MENÜ
İzmir 10°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Farklılıkları yarıştırmak
Tayfun MARO
YAZARLAR
17 Aralık 2018 Pazartesi

Farklılıkları yarıştırmak

Kulağımıza ezan okunarak büyüdük, diyen bir adam… Karşısında, bizim de kulağımıza ezan okundu, alnımız secdeye gitti, diyen bir adam… Birincisi AKP’li, ikincisi CHP’li. Diyalogun geçtiği yer; Meclis. Bütçe görüşmelerinden bir sahne…

Sizce hangisi daha müslüman, diye soracak olsam; hiç kuşku yok, bir sürü aklı evvel cevap verecek, bu tuhaf iman yarıştırma oyununa dâhil olacaktır.

Varoluşuna tanrısal açıklık getirme çabasındaki insana bir itirazım yok; Ne ki bu arayışını din üzerinden sistemleştiren insan, kendisinden farklı düşünen kişiye hayat alanı tanımama eğilimi taşıyor. Etnik kimlikler ha keza…

Ne yazık ki bu ülkede bir inanç grubuna, bir etnisite grubuna dâhil olmak, yok edici bir rekabet konusudur. Kişi nefretin süjesi olurken, rekabet olgusu kavganın objesidir.

Sosyalleşmenin insanı getirdiği yerde, dine, ırka, dile bağlı kültürel farklılaşmanın tam bir üstünlük sağlama mücadelesine dönüşmesi, insanın değerini eksiltiyor, insanlık durumunu kötüleştiren bir etki yapıyor.

İnsanlığın bu durumu, üzerinde iktidar kuranların ekmeğine yağ sürüyor. Farklılıkların siyasal temsili, siyaseti dar grup çıkarlarıyla sınırlarken, gruplar arasında husumeti olağanlaştırıyor.

Daha da vahim olan ise, kimin alnının daha çok secdeye vardığı, kimin kulağına daha çok ezan okunduğu gibi meseleler, siyasetin konusu bile değil, kendisi oluyor.

İktidara gelmek için siyasal partilerin iki ucu birleştirmesi gerekiyor. Bu uçlardan birisi halklardır. Diğer uç ise, üretimi ve parayı kontrol eden güçlerdir.

Bu durumda, ideolojik aygıt olarak sistemin siyasal partilerince, kimlik siyasetinin örtülü veya açık olarak benimsenmesi kaçınılmaz oluyor.

Bu tuhaf kimlik yarıştırmaca oyununda, kulağına ezan okunmadan büyüyen, alnı secdeye gitmeyen insan, din ve etnisite kimliğinden azade, salt insan kimliğiyle yetiniyor.

Ve ülke siyaseti ile kimlik siyaseti aynılaşınca bu insana alan kalmadığı gibi,  siyasal temsili, sıkıştığı dar alanda marjinalleşiyor. Ayrışmak, aidiyetin koşulu haline geliyor.

Farklılıkları yarıştıran siyasetçiler, kimliklere vurgu yaparak siyasal diskur geliştirdikleri için parti tabanı oluşturmakta başarılı oluyorlar. Buna başarı demek mümkünse…

Ve bu şaibeli başarının toplumsal alanda tezahürü, birbirine yabancılaşmış partili kitlelerdir. Dahası bu yabancılaşma, liderlerin iteklemesiyle zaman zaman nefrete dönüşebiliyor.

Birbirine yabancılaşan halkların öfkesinin kabardığı bu zamanda, muktedirler ateşle oynuyor.

Kimin daha dindar, kimin daha milliyetçi olduğunu anlamak için kaç milyar kurban gerekiyor?

İnsanlığın, yeryüzünü bir kere daha kana boyamanın hemen öncesinde olduğuna dair çok fazla öncül var. “Hadi canım!” demeyin; yüzyıl içinde iki kere yapmışlığımız var.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz