Yanıyoruz…
Ormanlarımızla birlikte biz de alev alev yanıp…
Kül oluyoruz.
Ruhumuz, sevgimiz, aklımız, canımız yanıyor.
Ormanlarımız arka arkaya...
Tiryaki eliyle uç uca eklenir gibi sıra sıra yanıyor.
Aralıksız yeni bir orman yangını haberiyle irkiliyoruz.
Neredeyse takip edemez hale geldik.
Artık yangınlar birbirine karışmaya başladı.
Ben bu satırları yazmaya başladığımda Bodrum Gürece’nin yandığı haberi geldi.
Yazıya devam ederken bu kez Kuşadası Yılancı Burnu’nda alevler görüldü...
“Kim daha önce yanacak” diye yarış içinde hızla tutuşuyor ormanlarımız.
***
Sezonun ilk yangın açılışını İzmir yaptı bir ay kadar önce.
Haziran ayında Buca Beyazevler’de 5 hektar ormanlık alan küle döndü.
Ardından süratle arka arkaya...
Dikili’de Çandarlı…
Menderes’te Özdere…
Seferihisar’da Kavakdere Barajı yakınları yandı.
Böylece İzmir’de son bir ayda 50 hektar ormanlık alan yok oldu.
Sonra Datça’nın nadide koylarından Palamutbükü yandı.
Son olarak da bu hafta Muğla’da binlerce kızıl çam ağacı kül oldu.
Hızlandırılmış film şeridi gibi...
Dalaman’dan Göcek’e, oradan Fethiye’ye uzanan dünyaca ünlü koylarda dağları yeşil bir deniz gibi örten ormandaki görkemli kızıl çamlar, sedirler, günlük ağaçları çıra gibi yandı.
Alevlerin arasında kalan binlerce hayvan çaresizce kavruldu.
Durup dinlenip tekrar alevlenerek, sönmek bilmeyen Dalaman - Göcek- Fethiye yangınında…
Bakmaya kıyamayacağınız güzellikteki 500 hektar ormanlık alan kül oldu.
***
Velhasıl toplu olarak...
Neredeyse her köşe başında yanmaya başladık.
En az 40 – 50 yıl geriye gitti ormanlarımızdaki doğal yapı.
“Şu kadar hektar yandı” diye ağızdan hızlıca çıkıp söylenen…
Hektar... Ne büyüklükte bir alan biliyor musunuz?
Tam 10 bin metrekare...
Yani 1 hektar dendiği zaman yaklaşık 1.4 futbol sahası kadar bir büyüklükte alan tarif ediliyor.
Bu durumda örneğin...
“Muğla’da 500 hektar orman yandı” diye söylendiğinde…
Aslında...
“Muğla’da 700 futbol sahası büyüklükte bir ormanlık alanın yok olduğu...”
“Binlerce hayvanın öldüğü ve endemik yapının yandığı...”
Gerçeği açıklanmış oluyor.
***
Uzmanlar, verimli kabul edilen bir ormanda hektar başına ortalama 500 ağaç bulunduğunu söylüyor.
Bu da, sadece Muğla’daki orman yangınında bu hafta içinde...
250 bin ağaçlık bir ormanlık alanın yok olduğu anlamına geliyor...
İzmir’de Haziran ayından itibaren farklı bölgelerde çıkan yangınlarda…
50 hektar orman kaybettiğimize göre…
Son altı hafta içinde 70 futbol sahası büyüklükte bir alanın yandığı…
İzmir’de bir kalemde artık 25 bin ağaç eksik olduğumuzu ortaya koyuyor…
Hepimiz üzülüyoruz, herkes endişeli…
Peki neden yanıyoruz?
İçimizde hatırı sayılır miktarda şuursuz piknikçi mangalcı tayfası var, doğru.
Anız yakan sorumsuzlar var…
Sigara izmaritini camdan fırlatan rahatsızlar da var keza…
Orman kundaklayan şeref yoksunu, insanlık dışı vicdansızlar olduğu gibi…
Yangın söndürme ihalesini tecrübeli Türk Hava Kurumu’nun kaybetmesinde sakınca görmeyenler de var...
THK yangın uçakları motorları çalışır hazır halde beklediği halde, yardıma çağırmayı gerek görmeyenler de...
***
Peki an itibarıyla ormanlarımız cayır cayır yanarken...
Ormanlar yok olurken...
Bu yangınlar nasıl önlenecek bir fikri olan var mı?
Yeniden yetişkin bir ağaç yetişmesi için en az 30 yıl gerekirken...
Kuraklık, seller, hortumlar kapımızda iken…
İklim değişikliği zili çalarken...
Hektar hektar artan orman kayıpları nasıl telafi edilecekbir önerisi olan...
Bugün yanarken...
Yarınımızı planlayan var mı?
Ben diyorum ki Filipinler’de uygulanmaya başlanan yeni yasa gibi...
Bizde de lise ve üniversiteden mezun olmak için her öğrencinin 10 ağaç dikmesi zorunlu hale gelse...
Öğrencilerin bu sembolik desteğinin yanı sıra...
Türkiye’de örneğin siyasiler de elini taşın altına koysa...
Vatana hizmet düşüncesiyle yola çıkıp siyasetle ilgilenenlere de...
Ağaç dikme mecburiyeti getirilse diyorum.
Meclis üyeleri 100’er...
Belediye başkan adayları 1.000 ağaç...
Milletvekilliğine soyunanlar 10 bin ağaç...
Parti genel başkanlığı isteyenler en az 100 bin ağaç dikse...
Cumhurbaşkanlığı için 1 milyon ağaç hedefi konsa...
Ülkemizde orman yangını sorunu...
Kökten çözülür.
Hem kolayca tutuşmayız...
Canımız yanmaz...
Hem de siyasilerimizin koruyup kollayacakları, göğüslerini gere gere anlatacakları...
Dikili ağaçları olur diye düşünüyorum.
Siz ne diyorsunuz?
|
Yeşim Yucal 14 Temmuz 2019 Pazar 22:25
|
|
Süreyya Ongel 13 Temmuz 2019 Cumartesi 11:48
|
Sayfa başına git