MENÜ
İzmir 12°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Doktor-hemşire ‘döve döve’ bu hale geldik!
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
24 Kasım 2020 Salı

Doktor-hemşire ‘döve döve’ bu hale geldik!

Canı yanıyor Türkiye’nin…

Korona Belası yüzünden…

Oysa…

Hastanelerin koridorlarında…

Özellikle de acil servislerinde başka bir bela var…

Adı; magandalık!

Hoş, her alanda onları görmek mümkün ama…

Dört yıldır…

Hasta yakını ayaklarında özellikle sağlıkçılara dadandılar…

Tepeleri atıyor; kaş, göz demeden…

Doktora, hemşireye, hademeye hatta güvenlikçiye dalıyorlar!

Şikayetçi olsan ne yazar; iki saat sonra hepsi serbest!

Biz, milletçe…

İşte böylesi asabi ortamda…

Korana Belası’yla canı pahasına savaşan sağlıkçının…

Kafasının gözünün yarılmasını…

Ne yazık ki, sadece seyrediyoruz…

***

Sağlıkta şiddet oranları 2020’nin ilk altı ayında…

Son 11 yılın en yüksek seviyesinde dolaşıyordu…

Şimdi daha da azdı…

Şiddet en çok acillerde ve aile sağlığı merkezlerinde yaşanıyor…

***

Başka ülkelerde var mı?

Var ama bizdeki kadar değil…

Üstelik…

Doktora el kaldıranının…

Bi’daha iki yakası bir araya gelmiyor!

Hatta uzun süre “güneş yüzü” göremiyor!

Çünkü, cezalar çok ağır…

Mesela…

Avustralya’da hastanelerin civarındaki duvarlarda…

Şu yazıyı okuyorsunuz:

“Eğer bir hemşireye, doktora ya da bir ambulans görevlisine saldırmakta sakınca olmadığını düşünüyorsanız size etraflıca düşünebilmeniz için 14 yıla kadar zaman veriyoruz (yani 14 yıl hapis cezası!)…”

***

Bu güzel memlekette…

Aklı başında birisi…

Yakınının “canına can katmaya çalışan” bir doktoru…

Neden ayağının altına alıp paspas yapmak ister?

***

Bozulma nasıl başladı, diye soracak oldum…

İzmir’in önceki Tabip Odası başkanlarından Dr. Suat Kaptaner’e

Hataları ve sonuçlarını sıraladı…

***

Sağlık sisteminin yükü zaten ağırdı…

Tercihler yanlış yapıldı…

Birinci basamak temel sağlık hizmetleri ile…

Koruyucu sağlık hizmetlerine ağırlık verilmesi gerekirken…

Tedavi hizmetlerine, yani…

Hastane hizmetlerine ağırlık verildi…

Bu hassas konuda…

Öncelikle özel hastaneler teşvik edilirken, kamu hastaneleri ihmal edildi…

Bugün Tıp Fakültesi Hastaneleri borç içinde yüzüyor…

Öyle ki…

Bu durum…

Tıp Fakültesi Hastaneleri’ne hizmet veren…

Malzeme şirketlerine saç-baş yolduracak düzeye geldi…

Oysa bilimsel bir gerçektir ki…

Hastalıkların yüzde 75 ila 80’i birinci basamakta çözülür…

An itibarıyla…

Bizim Sağlık Politikamız’da basamaklı hizmet kaldırıldı…

Kaldırılınca n’oldu?

Şu oldu:

Gribal enfeksiyonlu hasta…

Üçüncü basamak hizmet vermesi gereken…

Tıp Fakültesi Hastanesi’ne gider oldu…

Böylece hastane yoğunluğu “taşınamaz” biçimde arttı…

Ayrıca…

Devlet Baba’nın “sağlık harcaması” tavan yaptı…

***

Önce “havalar” ne güzeldi!

Hastalar…

İstedikleri sağlık kurumuna başvurabilince…

Çok mutlu oldular…

Ancak…

Bir süre sonra…

Yoğunluk nedeniyle beklemeler arttı…

Beklemeler artınca da…

Peşinden Sağlıkçı’ya şiddet geldi…

Böylesi garip düzeni anlatan güzel bir özdeyiş vardır…

Bilirsiniz…

“İnsanın neresi acıyorsa canı oradadır!” derler…

Ve

Ne zaman ki…

Hasta yakınları doktor-hemşire dövmeye başladı…

Bu özdeyişin doğruluğunu bile fark edemez hale geldik!

***

Sağlıkçı Cephesi’nde de işler iyi gitmiyordu…

Memnuniyetsizlik giderek arttı…

Şikayet hattı kuruldu…

Bi’çok sağlıkçıya, yağmur gibi sorgu – sual – ceza yağdı…

Sağlıkçı’nun ruhu daraldı…

Tartışmalar arttı…

Doktorlar, bunca sıkıntının arasında…

Polikliniklerde sekretersiz, hemşiresiz çalışmaya mecbur bırakıldı…

“Yeterince hasta bakamıyorsun!” baskısı…

Adeta üstüne tüy dikti!

Çelik gibi sinirleri bile gevşetti…

Pandemi’den önce…

Hekimler aleyhine atıp-tutanlar yüzünden…

Şiddet daha da körüklendi…

Doktor hataları…

İyice araştırılmadan medya’da boy boy yer aldı…

Sonunda…

Personel yetersizliğinin faturası…

Sağlıkçılara “tekme – tokat” olarak geri döndü…

***

Şiddeti önlemek için uzun süre yasal önlem alınmadı…

Ama daha acıklı bi’şi var…

Sağlıkçı’ya Şiddet’in önüne geçmek için çıkarılan yasa maddeleri…

TCK’ya (Türk Ceza Kanunu) konulacağı yerde…

Sağlık Hizmetleri Temel Yasası’nın içine yerleştirildi…

Hakimlerin büyük bölümü…

Ceza vermek için “o yasa”ya bakmıyor…

Doğrudan TCK’ya bakıyor…

Sonuç?

Saldırgan önce “rahatlıyor” sonra elini kolunu sallayarak evine gidiyor!

Ardından…

Aylar süren yargılama süreci başlıyor…

Final ise…

Cezanın ertelenmesi ile noktalanıyor…

Yanlış mı?

***

Sağlık Ordusu, ne istiyor biliyor musunuz?

Şunu istiyor…

Sayın Sağlık Bakanı, lütfen kameraların önüne çıksın ve…

Şunu desin sadece:

“Biz Sağlık Ordumuz’un kahramanlarına el uzatanları asla cezasız bırakmayacağız…”

***

Bitiriyoruz…

Bu Korona Belası yüzenden…

Hayat artık birçoğumuza “ağır” gelmeye başladı...

Kaldı ki, “Ha’di gel seni tedavi edelim” desek…

Korkarız yakın gelecekte doktor bulamayacağız...

Nokta…

Sonsöz: “Sakın, (Hayat ağır gelmeye başladı!) demeyin; biteriz… / Anonim…”

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 gerçek izmirli
 24 Kasım 2020 Salı 16:55
Abartmayın diyen “izmirli “ vatandaş hükmü vermiş bile. Kimin şımarık olduğunu gayet güzel belli etmiş.
 izmirli
 24 Kasım 2020 Salı 11:45
abartmayın sağlık çalışanları çok şımardı vatandaşa köpek muamelesi yapıyor göründüğü gbi masum değiller pandemi hastaneleri hariç diğerleri yoğun çalışmıyor kendilerini kaf dağında zannediyorlar.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz