MENÜ
İzmir 13°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Endüstri çağı kapanırken
Tayfun MARO
YAZARLAR
22 Mart 2018 Perşembe

Endüstri çağı kapanırken

Bundan 500 yıl önce, o uzun yüzyılda ortaya çıkan kapitalizmin uzun yürüyüşü sona yaklaşıyor.

Uluslararası sistemde baş gösteren büyük krizin tetiklediği sosyal, ekonomik ve siyasal sorunlar, geçen yüzyılın sonunda görünür hale geldi. Ve bu yüzyılda görüyoruz ki, sistemde yaşanan kriz, yeni bir toplumsal mutabakatın koşullarının ortaya çıkmasına da izin vermiyor. Buna karşın, savaş koşulları yeryüzünü kuşatmaya başladı.

Olanları, kapitalist sistemde ortaya çıkan ağır bunalıma bağlamak mümkün olduğu gibi, uygarlık krizi bağlamında açıklamak da mümkün. Çünkü aslında mülkiyete dayalı değerler sistemi çöküyor.

Sanal hayat, yapay zekâ ve otomasyon; yeni bir çağı inşa etmekte olan bu üç unsur hakkında tam olarak fikir sahibi olmadan, gitmekte olana ve gelmekte olana dair konuşmak hiç kolay değil. Ancak, başımıza gelenler hakkında konuşmak için bilim insanı, akademisyen olmaya da gerek yok. Hayatımız üstüne elbet de konuşacağız; olan biteni kavramak, insan olmanın getirdiği bir haktır.

Endüstri çağı kapanıyor. Endüstri toplumunun getirdiği bütün sosyal ve ekonomik yapıların, kurumların şirazesi bozuldu. Sistem dağılıyor. Fakat bu defa, kapitalistlerin canını yakabileceği bir günah keçisi yok. Muktedirler artık muktedir değil. Çaresizlik içinde halklara saldırıyorlar.

Endüstri devrimiyle ortaya çıkan toplumsal değişim ve dönüşüme karşılık gelen sınırlar, devletler, yönetim biçimleri, kamusal yaşam normları, bilim ve teknoloji artık değişen toplumların ihtiyaçlarına cevap veremiyor. Yeni sosyoloji hakkında fazla bilgimiz yok.

Kısacası, Dünya kaotik bir döneme girdi. İnsanlığın ne yapmak gerektiğine dair muhtemelen, sınırlı da olsa, bilgisi var. Fakat nasıl yapmak gerektiğine dair bir bilgisi yok.

Yeryüzünde öyle bir çaresizlik yaşanıyor ki sistemde bütün iktidar gruplarını korkuları yönetir oldu. Korkularının yaklaşan ecellerine pek yararı olmayacak ama insanlığa giderayak çok zarar verecekleri de aşikâr. Son çare olarak, savaşlara sarıldılar. Önce binlerce, yüz binlerce insanı öldürdüler; şimdi de milyonlarca insanı öldürmeyi deneyecekler...

Sattığı veya geliştirdiği silahlarla güç gösterisi yapan bir katil sürüsü Dünya’yı yönetiyor. İnsanlığa verecek bir şeyleri yok, acıdan başka… Ve onları oylarımızla biz iktidara getiriyoruz.

Halklara, “Öldür ya da öl!” diyerek yaşama meşum anlamlar yükleyen muktedirler, akan kanın bereketinden çok emin görünüyor. Tarih, akıtılan kanın hikâyesi gibi… Kan döküldükçe onlar kazanmış… Yine kazanacaklarını düşünüyor olabilirler. Ne ki, bu defa, onları da yakacak bu ateş. Yaşanan, bir uygarlık krizidir; sistem de, bilim de altında kalacak gibi... O muktedirin ister uzaya giden şusu busu olsun, ister Allah’ı…

Bir çağ kapanıyor. Ancak, gelecek çağı, İstanbul’un fethi veya Irak’ın, Suriye’nin dizaynı düzeyinde bir algıyla izah etmek mümkün değil.

Yeryüzü, insanlığın kurduğu uygarlığı daha uzun süre kaldıramayacağının bütün delilerini sunmuş bulunuyor. Geri sayım başladı; ister 50 yıl deyin, ister 100 yıl…

Efendiler ise elan kitlesel cinayetlerden medet umuyor. Yeryüzüne nefes aldıracak bir tek adım atmaya niyetleri yok. Zihinleri bulanık. Niyetleri bozuk. Ruhları hasta.

Uzun sözün kısası; Büyük insanlık yerinden doğrulmadıkça umut yok, çıkış ha keza…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Lombak
 25 Mart 2018 Pazar 20:33
17 yy.a geri dönseydik keşke. Dünya nüfusu 800 milyon. Ortalama yaşam süresi 32. Mevcut 7milyar300 milyonu dünya kaldırmıyor. Savaşlar, salgın hastalıklar ve gıda ve su çekişmeleri kaçınılmaz. Tarih boyunca medeniyetler de sadece savaş ve göz yaşı getirdi. Sonradan gelişen bilim de bunlara hizmet etti. Yaşam süresi uzadı. Ama artık terör ve savaştan ölmezsek kanserden ölüyoruz. Artık sanat da insan ırkını bir sorun olarak görüyor. Bilim daha da gelişecekse ve dünya kaynakları herkese yetecekse, hedef insanı karınca boyutuna indirgemek olmalı. Böylece herkes kendi kolonisinde mutlu mesut yaşar. Dünya da yoluna devam eder.
 Cemal Demir
 23 Mart 2018 Cuma 15:39
Yeni sosyoloji bilinen bir sosyoloji değil mi? Ne yapacağımız belli ise nasıl yapacağımızı bize öğreten örnekler yok mu? Burada söylenenleri doğru anlamak istiyorum. İşçi sınıfı nasıl yapacağını belirlemiştir diye düşünüyorum.
 ümit
 22 Mart 2018 Perşembe 14:50
Küreselleşmenin bitimde dünya 17. yy ayarlarına geri döndü.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz