MENÜ
İzmir 10°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Eski sabahlığım için pişmanlık
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
31 Temmuz 2020 Cuma

Eski sabahlığım için pişmanlık

Aydınlanma Çağı'nın en önemli kişiliklerinden biri, Fransız yazar ve filozof, Denis Diderot 236 yıl önce bugün aramızdan ayrıldı.  (31 Temmuz 1784) . Kendisi büyük felsefeci olmasının yanı sıra “Tüketim sarmalından” bahseden ilk kişi olup, “Diderot Etkisi” diye bildiğimiz kavramı dünyaya kazandırmıştır. Peki nedir bu Diderot Etkisi?

Büyük aydınlanmacıyı ölüm yıldönümünde ona yakışır şekilde anmak için bu yazı fırsat olacak…

Denis Diderot neredeyse dönemindeki tüm filozoflar gibi yaşamını yoksulluk içinde yaşadı, ancak 1765 yılında değişti. Diderot 52 yaşındaydı ve kızı evlenmek üzereydi, ancak ortada bir sorun vardı: Para yoktu!. Diderot düğün masraflarını asla karşılayamazdı. Aslında Diderot yazdıkları ve felsefesi Fransız Devrimi'ni hazırlayan kişilerden birisiydi ve iyi tanınıyordu. Yeni felsefi ve bilimsel düşünceleri ve bilgileri Avrupa ölçeğinde yayma amacıyla tasarlanan ünlü Ansiklopedi'nin de baş editörüydü… İlk Ansiklopedi’nin!

Filozofun borç içinde olduğunu duyan Rus imparatoriçesi Büyük Katerina Diderot’nun kütüphanesini satın alıp 25 yıllık maaşını da peşin ödeyerek onu zor durumdan kurtardı.

Maddi durumu düzelen, kızını da evlendiren Diderot’a bir arkadaşı çok şık bir kadife sabahlık hediye etti ve hikaye buradan itibaren başka bir yol aldı… Giydiği yeni sabahlığın verdiği keyifle çalışma masasına oturan Diderot bu eski masanın yeni ve gösterişli sabahlığına hiç uymadığını fark etti. Aldığı yüklü miktar paranın verdiği rahatlıkla yeni bir çalışma masası satın aldı.

Ancak bu kez yerdeki eski halı sabahlığına ve masasına yakışmamaktaydı. Yeni bir halı aldı sonra… Bu şekilde eski resimlerini, koltuğunu, duvar halısını, sandalyelerini derken evindeki her şeyi tamamen yeniledi.

Sonunda bütün parası bitti ve yine borçlanır. Ancak o zaman aklı başına geldi  ve kendisini nasıl bir tüketim çılgınlığına kaptırdığını anlattığı “Eski Sabahlığım İçin Pişmanlık” adlı bir yazı yazdı…

Bilinçli bir alışveriş düşüncesiyle yapılmayan ve ihtiyaç olmadığı halde alınan şeyleri açıklayan bu tüketim sarmalından bahseden ilk kişi olduğu için anlattığı kavrama “Diderot Etkisi” denilmektedir.

Diderot yazısını şöyle tamamlar:  “Eski sabahlığımın efendisi idim, yeni sabahlığımın kölesi oldum.”

***

Ne güzel bir kredi kartı reklamıydı anımsarsınız: Paranın Satın Alamayacağı Şeyler Var, Geri Kalan Her Şeyi…. Al! Al! Al!

“Daha iyisine sahip olmak varken, elindekiyle idare etmek zorunda değilsin!” işte günümüzün pandemiye rağmen dayatılan mottosu…

6 ayda bir cep telefonunu değiştirmek şart mıdır? Çünkü daima daha iyisi var.

Otomobil 2 yaşında, ama değiştirmeli... Çünkü daima daha yenisi var. Üstelik hem cep telefonu hem de otomobilde bir öncekini gölgede bırakacak yeni özelliklere sahip. Mutlaka ama mutlaka sahip olmalısınız! Kaçırmayın.

İnsan aslında ihtiyacı olan şeyleri alırken ne oldu da bu duruma gelindi? Çünkü hem konvansiyonel medya hem de sosyal medya (o influncer denen garip insanlar üzerinden) o şeye ihtiyacınız olduğuna sizi inandırmaya çalışıyorlar. Aptal mısınız, inanmayın!

İnanırsanız bir çarşıya girip hiç aklınızda olmayan şeyleri satın almış olarak dönebilirsiniz.

Mesela bendeniz “Zararına satış!” lafına hiç inanmam.  Sunulan reklamlar “Yalnızca aptal olanlar fırsatları kaçırır. Siz bir aptal mısınız?” demektedir.

Kimin akıllı kimin aptal olduğu kredi kartı ekstresi gelince anlaşılır.

***

Diderot, 1769 yılında makalesini yazmıştı. Neredeyse iki yüz elli yıl kadar sonra psikologlar ve pazarlama uzmanları tarafından irdelenmeye başladı.

Diderot’un kırmızı sabahlığı çok güzeldi ancak o kadar çok güzeldi ki mevcut olduğu diğer eşyaların arasında güzelliği ile sırıtmaya başlamıştı. Evin genel havası bozulmuştu, her şey onu rahatsız etmeye başlamıştı.

1988 yılında Antropolog  Mc Craken, bu bütünlük arzusunu ve bu arzunun satın aldığımız şeyleri nasıl şekillendirdiğini tanımlamak için “Diderot Etkisi” terimini ilk kez kullandı.

Antropolojik ve sosyolojik olarak “Diderot Etkisi”, yeni bir mülk edinmenin genellikle daha fazla yeni şey edinmenizi sağlayan bir tüketim sarmalı yarattığını belirtir. Sonuç olarak, önceki benliklerinizin mutlu ya da tatmin olmak için asla ihtiyaç duymadığı şeyleri satın alırsınız bunun devamında.

Burada değerli ekonomist Mahfi Eğilmez Hocamıza kulak verelim:

“Kapitalist sistem, asıl olarak tüketim üzerine kuruludur. Tüketimin bir çılgınlığa dönüşmesi özellikle reklamların insanları aşırı biçimde etkilemeye başlamasıyla hız kazanmıştır. Aşağı yukarı aynı işlevleri gören ve ayrıntılarda farklı olan iki cep telefonundan birisi 2.000 liraya alınırken diğerinin yaşam boyu birkaç kez kullanılacak birtakım özellikleri taşıması nedeniyle 10.000 lira olması anlamlı değildir. Bu, parası çok olanlar için fazla sorun oluşturmayabilir. Sorun, asıl olarak parası az olup da o pahalı telefonu statü sembolü olarak alanlar için ortaya çıkar. Bu telefonu almak için kredi alındığında Diderot etkisi kendisini ortaya çıkarabilir ve bu alışveriş başka talepleri tetikleyebilir. 10 bin liralık telefonu alan kişi bu telefonla uyumlu olsun diye yeni krediler alıp kılık kıyafetini değiştirmeye yönelirse iş ciddileşmeye başlar. Bu, ekonomide gösteriş tüketimi denilen etkiye son derecede benzeyen bir etkidir”. 

“Gelir iki şekilde kullanılır: Tüketim ve tasarruf. Tüketim olmazsa üretim de olmaz, yatırım da olmaz, büyüme de olmaz. Çünkü tüketilmeyen yani talep edilmeyen malı üretmenin anlamı yoktur, talep edilmeyen malı üreten satamayacağı için zarar eder. Dolayısıyla tüketim, üretimin çıkış noktasıdır. Öte yandan 10 – 12 bin yıl önce yerleşik yaşama geçerek tarıma, çiftçiliğe ve hayvancılığa kısacası üretime başlamadan önce insan da diğer bütün hayvanlar gibi yalnızca tüketiciydi. Yani tüketim insan için, tıpkı diğer canlılarda olduğu gibi temel hareket noktasıdır. Ne var ki bunda aşırıya kaçıp bir tüketim çılgınlığını tetiklediğimizde gerekli gereksiz büyük bir üretimi tetiklemiş ve oradan giderek çevreye zarar veren bir büyümeye ulaşmış oluruz. O nedenle her şeyin aşırısı gibi tüketimin de aşırısı zararlıdır.”

***

“Diderot’nun sabahlığı” mevzuu burada bitmiyor. Aşırı tüketim üzerine söyleyeceklerimiz sürecek…
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Dilek Belge
 27 Ekim 2020 Salı 22:25
Ellerinize Sağlık Sn. Nedim Atilla. Karşıyaka ‘dan Sevgilerle. İzmir’imize Ait TV Kanallarında Sizleri Görebiliyorduk. Artık Maalesef. ????????????????
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz