Endişelerim

Baştan söyleyeyim.

Ordumuzun yaptığı harekatı elbette destekliyorum. Hedeflerine varıp, başarı ile dönmelerini diliyorum…

Dış politikada fikir ileri sürmek zor iştir. Bilgiyi birikimi gerektirir.

Bu sebeple, her anını takip etmeye çalıştığım halde, dış politika ile ilgili yazı kaleme almaktan daima imtina etmişimdir. Çünkü konu hassastır. Çalakalem yazılmaz. Türk Devleti’nin çıkarları ve güvenliği söz konusudur.

Ben bu yazımda içinde bulunduğumuz durum itibarı ile endişelerimi dile getirmek istiyorum…

Şöyle ki:

Yapılan operasyon ABD’nin çizdiği “yol haritası” doğrultusunda mıdır? Daha açık ifade ile ABD önceden harekatın “hudutlarını” çizmiş midir?

Durum apaçık ortay çıktığına göre niçin çok tartışılan, BOP eş başkanlığı bırakılmamaktadır? Pek çok konuda “sert” açıklamalar yapıldığı halde, bu konuda niçin “sert” bir açıklama yapılmamaktadır?

30 kilometre içeri girildiğinde süpürülmesi planlanan terör örgütleri mesela 32. kilometreden itibaren yerleşirse durum ne olacaktır?

İlaveten boyu 120 kilometre olacağı açıklanmaktadır. Toplam hudut yanılmıyorsam 480 kilometredir. Geri kalan kısım ne olacaktır?

Temizlenecek güvenli bölgeye, söylenenlere göre 2 milyona yakın Suriyeli yerleştirilecektir. Bunlar yeni bir tehlike; mesela “İhvanı Müslümin” (Müslüman Kardeşler) devleti kurmaya kalkışırlarsa durum ne olacaktır?

ABD’nin bu tehditleri karşısında bizim elimizdeki kozlar çok daha güçlüdür. NATO, İncirlik Üssü, gizli açık ikili anlaşmalar niçin gündeme getirilmiyor?

Diploması incelik ister.

Dikkat ve ciddiyet ister.

Yeni moda “megafon” diplomasisi “eyy şu veya eyyy bu” ile işlerin yürümesi mümkün değildir. Şimdi içinde bulunduğumuz “yalnızlığı” nasıl izah edeceğiz? Yoksa buna da Davutoğlu’nun söylediği gibi “Değerli Yalnızlık” mı diyeceğiz? Aynı Davutoğlu şimdi parti kurmaya çalışıyor…

O çok çok kullanılan “ümmet” işi ne oldu ?

Hatta…

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın tutumu bile fevkalade esef verici değil mi?

Operasyonun uzun sürmesi halinde çeşitli gerekçeler ileri sürülerek bir OHAL ilan edilmesi elbette söz konusu olamaz.

Konu Suriye olduğuna göre, sorunun çözümü için öncelikle ve ivedilikle Suriye’nin meşru yönetimi ile temas kurmak zaruri değil midir? Hem Suriye’nin toprak bütünlüğü demek ve hem de meşru yönetimle temasa geçmemek çelişmiyor mu?

Hasılı:

Endişelerimiz pek çok.

Ama biz Ordumuzun hedeflerine ulaşıp başarı ile dönmesini candan temenni ediyoruz…