MENÜ
İzmir 11°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Demokrasiyle yönetilmek halkın meselesi olmadıkça...
Tayfun MARO
YAZARLAR
23 Nisan 2018 Pazartesi

Demokrasiyle yönetilmek halkın meselesi olmadıkça...

Türkiye 24 Haziran seçimlerine giderken, muhalefet 3 temel sorunu çözmeyi vaat ediyor; Parlamenter rejimi yeniden inşa etmek. Demokrasiyi bütün kurum, kuruluş ve kurallarıyla işletmek. Hukuk devletini, adaleti ve kuvvetler ayrılığını geri getirmek.

Bu üç temel sorunun çözümü konusunda, muhalefeti oluşturan bütün siyasal partilerin görüş birliği sağlamış olması gerekiyor. Yani muhalefetin adayı Cumhurbaşkanı seçilirse, kuracağı hükümetin bu vaatlerin gereğini yapacağına dair tam bir konsensüs oluşmuş olmalı. Aksi, halkı aldatmak olur.

Muhalefet partilerinden tam da bu ilkeler doğrultusunda açıklamalar yapmalarını beklerken, CHP’li 15 milletvekili İYİ Parti’ye geçerek, seçimlere girmesinin önündeki engelleri kaldırdı.

Görüntü bu olmakla birlikte, İYİ Parti mağduriyetinin ortadan kalmasıyla Erdoğan’ın derin bir nefes almış olması da muhtemeldir.

Ayrıca, mağduriyeti dolayısıyla popülaritesi hızla yükselen Akşener’in, bir anda kendini CHP’nin kanatları altında bulduğu da bir geçek.

Hâlbuki İYİ Parti seçimlere sokulmasa dahi Akşener yine aday olabilir, milletvekili adayları diğer muhalefet partilerinin listelerinde yer alabilirdi. Böylece Cumhur İttifakının, yarattığı mağduriyetin altında kalması sağlanabilirdi.

Eğer bu hamlenin amacı, Akşener’in etkisini kırıp tek aday ile seçimlere gitmek ise, çok şık olmadığını ve daha farklı sonuçları olabileceğini de düşünmek gerekir.

Şu anda, CHP’liler sosyal medyada, #Kılıçdaroğlukumpasıbozdu# hashtag’ı ile liderinin rolünü büyütmekle meşgul…CHP’nin demokrasi destanı yazıldığı dile getiriliyor, giden milletvekilleri demokrasi kahramanı ilan ediliyor.

Neyseki demokrasi kahramanlarının yeniden milletvekilliği ile ödüllendirileceğini bilmek, bir nebze de olsa insanın içini rahatlatıyor…

Nihayetinde, bir kurnazlığa karşı kurnazlıkla karşı koymaktan öte bir değer taşımayan ve seçim sonuçlarına niteliksel etkisi çok tartışmalı bu olay da böylece zihinlere kazınıyor.

En hazin olan ise, bu vasatlıktan, bu çaresizlikten yaratılan kahramanlık destanıdır. Yapılan açıklamalar ve olaya yüklenen anlamlar amacını çok aşıyor.

HDP’ye kurulan kumpasları uzaktan seyreden CHP’nin demokrasi kahramanlığı çok tartışılacaktır.

Son 38 yıl içinde Cumhuriyet’in başına gelmeyen kalmadı. Bu zaman zarfında, oturduğu yerden homurdanmak dışında kılı bile kıpırdamayanlar, birden bire ve çok alakasız bir şekilde, yarım gün içinde kahramanlık destanı yazdılar. Bu bir garabet değilse, nedir!

Kimsenin kuşkusu olmasın, bu olanlar elbet de demokrasi tarihine geçecektir ama nasıl…

Demokrasi ittifakının meselesi neydi?  Referandumda “hayır” diyen %49’un konsolidasyonunu sağlamak, mevcut oyun üzerine en az 3 puan koymak ve muhalefetin ortak amacına uygun hareket etmenin yöntemini belirlemekti…

Peki, muhalefette siyasete yön verenler ne yapıyor? Kurnazlığa kurnazlık ile karşılık vererek puan toplamaya çalışıyor.

Kurulan tuzağa, yapılan kurnazlığa karşı çıkmanın yolu bu olmamalıydı. Tam olarak doğulu toplumlara özgü bir mücadele biçimidir bu... Tuzağa tuzak… Pusuya pusu… Kurnazlığa kurnazlık… Kısasa kısas…

300 yıllık batılılaşma öykümüzün bizi getirdiği yerde elan bunları yaşıyor olmak herkesi düşündürmeli. Demek bir şeyler her zaman eksik kaldı.

Belli ki batılılaşmanın henüz o aşamasına gelememişiz; Batılı pusu kurmaz, yüz yüze kavga eder, düello geleneği vardır. Kurnazlık ile akıl birbirinden tamamen ayrılmıştır.

Biz batılılaşmanın neresindeyiz ki ne Cumhuriyet ne sekülarite ne demokrasi yaşayabiliyor! Demokrasiyle yönetilmek halkın meselesi olmadığı için mi bunlar başımıza geliyor?

Ne yazık ki her iki cenahın da mücadele yöntemleri, islam toplumlarının doğulu kültürünün değerleriyle çok fazla örtüşüyor. Hal böyle olunca, atılan çağdaşlık, demokrasi nutukları anlamsızlaşıyor.

Aydınlanma devriminin getirdiklerine hiç benzemiyor bu olanlar. Gerçekle yüzleşmek ve akıl çağına girmenin bir yolunu bulmak lazım.

Kapalı kapıların ardında gerçekleşen pazarlıklar, bilgi paylaşımları, planlanan hamleler ve kotarılıp halkın önüne koyulan işler, halkın rüştünü ispatlamasının önündeki büyük engeldir.

Son sözü Kant’a bırakalım:

Aydınlanma, insanın kendi kabahati sonucu ortaya çıkan ergin olmama durumunu aşmasıdır.

Ergin olmama, kişinin kendi anlama yeteneğini başkasının yol göstericiliği olmadan kullanamaması demektir.

Kendi kabahati olması da, bu ergin olmamanın, anlama yeteneğinin eksikliğinden değil, başkasının yol göstericiliği olmadan bu yeteneği kullanma kararlılığı ve cesareti eksikliğinden kaynaklanması demektir.

23 Nisan kutlu olsun!

 

 

 

 

 

 

 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Lombak
 25 Nisan 2018 Çarşamba 05:30
Merak ediyorum hdp''ye hangi kumpaslar kurulmuş ve chp bunlardan hangilerini uzaktan izlemiş? Türkiye''ye kumpas kuran hdp''yi, demirtaşı da kodeste hdplilerden çok, ziyaret eden chp değil mi? Gül, akşener, fetö, pkk-hdp ve kılıçdaroğlu türkiye''ye kumpas kuruyor. Bu yarış bu telaş parlamenter demokrasiyi kurtarma telaşı değil. Tayyibin yarattığı tek adamlığa emperyaller idaresinde biz çökelim, kurulalım telaşıdır. Tayyibin telaşı da aynı. Aman bunlar çöktü çökecek 2 ayda seçime gideyim kanuna aykırı şekilde ben çökeyim. Bundan sonra siyasi mafyalar mücadelesi izleriz. Bunların topundan çeyrek demokrasi çıkmaz. Sistem çökmüştür.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz