MENÜ
İzmir 17°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Din, diyanet ve siyaset
Engin ÖNEN
YAZARLAR
6 Mayıs 2020 Çarşamba

Din, diyanet ve siyaset

Aslında din, siyasetin konusudur. Yani “Dinin konumu ne olacaktır?”, “Devlet ile din ilişkisi nasıl düzenlenecektir?” soruları siyasetin yanıt aradığı sorulardır. Laiklik, bu sorulara verilen bir yanıttır.

Ama birçok temel konuda olduğu gibi, laiklik konusunda da anlaştığımız söylenemez. Herkesin laiklikten anladığı şey farklı. Mevcut durumun laiklik olduğunu söylemek kolay değil. Çünkü devlet dini yönetiyor. Diyanet İşleri Başkanlığı adında bir kurumumuz var. Devlet dairesi olarak.

Bir devlet dairesi olarak Diyanet İşleri Başkanlığının dini dizayn etmesi, önemli ölçüde Cumhuriyetin, dini ve dinsel cemaatleri, modernleşme önünde bir engel olarak görmesinin ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Onun için din ile devlet birbirinden ayrılmak yerine, devlet, dini içine almıştır. Tekke ve zaviyelerin kapatılması da, Diyanet İşleri Başkanlığının kurulması da bu amaca yönelik girişimlerdir.

Burada laiklik açısından iki temel sorun var. Birincisi dinin, devletin ideolojik aygıtlarından birine dönüştürülmesidir. Din adamı yetiştirme ve din adamlarını devlet memuru haline getirerek bu işlev yerine getirilmeye çalışılmıştır. Cumhuriyetin ilk dönemlerinde aydın din adamı yetiştirme şeklinde meşrulaştırılan din eğitimi, daha sonra çok partili hayatta sağ iktidarlar tarafından farklı amaçlarla olsa hep kullanılmıştır.

Devletin dini örgütleme çabasındaki ikinci sorun, belli bir din ve mezhebi esas alarak, diğerlerini dışlayıcı bir konuma düşmesidir.

Devletin dine kayıtsız kalması veya yok sayması gerekmez. Devlet, yurttaşlarının inançlarını ve ibadetlerini güvence altına alabilir. Ya da bu konuda bazı hizmetler de sağlayabilir. Ama bunu yaparken dine yön vermek ve dinin belli bir yorumuna destek olup diğerlerini dışlamak çağdaş devletin işi değildir.

Dolayısıyla Diyanet İşleri Başkanlığının varlığına karşı çıkmak, siyasi bir tavırdır ve asla dine karşı çıkmak değildir. Diyanet İşleri Başkanlığı, belli bir tarihsel dönemin ürünü olarak ortaya çıkmış bir model olmakla birlikte, pratik olarak bugün, iktidarın istismar ve ayrımcılık aracına dönüşmüş bulunuyor. Dolayısıyla dinin, ancak Diyanet İşleri Başkanlığı ile var olacağını varsaymak, hem prensip düzeyinde hem de demokrasinin pratiği açısından doğru değildir.

Her inanç ve mezhebin ibadet ve gündelik yaşama ilişkin yorumları, dini bilgiyi gerektirebilir. Ama Diyanet İşleri Başkanlığının konumunu tartışmak, bazılarının ifade ettiği gibi, din bilgisini değil, demokrasi bilgisini ve kültürünü gerektirir.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz