişimin CHP’de yol açtığı nitelik sorunu, parti politikalarının Dünya sistemi ile buluşmasını engellediği gibi, yeni dönemin siyaset biçimine karşılık gelen entelektüel oluşumu da engellemiştir. Entelijansiyası sorunlu bir siyasal hareket…

Bu nedenledir ki Kılıçdaroğlu’nun Strasbourg’dan yaptığı, “Demokrat Enternasyonal” çağrısı havada kalacaktır. Madem böyle bir niyet vardı, günümüz demokrasilerinin yapısal sorunları üzerine neden hiçbir çalışma yapılmadı, diye sorulmaz mı? Bir yönetim biçimi olarak demokrasinin, küreselleşmenin getirdikleriyle uyumlu hale gelmesi için değişime ihtiyacı var.

Dünyanın tüm demokratları birleşin!” diyen Kılıçdaroğlu’nu elbet de alkışlamak gerekiyor… Ama eksikleri, yetersizlikleri de söylemek koşuluyla…

Aydınlanmanın ve modernitenin getirdikleriyle vücut bulan Cumhuriyet devriminin öncüsü Atatürk, Türkiye’nin Dünya sistemi kapitalizme entegrasyonunu da gerçekleştirdi.

Gelin görün ki Atatürkçülerin çoğu bu gerçeği pek sindiremedi. Dahası Cumhuriyet ile ortaya çıkan seküler alanı, herkes için yaşanılabilir bir alan olarak tahayyül edemediler. Kamusal yaşamı öyle katı kurallar ile kuşattılar ki ülkenin en az yarısı dışarıda kaldı. Atatürk’ü öyle saplantılı bir şekilde sahiplendiler ki ülkenin yarısı Atatürk’ü onlara bıraktı…

Ülkenin içine düştüğü rejim bunalımında, Atatürk adına insanları itip kakan Atatürkçülerin takındığı buyurgan, tepeden bakan tavrın azımsanmayacak rolü olduğu bir gerçektir.

Bu itici, dışlayıcı tutum yüzünden, “Atatürk, bu değil” demek de artık işe yaramıyor. Tıpkı İslamcıların “Bu, islam değil!” demeleri gibi…

CHP’nin ideolojik açmazı var. Siyasal tutumundaki muğlâklık sorun yaratıyor. Merkezi tutamadığı gibi, sosyalist partilerin de önünü kesiyor.

Bir başka handikap, sistemin periferisinde yer alan Türkiye gibi ülkelerde sosyal demokrasi fikri gelişemediğinden, sosyal demokrat programlar iktidar getirmiyor. Gerçi küresel dönemde Batı’da da sosyal demokratlar benzer sorunlarla karşı karşıya kaldı.

Sonuç olarak, CHP’nin istikrarsız siyasal tutumu, ülkenin yeni sosyolojisiyle bir türlü buluşamıyor. Ve bu yüzden oyu genellikle %30’un altında kalıyor. Bu oy da kısmen Erdoğan korkusuyla geliyor.

Kabul etmeliyiz ki muhalefet yapmanın koşulları enikonu zorlaştı. Erdoğan ve AKP, hiçbir koşulda geri adım atmayı göze alacak durumda değil. Bu nedenle, özgürlükler yönetimin gözüne batıyor.

Hal böyle iken, muhalefetten beklenen, her türlü baskıya direnerek Türkiye’nin önünü açacak çözümler üretmesidir. Aksi halde, islamcı dönüşüm alıp başını gidecek.

CHP’nin bir kere daha hayal kırıklığı yaratma lüksü kalmadı. Dünya’da ve yurtta yaşanan büyük kriz karşısında ya şimdi varlık gösterecek ya siyaset müzesinde yerini alacak.

Doğru oturalım, doğru konuşalım. Eğri oturmaya gerek yok. Ülkede iktidar sorunu olduğu kadar muhalefet sorunu da var. İktidar, yönetememekle malul... Yönetim krizini izlemesinden korkulan rejim krizi konuşuluyor. Muhalefet ise yeterince etkili değil.

Adalet yürüyüşü, Adalet mitingi ve Adalet Kurultayı; CHP’ye topluma öncülük yapabileceği yolu açmış olabilir. Umut edilen, Kemal Kılıçdaroğlu öncülüğünde hareketlenir gibi olan toplumsal muhalefetin, hayal kırıklığı yaratmadan, ülkenin önünü açmasıdır.

Muhalefetin, iktidar getirecek “ortak program” etrafında bir araya gelmesi ve toplumda ayrışmayı bitirecek yeni “toplumsal mutabakat” oluşturmak için uygun zemin hazırlaması ve demokrasi bloku oluşturması, ülke için kaygı duyan herkese derin bir nefes aldıracaktır.

İslamcı dönüşüme direnen Cumhuriyet devriminin akıl çağına girmesi için, siyasal islamın oluşturduğu barikatların kalkması gerekir, mütedeyyinlerin kafa kola alınması değil…

CHP’liler artık bir karar vermeli…

 

 

 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Lombak
 20 Kasım 2017 Pazartesi 17:13
Yani pratik örneği vereyim. Muhalif bir belediye. İş başvuruları var. Sen kadın adayların CVlerini önce fotoğraflarına göre elersen baştan kaybettin demektir. Türbanlının Atatürkle sorunu olduğu ne malum? Denedin mi? Yo baştan eledin. Şimdi toplumdaki değişim yaklaşık 2010 yılından bu yana tabana anlatılmadı. Bu ve benzeri zihniyetler değişmedikçe CHP iktidar ortağı olmaz. Bu sadece toplumu anlamama ile ilgili kısmı. Bölücülüğe hizmet kısmı ise çok fena. O kısımda da gelişmeler yetersiz. Yani %88 AB ve %85 NATO karşıtı kamuoyundan bahsediyoruz. NATO'ya bağlı olacağız diyen bir hareketin Ankara'dan siyaset yaptığını düşünmem ben. Bu İyi Meral için de geçerli.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz