MENÜ
İzmir 17°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Dünya Gıda Günü…
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
16 Ekim 2017 Pazartesi

Dünya Gıda Günü…

Dünya geleceğin ve kurtuluşun tarımda olduğunu iyice anlamaya başladı. Türkiye’de birkaç cılız etkinlik var ama dünyanın hemen her yerinde bugün gıdaya ve tarıma dikkat çekmek için birçok etkinlik yapılacak. BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), 16 Ekim Dünya Gıda Günü için bu yılın temasını “Göçün geleceğini değiştirin, gıda güvenliği ve kırsal kalkınmaya yatırım yapın” olarak belirledi.

Her yıl 16 Ekim tarihinde dünyada 150’den fazla ülkede etkinliklerle kutlanan Dünya Gıda Günü, aynı zamanda 1945’te kurulan BM Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) de doğum günü…

Açlık konusunda farkındalık yaratmak: Kamuoyunun bilinçlendirilmesi, gıda kayıp ve israflarının azaltılması ve gıda güvenliğinin sağlanması açısından farkındalık sağlamak hedefiyle her yıl düzenlenen Dünya Gıda Günü etkinlikleri, açlık problemi yaşayan insanlar hakkında farkındalık yaratıp faaliyete geçilmesini sağlıyor, herkesin gıda güvenliğine ve besleyici gıdalara ulaşmasını mümkün kılıyor.

BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri: BM’nin 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nden ikincisi, açlığın sonlandırılması, gıda güvenliğinin sağlanması ve sürdürülebilir tarımın teşvik edilmesini kapsıyor. Bu hedef kapsamında gıda güvenliği kavramı; açlık ve yanlış beslenmenin temel nedenlerini çözmek için bütüncül bir yaklaşım ve tamamlayıcı eylemler gerektiren karmaşık bir yapıya sahip. Hedefe ulaşmak için; sürdürülebilir kalkınmanın teşvik edilmesi, üretkenliğin, küçük ölçekli gıda üreticilerinin gelirlerinin ve gıda üretim sistemlerinin dayanıklılığının arttırılması ve biyolojik çeşitlilik ve genetik kaynakların sürdürülebilir şekilde kullanılması konularını içeriyor. Bu ise göç edenler de dahil olmak üzere tüm insanları hesaba katmak ve doğrudan dahil etmek anlamına geliyor.

Göç ve FAO: Göçün sebepleri ve etkileri, FAO’nun açlıkla mücadele ve gıda güvenliği sağlama, kırsal yoksulluğu azaltma ve doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımını teşvik etme konusundaki küresel hedefleriyle yakından ilişkili. Zorunlu kırsal göçün ve çaresizlikten göçün temel nedenlerini bulmak; aynı zamanda düzgün, insani ve düzenli göçün faydalarını kolaylaştırmada önemli bir role sahip olan FAO, 2018 yılında Uluslararası Göç Örgütü (IOM) ile birlikte, göç konularında uluslararası düzeyde diyaloga yardımcı kurumlararası bir organ olan Küresel Göç Grubu’nun (GMG) eş başkanlığını yapacak. FAO’ya göre, gıda ve tarım, insanların refahının hala merkezinde ve bu, birçok insanın özellikle kırsal alanlardan göç etmesinin nedenleriyle bağlantılı.

Kırsaldaki Yoksulluk: Dünyanın yoksul ve gıda güvensizliği yaşayan nüfusunun yüzde 75’inden fazlası kırsal alanlarda, çoğunlukla tarım ve doğal kaynak temelli geçim kaynaklarına bağlı olarak yaşıyor. Birçok kişi ve aile ise ekonomik nedenlerle yoksulluktan kurtulmak için başka uygun seçenek görmediklerinden göç ediyor. Kırsaldaki yoksul topluluklar, özellikle de küçük ölçekli aile çiftçileri, doğal kaynakların ve emeğin verimliliğini artırmalarını sağlayacak krediye, hizmetlere, teknolojilere ve piyasalara erişmekte büyük zorluklarla karşı karşıya kalıyorlar. Tarımdaki mevcut işlerin çoğu, düşük ve istikrarsız gelir, zayıf güvenlik ve sağlık koşulları, ücret ve fırsatlardaki toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve sınırlı sosyal korumayla ilgili. Eğitim, mali ve yayım hizmetlerine ve işleme tesislerine sınırlı erişim nedeniyle kırsal alanlarda potansiyel sınırlı15 olabiliyor. Tarım ve kırsal kalkınma ise çevresel bozulma ve iklim değişikliği nedeniyle ortaya çıkan kırsal yoksulluk, gıda güvensizliği, eşitsizlik, işsizlik ve doğal kaynakların tüketimi gibi göçün temel nedenlerine cevap verebilir. Bu kapsamda sürdürülebilir kırsal kalkınmaya, iklim değişikliği adaptasyonuna ve dayanıklı kırsal geçim kaynaklarına yatırım yapmak, mevcut göç sorununa verilen küresel cevabın önemli bir parçası.

Türkiye’nin Tarım Problemleri

16 Ekim Dünya Gıda Gününde ülkemize de bir bakalım… Ne diyordu FAO: Kırsal kalkınmaya yatırım yapın…

Biliniyor ama Türkiye’nin tarım problemlerini sıralayalım şimdi: • Türkiye’nin tarımsal ürünlerde ithalatçı konumdan ihracatçı konuma taşınması gerek. • Tarım üretiminin, başta turizm olmak üzere alternatif sektörlerle desteklendiği yeni modeller geliştirilmeli. • Yerel üretici örgütlerinin (birlik, kooperatif, vb.) ekolojik turizm, kırsal spor, sağlık ve sosyal etkinliklere yönelik yatırımlarını vergi indirimleri ve hibelerle desteklenmeli. • Doğal tarım alanlarını ve organik tarım üretimi yapan çiftlikleri, kent yaşamından uzaklaşmak isteyenler için alternatif yaşam alanları olarak geliştirilmeli. •Kırsal alanların kalkınması, kırsal bölgelerde istihdam olanaklarının artırılması, kırsalda yaratılan katma değerin kırsal kalkınmada kullanılması için tarımsal üretimle bağlantılı kırsal sanayi desteklenmeli. • Aile çiftçiliğini başta sağlık turizmi olmak üzere yeni sektörlerle entegre ederek, çağdaş kırsal kalkınma alanları yaratılmalı. • Büyük kentlere yakın kırsal bölgelerde, tarım ve ekolojik çeşitlilik siteleri ile botanik bahçeleri kurulmalı. • Tarımsal desteklerde arazi büyüklüğünü değil, üretim miktarını esas alınmalı. • Tarımsal destekler üretim planlamasının bir aracı olarak kullanılmalı. • Kırsal kalkınmaya yatırım insana yatırımla başlar. Başka gelir kaynağı olmayan ve asgari ücretin altında geliri olan çiftçilere, hane başına asgari ücret düzeyinde gelir garantisi sağlanmalı. • Küçük çiftçileri tarım sigortaları kapsamına alacak düzenlemeler yapılmalı. • Aile işletmeleri ve küçük çiftçilerin ürünlerini doğrudan veya kooperatifleri ve diğer örgütleri aracılığıyla tüketicilere satmalarını sağlayacak düzenlemeler yapılmalı. • Üreticinin nihai üründen elde edilen kârdan hak ettiği payı alabilmesi ve tüketicinin sağlıklı ürünlere uygun şartlarda erişebilmesi için üretimde, işlemede ve pazarlamada tekelleşmenin önüne geçecek, adil rekabet koşulları sağlanmalı… • Merkez birliklerinin tüm ülkede, birlik ve kooperatiflerinse kendi bölgelerinde kuracakları pazarlama kanalları aracılığıyla, tarımsal ürünlerin nihai tüketiciye ulaştırılması gerek. • Sözleşmeli üretim modelinde, örgütsüz olduğu için zayıf kalan çiftçilerin hakları yasal güvence altına alınmalı. • Üretici birlikleri, kooperatifler, çiftçi sendikaları, ziraat odaları gibi çiftçi örgütlerinin sözleşmelerde taraf olmasını, çiftçi haklarının korunmasında denetim rolü üstlenmesi sağlanmalı.

Dünya Gıda Günü kutlu olsun!

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz