MENÜ
İzmir 11°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Diktatör
Dr. Berna BRIDGE
YAZARLAR
26 Mart 2024 Salı

Diktatör

Budizm bir inanç sistemi olmanın yanı sıra içinde en detayına kadar yerleşik bir psikoloji eğitimi de barındırıyor. Budist Bilgeliği isimli bir kitap okuyorum bu günlerde. Yazarı Fritz Koster yıllarca uzak doğuda Budizmi inceledikten, öğrencilik yaptıktan sonra bu kitabı yazmış. Abidamma psikolojisi denilen bu öğretiyi ben bu yıl Oxford Üniversitesinde aldım ve buradan sizlere kısaca aktarmak isterim.

Bu psikoloji eğitimi 121 adet bilinç hali içeriyor. Bu 121 bilinç hali de dört kategoriye ayrılıyor. 54 adet duygularla ilgili bilinç hali var ki bunların 12 bütün olmayan, 18 kökü olmayan, 24 bütün olan olarak gruplanıyor. 12 bütünsel olmayan bilinç hali mikrop resmi olarak resmediliyor, bunların 2 tanesi nefret, 2 tanesi cehalet, 8 tanesi ise arzu olarak sınıflandırılıyor. 18 kökü olmayan bilinç hali ise domuz resmi, kalanları ise fil ve kelebek resmi ile resmediliyor. Güzelliklerine göre resmedilmişler. Tabii hepimiz kelebek bilinç halinde olmayı tercih ediyoruz…

Abidamma beynin nasıl çalıştığını, sorunlu bilinç hallerinin (cehalet, nefret, arzu gibi) bir virüs gibi insanın içinde dağıldığını, hatta toplumu sardığını, acılara ve sıkıntılara neden olduğunu çok güzel açıklıyor. Bu bilinç hallerine bütünsel olmayan, becerili olmayan haller denirken kötü veya çirkin gibi sözcükler kullanılmıyor.

İç Özgürlüğü Teslim Alan Arzu

Örneğin, arzu konusu anlatılırken arzu kötülenmiyor yalnızca karşılanamayan arzunun nasıl acı ve sıkıntılı ruh hallerine neden olduğuna odaklanılıyor. Arzunun iç özgürlüğümüzü teslim aldığı, tatmin olma duygusunun geçiciliğine değiniyor. Hepimiz biliriz, yeni bir şey alınca çok mutlu oluruz. Yeni bir ayakkabı, otomobil, vb ama o mutluluk duygusu hızla geçer ve yerini günlük sıkıntı, mücadele ve bazen acılara bırakır. Alındığından bir ay sonra o mutluluk duygusunun çoğu kaybolmuştur.

Bir de, arzunun bazen alkol, kumar ve uyuşturucuda olduğu gibi bağımlılığa ve bağımlılıkların tüm çeşitlerinin acıya, dağılan ailelere vb neden olduğuna değiniyor Abidamma. Bunlar ne kadar uç bağımlılıklar da olsa, daha ortadaki bağımlılıklara da değiniyor; şeker, kahve, TV, internet gibi.

Birinci arzuyu sahip olma, alışkanlıklar, bağımlılıklar olarak açıkladıktan sonra ikinci arzu çeşidine geçiyor: kendini yetersiz görüp daha fazla özgüven için olan çabalamaya değiniyor. Gelişmek tabii ki çok güzel bir şey ama hırs içinde meslekte yükselmek, yarış, yükselmek için başkalarını ezme, güç sahibi olma ve etkileme amaçlı kendine ve yakınlarına yaptığı baskıdan, bu çeşit arzudan bahsediyor.

İnsanların Yaşamında Çok Derin Kökleri Olan Yok Etme Arzusu

İnsanların yaşamında çok derin kökleri olan bir arzunun da yok etme arzusu olduğunu belirtiyor. Bu kategoriye savaşlardan, soykırımdan, fiziksek rahatsızlıklar, ağrı, düşünceler, üzüntü, öfkeyi olduğu gibi kabul etmemek giriyor. İç çelişkilerden başlayıp işi bırakma, ilişkiyi sonlandırmadan cinayet, intihar hatta savaşa giden yol diyor. Bu tür arzularla beceriyle baş edilmediği takdirde bağımlılığa yol açıp özgürlüğümüzü kısıtladığından söz ediyor.

Çikolatayı sevmek zararsız bir arzu ama tüm arzular zararsız değil diyor. Genelde farkındalık azlığında ve cehalet durumunda güzel bir duyguya arzu duyup bağımlı oluyoruz ama farkındalığımızı artırarak güzel veya güzel olamayan bir duyguya reaksiyon vermemek en iyisi diyor. Kısacası önümüzdeki hafta devam edeceğim Abidamma, içimizdeki diktatörden söz ediyor ve bu diktatörün tüm diktatörlerden daha güçlü olduğunu belirtiyor.  

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz