MENÜ
İzmir 12°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Eğitimli tahakkümü
Tayfun MARO
YAZARLAR
2 Şubat 2021 Salı

Eğitimli tahakkümü

Genç adam yanıtlıyor soruyu… İlkokulu köyde okumuş, ortaokul ikiden sonra okuyamamış, çalışmaya başlamış. Yoksulluk nedeniyle yaşadığı mahrumiyetlerin, sorulan o çok basit soruyu bile yanıtlamasına imkân vermediğini, hiç sitemsiz, duru bir dille ifade ediyor.

Bir tarafta, yoksul insan için servet sayılabilecek paraları çocuğu okusun diye harcayan aileler; diğer tarafta, parası olmadığı için yaşam olanaklarını geliştiremeyen, yeryüzü nimetlerinden mahrum kalan yoksullar.

Bir gecede ziyafet masalarına bırakılan parayla bir ay boyunca geçinmeye çalışan yoksullar.

Ve böylece zalimler ile mazlumlar arasında oluşan dehşet dengesi…

İşte bu iki ayrı dünyanın bir araya gelmesiyle ortaya çıkan sosyolojik garabete, “millet” diyoruz. Ve o millet vatanıyla, devletiyle bütünleşiyor…

Ülkeyi yönetenlerin yüzyıldır çağdaşlık, modernlik, gelişmişlik, ilericilik, demokratlık, aydınlanma, kalkınma hikayeleri anlatarak toplumu getirdiği yerde, aşağılığın da aşağılığı bir istismar ve sömürü sonucu, kahir çoğunluk, insanın değeriyle hiç bağdaşmayan bir hayata mahkûm edildi.

Ne hazindir, bu düzenin böylece sürüp gitmesi için, ailelerden başlayıp okullarla sürdürülen beyin yıkama operasyonu, toplumun bütün katmanlarında karşılık buluyor. Varsıllar, küçük burjuvalar, aydınlar ve sınıf atlamak için gün sayanlar, bu suça büyük bir arzuyla iştirak ediyorlar.

“Olmak” yerine “edinme”yi seçenlerin gösteri toplumunda, görüntü ve gürültüden ibaret kalan gündelik hayat, tüketim kültürüyle hemhaldir.

Çağın eğitimli insanı sistemden beslendikçe vicdanının sesinden uzaklaştı.

Evet, uygarlık kuran insan önce vicdanının sesini kıstı. Öyle kıstı ki yeryüzünde 6 milyar yoksulun durumunu salt ideolojik veri olarak görür oldu.

Ve o verilere dayalı kuramlarla alçaklık rasyonelleşiyor. Kuramınız batsın!

Eğitimlilerin kültürel ve ekonomik tahakkümü bir çeşit terördür. Eğitim yoluyla kuşaktan kuşağa aktarılan çarpık bilinç ister sağdan ister soldan gelsin, mutlaka zulüm, sömürü, haksızlık üretiyor. Sırf sistemden beslenmek için bilerek veya bilmeyerek sürdürülen bir bayrak yarışı…

Diplomalar ve mesleklerle donatılmış uygarlık “geleneğin getirdiği bilgeliği” yok ettikçe, açılan alana yayılan modern hayatın bir fiyasko olduğunu artık biliyoruz.

Yere göğe sığdıramadığımız zekâmız ve zekamızın büyük eseri uygarlık, tabiatın ayakları altında... Bir yağmur, bir fırtına, bir sarsıntı yetiyor…

Yeryüzünün efendileri halkları zapturapt altına almakla tabiata hükmetmenin aynı şey olmadığını öğreniyor… Bu acı bilginin bedelini de bütün insanlık ödüyor.

Tükeniş sürüyor. Yeryüzü yaşamını cehenneme çeviren bilgiyi ve o bilgiyi kuşaktan kuşağa aktaran eğitim ve kültür politikalarını sorgulamadıkça, çıkış yok!
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz