Doğalgaz Müjdesi

Her şeyde “ifrat ve tefrit” arasında gidip geliyoruz:

Anlamı ne bu deyimin?

Ya aşırı abartma ya da aşırı önemsememe…

Uçlardayız yani…

Uçlarda gidip geldiğimiz için de her şeyi “ak ve kara” mantığı üzerinden değerlendiriyoruz.

Böyle olunca da gerçeğin ne olduğunu tam olarak bir türlü göremiyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanı’nın geçtiğimiz Cuma günü açıkladığı doğalgaz müjdesi ile ilgili o kadar ak ve kara mantığı üzerinden yorum yapılıyor ki şaşırıyor insan:

Birileri diyor; artık bulunan bu doğalgazla Türkiye’nin kaderi değişecek; lig atlıyoruz, eksen değiştiriyoruz vs. vs.

Aman da aman:

Artık bizi hiçbir güç tutamaz!

Sanıyoruz ki böylece petrol ve doğalgaz zengini ülkeler arasına giriyoruz; bundan sonra ekonomik zorluklar yok, bolluk ve bereket var…

Bu işin ifrat yanı…

Ya tefritte ne var:

Bu müjde ile dağ fare doğurmuş; bu gazı çıkarmak Türkiye’nin teknolojik olarak başaracağı bir şey değilmiş; zaten bulunan bölge Türkiye’nın kıta sahanlığının tam kıyısına yakın olduğu için üzerinde ihtilaflar olabilirmiş…

Her şeyi bir kara üzerinden görme, umutları çökertme psikolojisi mi desek, baş ka şey mi, bilmem…

Ama bu ruh hali de insanı bıktırıyor; garip bir karamsarlığa itiyor insanı.

Ama bütün bunların temelinde kendi içimizde siyaseten derin çizgilerle bölünmüş olmamızın da etkisi var.

İlle birileri bizim karşımızdaysa ve o bir şeye ak diyorsa, biz kara diyeceğiz ya!
Bu psikoloji yani…

Bu iki anlayış da yanlış ve sakattır.

Bu iki anlayış da gerçeği örseleme, üzerini örtme, görünmesi gereken şeyi karartma operasyonlarından başka bir şey değildir.
Evet, bir doğal gaz bulunmuştur.

Denildiği gibi ne göklere çıkarılacak kadar büyük bir rezervdir ne de tu kaka denilecek kadar küçük…

320 milyar metreküp, yapılan hesaplara göre ekonomik değer olarak 50. Milyar dolara denk geliyormuş ve bu ise Türkiye’nin duyduğu doğal gaz ihtiyacını yedi yıl süreyle karşılayacak düzeydeymiş…

Az şey mi?

Bu başarıldığı zaman yalnız doğalgazı kullanmayacak ülkemiz insanı…

Doğal gazı bulma, ekonomik bir değer haline getirme ve onu işletme gibi süreçlerin hemen hepsi, bir bilim işidir ve uzmanlık gerektirir.

Her şeyi bir yana bıraktık; bu süreçlerde yol alınırken, ülkenin deneyimleri artacak, yeni kaynak arayışlarında umutlar yüksek olduğu için daha iyi bir moralle çalışılacak ve büyük olasılıkla yeni kaynaklar da bulunacak!

Niçin bunları görmüyoruz?

Ama öte yandan; sanki bulunan kaynağa bakarak, dünyaya meydan okumanın, neredeyse büyük fetih söylemlerine kadar uzanan bir hamasete yönelmenin de anlamı yok…

Azıcık gerçekleri görerek, doğru analiz etmeye çalışalım, yeter.

Unutmayalım; bir uzun yolda yürüyorsak, geldiğimiz noktayı iyi analiz edebilirsek, bundan sonra atacağımız adımlar da daha sağlıklı olur.

İfrat ve tefritin bu ülkeye alenen zarar verdiğini, atılan ve atılacak adımlara derbeler vurduğunu görelim…