Darbe, ani vuruştur, ani çarpmadır, beklenmedik şekilde birden bire olan harakettir. Askeri darbeler böyledir. Sivil darbeler böyledir. Hiçbir darbe haberli başlamaz. Darbeciler darbenin yapılacağı günü haber vermezler. Darbeyi kimin yapacağı da önceden bilinemez.
Eğer darbeci biliniyorsa önlem alınır. Darbeci yargılanır. Tutuklanır cezalandırılır.
Eğer bir şeylerin olacağı önceden biliniyorsa bunun adı darbe değil savaştır. Örgüt hazırlığını tamamlamış, önceden karşısında durabilecek orduyu hukuku kullanarak bertaraf etmeyi amaçlamış, bunda da kısmen başarılı olmuş, biz hala darbe diyoruz.
Bu memleket İlhan Selçuk’lar dan, Soner Yalçın’lar dan, Türkan Saylan’lar dan terörist yaratmaya çalışıldı. Memleketin pırıl pırıl subayları bir gün kendilerini terörist gömleği giydirilmiş buldular.
Biz hala darbe diyoruz.
O malum maşa çoktan harekete geçirilmişti.
İşte bunun için 15 Temmuz darbesi diyorlar ya, doğru değil. Darbe Ergenekon soruşturması için düğmeye basıldığı gün başladı. Bastırılması 15 Temmuz’da gerçekleşti.
Darbe Balyoz, Askeri Casusluk, Odatv, Şike, İzmir Büyükşehir davalarının düğmesine basıldığı gün başladı, 15 Temmuz’da bastırıldı.
Bir kiler düşünün ki içerisinde her türlü yiyecek var. Kurt düşüyor yiyeceklerin her birisine. Bir gün fark ediyoruz kurt düştüğünü, o gün kurtardık diyoruz kalanları. Oysa kurt düştüğü gün hastalık başlamıştır.
Memleketin içerisine kurt gibi girdiler bir zamanlar. Sonunda bütün nebatat kurtlandı. Şimdi temizlemeye çalışıyoruz. Kokusu ağır, sonucu ağır, zararı büyük olacak elbette. Oluyor da nitekim.
Bu demokrasi ile karanlığın savaşıdır. Savaşın aktörlerini sevmesekte biz demokrasiden yana olmak zorundayız. Yolda göçümüzü düzeltiriz. Özgürlük mirasını biraz eksik biraz törpülenmiş olarak çocuklarımıza bırakabiliriz.
En azından demokrasi bırakırız. Karanlık değil.
SEN DE SALAK OLMASAYDIN
Birkaç yıl önce eşim Ege Üniversitesi Hastahanesinde telefonunu çaldırmıştı. Hastahanenin güvenlik ekibi her nasıl görüyorsa hırsızı yakalıyor. Sonrada eşimi anons ederek güvenliğe çağırıyorlar. Telefonu gösteriyorlar eşim evet benim diyor. Hırsızı gösteriyorlar. Hırsız diye gösterdikleri 12-13 yaşlarında esmer tenli bir kız çocuğu. Eşim şikayetçi olmuyor ama “sen ne ara çaldın bu telefonu” diyerek kıza bir hamle yapmak istiyor. Esmer kız bir taraftan kendini korumaya çalışırken bir taraftan da; “ne yapayım sen de salak olmasaydın” diyor.
Bizim çevremiz de bu söz atasözü gibi kullanılır oldu. Herhangi biri bir konuda hata yapsa, başına bir şey gelse sende salak olmasaydın diye espiri yaparız.
Şimdi bu darbe dedikleri savaş olunca aklıma geldi.
Hani sızmışlar, girmişler, yerleşmişler falan diyoruz ya;
Eee biz de salak olmasaydık.
Bu süreçte o kadar kıravatlı molla ortaya çıktı ki daha önce yayınladığım şiiri bir daha yayınlamak geldi içimden.
KIRAVATLI MOLLALAR
Seneler sürmüyor devri iktidar
Fırsat elde iken yiyin mollalar
Düşünmeyin bunun hesap günü var
Siz yine de mahşer diyin mollalar
Mademki inanç var korkun Allah’tan
Allah’tan korkmazsan kork bari ahdan
Bunu da tövbesi olan günahtan
Kurtulurum diye sayın mollalar
Bir mevki kapıp da yapmayanı yok
İhaleden payı kapmayanı yok
İnanın paraya tapmayanı yok
Her seçim sizlere düğün mollalar
Devlet ormanını arsalarını
Satıp topladılar parsalarını
Kim takar düzenin yasalarını
Uyanlara derki hain mollalar
Sormayın kim bunlar mollalar kimdir
Bazen Prof olur bazen hakimdir
Bazen bir köylüdür bazen hekimdir
Her işten meslekten sayın mollalar
El atıp milletin yarınlarına
Sızdılar devletin kurumlarına
Bakmayın takiyye durumlarına
Oyun oynuyorlar oyun mollalar
Kondular devletin araçlarına
Varmaya nihai amaçlarına
Halk elini açmış avuçlarına
Cennetten bir tapu koyun mollalar
Başardık sandılar karşı devrimi
Yok sayarlar laisizmi evrimi
Cehalete tanıdılar primi
Devriniz bitecek duyun mollalar
Siz de faydalanın küçük mollalar
Nasılsa arkanda büyük molla var
Berat ile sonuçlanır davalar
Savunur mollalar dayın mollalar
Medya esnafından çoğu molladır
İlanlar reklamlar verir kollatır
Aykırıyı boğar sıkar darlatır
Fetvayı verirler kıyın mollalar
Sayfa başına git