MENÜ
İzmir 14°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Eşref Paşa’nın ruhu!
Fatih YAPAR
YAZARLAR
28 Mart 2018 Çarşamba

Eşref Paşa’nın ruhu!

Bundan tam 110 yıl önce “Hacı” lakaplı İzmir Belediye Başkanı Mehmet Eşref Paşa döneminde projelendirildi.

Aynı zamanda İzmir, ticaret ve liman kenti olduğu için sık görülen verem ve frengi hastalıkları baş gösteriyordu.  Aslında niyet, kente bir Emraz-ı Zühreviye (Zührevi Hastalıklar) hastanesi yapmaktı.

Ve başarılı olundu da…

Takvimler 1913’ü gösterdiğinde Osmanlı devlet ve siyaset adamı Eşref Paşa’nın bizzat adını taşıyan Eşrefpaşa Hastanesi hizmet vermeye başladı.

O şanlı Paşa’yı kentin yoksul Müslümanları ve Gayri-Müslimleri de çok seviyordu. Fakirin, fukaranın taleplerine öncelik veriyor, zenginin sömürü düzenine yönelmesine karşı çıkıyordu. Yine onun döneminde kayıt dışının önlenmesi için vergi düzenlemesi getirildi. Birçok kesim rahatsız oldu ama yapacak bir şeyleri de yoktu!

Paşa, halen Konak’ta bulunan tarihi Kadın Hastalıkları ve Doğum Hastanesi de geliştiren isimdi. Çünkü İzmir geçmişte veba salgınında çok insanını kaybetmiş fakir ve zor şartlarda yaşayan binlerce kişi ölmüştü.

İzmir İl Özel İdaresi’nin yıllar sonra 1950 yılında İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne devrettiği “Eşrefpaşa Hastanesi” bugün belediye bünyesinde hizmet veriyor.  Bir dönem Ege Üniversitesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi’nin tıp fakülteleri ve hastaneleri kurulmadan önce üniversiteye hizmet ederek yine “tarihteki yerine” bir çentik daha atan bu hastane bizzat belediye tarafından yönetiliyor.

Sağlık Bakanlığı’na yani İzmir İl Sağlık Müdürlüğü’ne haftalık, aylık raporlarını gönderiyor, sorumluluğunu yerine getiriyor.

Peki bu kadar şeyi neden anlattım?

Çünkü İzmir’de her seçim döneminde “belediye hastaneyi bakanlığa devretsin” çağrıları gelirde ondan!

Bunları kimler yapar?

Sağlık Bakanlığı’nın kente gelen yetkilileri, iktidar partisinin sağlık üzerinden siyaset yapan isimleri ve kıymeti kendinden menkul bazı sendikacılar.

O halde biraz geriye gidelim!

Tarih: 23 Ocak 2010

İzmir’e gelen dönemin Sağlık Bakanı Recep Akdağ, “İzmir ve Ankara Büyükşehir belediyelerine ait iki hastane de fonksiyonel değil. Yüzde 20 doluluk oranlarıyla çalışıyor. Aslında işin en doğrusu bu hastanelerin Sağlık Bakanlığı çatısı altında devredilmesidir. Belediye devretsin, hemen alalım”

Tarih 3 Mart 2013

İzmir’e gelen ve belediyeyi ziyaret eden dönemin Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, “Başkan bugün versin biz yarın işletmeye başlarız. Herkes alanındaki işi iyi yapsın. Belediye hastaneleri var. Sağlık işletmeciliği yaparak, lüzumsuz yere yıpranırlar. Tüm sıkıntılar onlara gitmeye başlar. Herkes işini iyi yapsın"

Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu belediye hastanesinde döner sermaye sistemi olmadığı için doktorlar ücret nedeniyle ayrılmasın diye “belediye şirketlerinde işyeri hekimliği uygulaması” başlattı. Bu yüzden personelin ekonomik kazancı devlet hastaneleriyle eşitlendi.

Ve şöyle dedi:

“Biz belediye hastanesini halkın yararına kullanıyoruz. Devretmeyi düşünmüyoruz. Hastanemizi geliştirerek son teknoloji cihazlarla donatarak vatandaşın kullanımına açtık. Gayet de olumlu tepkiler alıyoruz”

Bugün, tarihi İzmir kadar şanlı olan bu hastane günde 2 bine yakın hastaya bakıyor. Birçok poliklinikte hizmet veriliyor. Hiç kimseye de “neden geldin, git” denilmiyor.  Randevu sistemi tıkır tıkır işliyor. Hastalar da gayet mutlu ayrılıyor. Ameliyat olması gerekenlere yer, kalması gerekenlere yatak sorunsuz bir şekilde ayarlanıyor.

Öyle kimsenin tanıdık bulmasına, belediye sarayından telefon beklemesine de gerek kalmıyor.

Bu hastanede “hamili kart yakınımdır” sistemi çalışmıyor.

Çünkü hastanenin başında İzmir sağlık camiasının yakından tanıdığı bugün Sağlık Bakanlığı’na bağlı birçok hastanede yöneticilik yapmış deneyimli isim Dr. Serdar Pedükcoşkun var.  Eşi Dr. Nazan Pedükcoşkun da hiçbir yetkisi ve görevi olmamasına rağmen adeta gönüllü bir şekilde kendisine yol arkadaşlığı yapıyor.

Bu konu nereden çıktı?

O halde söyleyelim…

Sağlık-Sen İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Özgür Yıldırım’ın hastaneyle ilgili bir açıklaması var. Yıldırım, hastanenin belediye başkanlarının ve meclis üyelerinin rezervasyonlarına göre çalıştığını söylemiş. Verimli çalışmadığını, siyasi rant için kullanıldığını vurgulamış.

Ve şöyle buyurmuş:

“Daha önce yapılan çağrıları tekrar ediyoruz. Türkiye’de tek olan bu hastane derhal sağlık bakanlığına devredilmelidir. Siyasi amaçla kullanılan hastane istemiyoruz”…

10 yıldır aynı konuyu ısıtıp ısıtıp gündeme getirmek kime yarar sağlıyor? Ya da gerçekten her hasta sağlıklı bir şekilde hizmet alıyor, doktoruna ulaşabiliyorsa bu durum kimleri rahatsız ediyor? Birinci görevi kamu hastaneleri yani sağlık bakanlığına bağlı hastanelerle ilgilenmek olanlar neden bu hastaneyi ön plana çıkartıyor?

Kısaca tüm sağlık sorunları çözüldü de sadece belediye hastanesi mi kaldı?

Ben yanıtını bulamadım. Bulan varsa bir zahmet anlatsın…

Son Söz: “Başkalarının kusurlarını aramakla vakit geçirmek, kendi noksanlarımızla asla meşgul olmadığımıza delalet eder

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Aziz Kocaoğlu İzmirin kalbidir. Merhametidir..
 28 Mart 2018 Çarşamba 17:18
Aziz Kocaoğlu Allah senden razı olsun. Hastanemizi verme. İzmir adına teşekkür ederim. En güzel sonuç aldığımız hastane Eşrefpaşa ise bu halkın yanındaki Başkanımız sayesinde. İşçisinden doktoruna herkesi düşünüyor herkese destek oluyor. Bazen Konakta görüyorum. Öyle Asil ve mütavaziki halka sevgiyle bakıyor. Kim selam verse alıyor.. Aziz Kocaoğlu İzmirin Kalbidir.. İzmirin merhametidir..
 Yok artık !
 28 Mart 2018 Çarşamba 12:11
TTB Şehir Hastaneleri İzleme Kurulu Üyesi Dr. Güray Kılıç şehir hastaneleri hakkında verdiği bilgiler : "İnşaat firmaları bu şehir hastanelerini hazine tarafından bedelsiz olarak tahsis edilmiş arsalar üzerinde yapıyorlar. Yapımcı şirket binalar için dış finansman sağlıyor; bu krediye de hazine garanti veriyor. Şirket yaptığı binaları Sağlık Bakanlığına kiraya veriyor. Sağlık Bakanlığı bu binalar üzerinde kiracı. 4 yıllık kira bedeli ile inşaat maliyeti karşılanıyor olmasına karşın ancak 25 yıl boyunca ödediği kira bedeli karşılığında devlete devrediliyor. Buradaki model de yap-kirala-devret modeli. Devlet ne yapıyor; hazineye ait olan araziyi veriyor bu şirkete. O arsanın yollarını yapıyor, alt yapısını hazırlıyor onlar da bedelsiz. Yeterince hasta gelmez ise fark genel bütçeden karşılanacak . Tam 31 proje var, 31 projenin 18’i projelenmiş durumda. Şu ana dek, 18 şehir hastanesi için yılda ödenecek kira bedellerinin toplamı 3 milyar lirayı geçecek. Bu hastanelerin toplam yatırım bedeli 10 milyar dolar. Oysa 25 yıl boyunca ödenecek kira bedeli 30 milyar dolar. Şehir içindeki hastaneler kapatılacak ve hekimler başta olmak üzere personeli şehir dışındaki entegre sağlık kampuslerine taşınacak. Ortalama 1500 yatak sayısına sahip devasa yapılar bunlar.Bu kapatılacak hastanelerin arazilerine de öncelikli imar hakkı yapımcı şirkette, inşaat şirketlerinde. " bilgiler doğru ise durum vahim. Hasta hastaneye gittigi zaman her işlem için ücret ödeyecek ( tahliller, MR vb. işlemler )
 Kenan Fidan
 28 Mart 2018 Çarşamba 10:46
Tebrik ediyorum Üstad.Hepsi doğru,kalemine eline sağlık.
 Hasan Tahsin Kocabaş
 28 Mart 2018 Çarşamba 10:45
Eşrefpaşa Hastanesi ile ilgili ileri geri konuşmak isteyenler, önce hastaneyi tanımalı. BU hastane hem tarihi hem de anlamı itibariyle kutsal... Bilmeyenler bana sorsun
 YİD
 28 Mart 2018 Çarşamba 10:10
Yapılan şehir hastaneleri yap işlet devret ile yapılıyor. Buraya vatandaş devlet hastanesine gittiği gibi gidebilecek mi ?
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz