MENÜ
İzmir 20°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Enflasyon hesabı nasıl yapılıyor?
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
YAZARLAR
16 Mayıs 2016 Pazartesi

Enflasyon hesabı nasıl yapılıyor?

Ayrılıkçı terör hareketinin saldırıları ve şehit haberleri canımızı acıtıyor, diğer yandan Suriye politikası  ve göçmenlerin Ege Denizi’nde biten sonları ve de  bitmez tükenmez rejim tartışmaları gündemden hiç inmiyor. Ancak ülkenin asıl sorunu olan İş ve Aş’ın sıradan konular gibi kabul edilmeye başlandığı gözlemleniyor.

Bu anlayışın gözden geçirilmesine gereksinme var.İş ve Aş aslında  ülkenin gerçekte en öne alınması gereken konularıdır.Burada da dikkate alınması gereken konuların başında  gelir dağılımı gelmektedir.Gelir dağılımını etkileyen etmenlerden  biri ise enflasyondur.

Her yurttaş gibi  pazardan aldığım mal ve hizmetlerin karşılığı beni yakından ilgilendiriyor.Ben de her yurttaş gibi aybaşlarındaki Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’nun enflasyon rakamlarını izlemeye çalışıyorum. Ancak TÜİK’in verdiği rakamların gerçek yaşamı yansıtmadığını görüyorum.

Enflasyon Hesabı Nasıl Yapılıyor?

Enflasyon hesaplaması sepetinde kullanılan ürünlerin  neler olduğunu merak ettiniz mi? Çoğumuz yeterince bilmez, biz sıralayalım; sepette 437 ürün var. Bu ürünler arasında pamuktan, tuvalet kağıdına, şemsiyeden, cips ve pudinge, kağıt sofra malzemelerine, koli gönderme ücretinden saklama kabına kadar bir çok ürün bulunuyor.

Yurttaşın en temel tüketim maddelerindeki fiyat artışları daha az tüketilen, çok fazla fiyat hareketi yaşamayan  ya da fiyat düşüşü yaşayan ürünlerin ağırlıkları alındığında kaybolup gidiyor.

Hortum, antepfıstığı, leblebi, madlen çikolata, ruj, iç çamaşırı, cam, musluk, kilit, tül, perde, dinamit, lastik eldiven, cam yünü, tuğla, elektrik sayacı, tencere, çöp sepeti, ampul, pil, tornavida, matkap gibi ürünler. Bunlara çalı süpürgesi, soba borusu ve patinaj zincirini de ekleyebilirsiniz.

Şaşırdınız değil mi?

Peki, enflasyon hesaplamasında neler yoktu? Son yıllara değin peynir, zeytin, şeker, yumurta, çiçek yağı, zeytinyağı, makarna, helva, bal, reçel, kahve, ekmek gibi besinler yoktu. Kısaca doğrudan beslenmemizle ilgili hiçbir ürün enflasyon hesaplanmasında dikkate alınmıyordu.

Yoğun eleştirilerden sonra Türkiye İstatistik Kurumu(TÜİK), 2015 Yılı Tüketici Fiyat Endeksi(TÜFE) hesaplamalarında, grup ve madde ağırlıklarını güncelledi. TÜİK’ten yapılan açıklamaya göre  “2015 Yılı Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) hesaplamalarında, 2014 yılı Aralık ayı temel alınarak, Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler tarafından geliştirilen Amaca Yönelik Bireysel Tüketim Sınıflaması’na (COICOP) göre grup ve madde ağırlıkları güncellenmiştir.”denildi.

Yine de açıklanan enflasyon rakamlarının pazardaki fiyat artışlarının altında kaldığı gözlemleniyor.

Gerçek Enflasyon Neden Saklanıyor?

  • Gerçek enflasyon rakamları neden gizlenmek isteniyor? Resmi enflasyon rakamları kullanılarak bir yandan tarıma yapılacak desteklemeler sınırlanmak, bir yandan da işçiye, memura, emeklilere yapılacak ücretler kısıtlanmak mı isteniyor?
  • Enflasyon rakamları düşük gösterilerek, bir yandan hayat pahalılığı saklanmak, böylelikle Türkiye istikrar içinde büyüyor imajı mı verilmek isteniyor?
  • Enflasyon hızı düşük gösterilerek ücretler ve desteklemeler kısıtlanırken, yaşamla doğrudan bağlantılı ürünlere ödenen ücretlerle, bir kaynak aktarımı söz konusudur. Bu aktarılan kaynak emeği ile geçinen kesimler dışında kalanları beslemektedir, bu yanıyla adaletsiz bir vergi olan dolaylı vergidir. Bir başka deyişle, üretenin sırtında gelir vergisi dışında ikinci vergi budur. Gizlenen enflasyon rakamının ardındaki bir gerçekte burada aranmalıdır.

Enflasyon Hızı Nasıl Denetlenebilir?

Enflasyon hızını denetim altına almanın tek çıkar yol, üretimle tüketim arasında dengenin sağlıklı olarak kurulmasından geçmekte. Bu amaçla üretimi artırmanın yollarını mutlaka açmak gerekiyor. Bunun da yolunun, yeni-liberal politikalar yerine planlı karma-ekonomiye dönüştür.

Burada, kamu yatırımlarının yönlendirici ve özel sektörü özendirici ekonomi-politikaları izleme zorunluluğu vardır.

Bir hatırlatma yapalım; Mustafa Kemal Atatürk dönemlerinde, 1929 Dünya Ekonomi Buhranı’ndan sonra uygulanan politikalar buna örnek olarak verilebilir. Daha yakın bir örnek, 1960’lardan sonra izlenen planlama dönemleridir. Türkiye Cumhuriyeti en hızla büyümeleri bu dönemlerde gerçekleştirmişti. Üstelik enflasyon hızı da makul bir düzeydeydi.

Bir hatırlatma daha yapalım; içinde yaşadığımız dönemde Batı ülkeleri yeni-liberal politikalar yerine Keynesyen Politikalara yeniden yönelmeye başlamadılar mı?

Üretimi artırmanın yanında, üretimi emecek iç tüketim de artırılmalıdır. Bu da çalışanların ücretlerini artırarak olası.

Bir ülkenin mutluluğu öncelikle kendi insanının mutluluğuyla artar. Bunun da ilk aşaması insanca doymasıdır, sağlık ve güvenlik gereksinmesinin karşılanmasıdır. Dışsatım daha sonra gelmelidir diye düşünüyorum.  

Kimi söylemlerde, gayrisafi milli gelirimizin arttığı da belirtiliyor. Aslında gayrisafi milli gelirimizin  artmasından daha çok yurttaşlar arasındaki gelir dağılımının dengeli olması önemlidir.
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz