MENÜ
İzmir 14°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Dünya efsanesinin ölümü ve Türklerin Louisville’deki tarihi günü!
Neşe ÖNEN
YAZARLAR
10 Haziran 2016 Cuma

Dünya efsanesinin ölümü ve Türklerin Louisville’deki tarihi günü!

Dokuz Haziran; Amerika’nın Kentucky Louisville eyaletinde yaşayan Türkler için de tarihi bir gün oldu! Tarihte ilk kez, bir Türkiye Cumhurbaşkanı, nüfusu yaklaşık bir buçuk milyonu bulan ve coğrafi olarak  Amerika’nın ortasında yer alan bu küçük eyaleti ziyaret ediyordu. Dün akşam, Sayın Tayyip Erdoğan ve eşi Sayın Emine Erdoğan, yüz kişilik bir ekiple beraber, merhum boksör Muhammed Ali’nin cenazesine katılmak üzere geldikleri Kentucky Louisvill’de, cenazeden sonra, Ahıska Türklerinin Cumhurbaşkanı onuruna verdikleri iftar yemeğine de katıldılar.

İftar yemeği  Ahıska Türklerinin kurduğu cami ve derneğin bahçesinde verildi. Bahçeye girerken kapıdaki güvenlik görevlisi bayan ‘çantanıza bakabilir miyim?’ deyince buyrun tabii bakabilirsiniz dedim. Şöyle bir göz ucuyla baktı ama elini çantama dahi sokmadan ‘tamam o zaman buyrun geçebilirsiniz’ dedi. Eğer çantamda bir silah olsa farketmeyecekti... Ayrıca bahçeye bir kez girdikten sonra defalarca dışarı çıkıp, tekrar arama yapılmadan yeniden içeri girebilmek de mümkündü!

Sayın Erdoğan’a bahçeye girişi sırasında elimi uzattım, tokalaştık. Yemekten sonraki konuşmasında, masasının dibinden cep telefonumla kamera çekimleri yaptım. Sayın Emine Erdoğan’ın da yemek sırasında yanına gittim ve yüz yüze sohbet ettik. Hepsinin kamera çekimleri bende mevcut. Tüm bu yakın temaslarım sırasında, demek ki benim yerimde aslında kötü niyetli biri olsa, Sayın Cumhurbaşkanı ve eşine çok rahat yaklaşabilirdi.

Bu tedbirsizliğe bizzat şahit olduktan sonra, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Türkiye’deki bazı yayın organlarında abartıldığı gibi bin korumayla falan gezdiğine inanmaya, kimse beni ikna edemez artık!

Sayın Erdoğan, son derece mütavazi bir iftar sofrasında orucunu açarken, korumaları da bahçenin arka bölümündeki dernek binası içinda oruçlarını açıyorlardı. Benim görebildiğim kadarıyla yakınında sadece bir kaç Amerikalı koruma görevlisi vardı. Sayın Emine Erdoğan’ın yanında ise sadece Türkiyeli iki genç kadın koruma görevlisi... Gidenler bilir! Amerika’da bir uçağa binmeden önce dahi en az üç kez arama ve bilgisayarlı taramadan geçiyorsunuz. Bu da yetmiyor! Özel yetiştirilmiş ve kokuya duyarlı köpekleriyle güvenlik görevlileri, uçağın kapısına adımınızı atıncaya kadar adeta sizi kovalıyor... Dolayısıyla, Amerika’da bir uçağa binerken dahi alınan güvenlik tedbirlerinin, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nı korumak için alınan önlemlerden daha sıkı olduğunu söylemeden geçemeyeceğim.

İftar yemeğine katılan Türkiyeli gazetecilerden biri kısa sohbetimiz esnasında, Amerika’daki paralel yapıdan yani Gülen’cilerden yakındı. T.C. Diyanet İşleri Başkanının da katıldığı cenazeye, Muhammed Ali’nın tabutuna örtülmek üzere Kabe’den örtü getirdiklerini ancak bunun konulmasına ve Diyanet İşleri Başkanı’nın konuşmasına izin verilmediğini söyledi. Bu gazeteci meslektaşım, bütün bunlarda paralel yapının parmağı olduğunu ima edince; ‘paralel örgüt hala bu kadar güçlü mü sanıyorsunuz?’ diye sormadan edemedim. ‘Aslında bunların arkasında olanlar, Amerika ve İsrail ajanları. Bunların gücü onlardan geliyor’ diye görüş belirten meslektaşım, bu tatsız gelişmeden ötürü, bugün merhum Muhammed Ali’nin halka açık yapılacak anma törenine katılmaktan vazgeçip, planlanan tarihten bir gün önce Amerika’dan ayrılmaya karar verildiğini ekledi.

Louisville’de yaşayan, Müslüman dini grupların liderlerinin de Sayın Erdoğan onuruna katıldığı yemek sonunda, Cumhurbaşkanı Erdoğan kısa bir konuşma yaptı ve burada yaşayan Türkler’in dayanışmasından övgüyle bahsetti...

Benim için gecenin en ilginç anısı; Sayın Emine Erdoğan ile yaptığım kısa sohbet ve Sayıın Cumhurbaşkanı ile kameralar önünde aramızda geçen bir cümlelik diyalog oldu...

Öncelikle, Sayın Emine Erdoğan’ın son derece kibar ve mütevazi davrandığını söylemeliyim. Yemeğini henüz yerken, sandalyesinin arkasına çömelip, aniden sorular sormaya başladığım halde, ince bir nezaket göstererek ve yemeğini yarım keserek bana doğru, sandalyesinin arkasına döndü ve bütün sorularımı, güvenlik görevlisi ‘ama hanımefendi henüz yemeğini bitirmedi, lütfen müsade edin’ deyip beni masadan uzaklaştırıncaya kadar sabırla cevapladı ve Louisville’i çok güzel bulduğunu da ilave etti!

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a gelince; korumaları, bizimle yemeğe katılan ve Sayın Erdoğan’la resim çektirmek için bütün gece sabırsızlıkla bekleyen Türk anne ile kızını atlatınca ben de peşlerine düştüm. Cumhurbaşkanı, korumalar etrafında olduğu halde tam arabasına binmek üzereyken, bu kez ben korumaların arasından sıvışarak makam aracına ulaştım. Çığlık çığlığa ‘Sayın Cumhurbaşkanım burada saatlerdir sizinle fotoğraf çektirmek isteyen bir kızımız var, neredeyse bayılacak’ dedim. Cumhurbaşkanı, ‘tamam gelsin kızımız, fotoğrafı çekelim’ dedi. Fotoğraf çekimi biter bitmez, anne kız fotoğraf çektiren arkadaşlarım henüz Cumhurbaşkanının yanından ayrılmamışken; ‘Cumhurbaşkanımızın elini öptünüz mü?’ diye yüksek sesle sorunca, Sayın Tayyip Erdoğan son derece ciddi bir ifade takınarak ‘ben elimi hiç kimseye öptürmedim ve öptürmem’ dedi!

Böyle bir cevap beklemediği için buz gibi donup kalan bendeniz, şimdiye dek bu cümleyi hayatım boyunca bir tek babamdan duymuş olduğumu anımsayıp ürperdim! Onun hep bir istisna olduğunu düşünüp, bundan dolayı ona için için saygı da duymuştum. Bugüne dek Sayın Tayyip Erdoğan’ı defalarca eleştirdiğim ve bir çok konuda siyaseten hatalı bulduğum halde ‘ben elimi hiç kimseye öptürmem’ cümlesinin beni çok etkilediğini itiraf etmek zorundayım...

Ne yalan söyleyeyim; dün gece Amerika’da bir soluk ötemde konuşmasını dinlediğim ve ‘hiç kimseye elimi öptürmem’ diyen zat; çok kalender, dürüst ve mütevazi bir insan izlenimi bıraktı bende... Son derece bitkin görünmesine rağmen, Louisville’deki küçük bir Türk azınlığın hatırını kırmayarak, oldukça mütevazi bir sofrada, oradaki toplulukla iç içe, çekinmeden yemek yiyen, fotoğraf çektiren ve sohbet eden Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşini çok takdir ettim...

Cumhurbaşkanı ve eşi; ‘üç gündür uykusuz ve oruçlu olduğu halde, yaklaşık 40 derece sıcaklıkta, bu ani ziyareti en iyi şekilde karşılayabilmek ve hizmet edebilmek için, uğraşıp emek veren ve kendisini çok seven Ahıskalı Türk kardeşlerimizi’ kırmadı. Hamarat Ahızkalı hanımların bizzat elleriyle hazırladığı yemekleri onların arasında oturarak yedi. Sanırım Sayın Erdoğan’ın geniş kitleler nezdinde bu kadar popüler olmasının sırrı da bu... Halkla iç içe ve onlardan biri gibi! İnsanlar onu ulaşılmaz ya da erişilemez görmüyür. Kendi gibi, kendinden biri olarak sayıyor...

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 muhalif
 11 Haziran 2016 Cumartesi 09:40
sn.yazar, Alinin dünkü cenaze korteji ve defin sonrası "dinler toplantısı" nı da anlatsaydınız keşke..Aile Alinin Müslüman kimliğinin ön plana çıkmasını istememiş ve tüm sevenleri yol kenarlarında Ali ye sevgisini göstermiş.yani Müslüman olması önemli değil. Aile "siyasi islama" bulaşmak istememekle doğruyu yapmış.CB. cenazede yapamadığını Ahıska türklerinin iftar yemeğinde yapmış. yemek tamda CB. istediği bir ortam. bu ortamı cenazede bulamadığından mı döndü acaba....
 
 10 Haziran 2016 Cuma 11:35
sn.yazardan, newyorkta görülecek olan,ve türkiyede kapatılan 17-25 aralık davasının devamı olacak reza sarraf davası ile ilgilide bilgi vermesini bekleriz.....
 m.y.
 10 Haziran 2016 Cuma 11:12
sn.yazar, ABD.de sanırım "beyin enerjisini" ipotek etmiş gibi görünüyor....
 muhalif
 10 Haziran 2016 Cuma 10:15
1- seferi haldeyken hele uzun yolculuklarda oruç tutulmaz 2-cenazede sanırım Show yapmak istendi yetkililer buna izin vermemiş. kuranı orda okumak gerekmiyor, başka yerde de okunabilir, sevabı her yerden gider.3- sizde iftar yapılan salonda "haremlik" bölmdemiydiniz?4- Muhammet ali askere gitmeyi reddetmiş yani vicdani retçi bir Müslüman, türkiyede ki vicdani retçileri düşününce maruz kaldıkları davranışı haketmiyorlar.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz