MENÜ
İzmir 13°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Geç kalmak, adalet ve liyakat
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
25 Haziran 2019 Salı

Geç kalmak, adalet ve liyakat

Bir ülkenin hayatında da insanın yaşamında da hiçbir geç kalma kayıp değildir. Tarihsel birikim bize gösteriyor ki, geç kalınmış şeyler çoğu zaman daha değerlidir. İstanbul sonuçlarına böyle bakmak gerek diye düşünüyorum.

Seçim süreci bittiğine göre 2.5 aydır yazmadığım bir şeyleri yazayım şimdi…

Yeni başkanlardan ne beklerim: Atamaların liyakat ve ehliyet esasına göre yapıldığı, sadece belirli derneklerin gözetilmediği, hakkaniyetin gözetildiği, eleştirinin suç olmadığı, ranta dava denilmediği yerel yöneticilik…

Ayrıca siyasetin gönüllülük esası çerçevesinde tüm politikacılardan beklediklerimi yeni başkanlardan beklerim:

Adalet ve liyakat… Nezaket ve saygı… İnsaf ve hakkaniyet…  Merhamet ve empati…  Hoşgörü ve tahammül… Samimiyet ve tutarlılık… Muhakeme ve sorgulama… Gayret ve emek…

Yineleyeyim şimdi… Yerel seçimden çıkarılacak ders net: Kentli kentine sahip çıkıyor.  Demek ki artık kentler çokça tanığı olduğumuz “ben-bilirimci” davranışla değil, demokratik anlayışla yönetilmeli.  Burada hedef net olmalı: Buyurgan değil, akla, bilime saygılı, demokratik, paylaşımcı belediyecilik.

Gazeteciliğin birinci kuralı eleştirmek olduğuna göre bu ilkelere uymayan belediyecileri bundan sonra da eleştireceğiz tabii ki…

***

Liyakat, Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü’nde “bir kimsenin, kendisine iş verilmeye uygunluk, yaraşırlık durumu” olarak tanımlanıyor. Liyakat, ayrıca, Latince kazanmak, hak etmek anlamına gelen mereo kökünün, Yunanca güç, iktidar anlamına gelen kratia sözcüğü ile birleşiminin “meritokrasi” olarak Türkçeleştirilmiş haliyle de karşımıza çıkıyor.

Yeterlilik ilkesi olarak da adlandırabileceğimiz liyakat, verilen görevi başarı ile yapabilme yetisi olarak tanımlanabilir. Göreve kabul edilme ve yükselmelerde “bilgi, görgü ve diplomayı” esas alan bir anlayıştır.

Bu bağlamda liyakat; toplumda değerlerin ve hak edenlerin üst kademelerde yer bulmasını öngörmekte ve hem kamu sektöründe hem özel sektörde idare erkinin, kayırma olmadan, bilgi, başarı ve yetenek kıstaslarına göre şekillenmesine olanak tanımaktadır.

Seffaflik.org adlı sitede geniş geniş okuyabileceğiniz gibi Türkiye’de anayasal ve yasal açıdan, liyakat sistemine ilişkin düzenlemeler bulunsa da, Türkiye Şeffaflık Sistemi’nin belirleyici özelliklerinden olan yasalarla uygulama arasındaki uçurum liyakat konusunda da kendini göstermektedir.

Demokrasinin ve hukuk devletinin temellerinden olan devletin vatandaşa eşit mesafede bulunması gerekliliği maalesef yaygın kayırmacılık ve siyasi patronaj sistemi yüzünden zarar görmektedir. Sadece belli kurumlara özgü olmayıp kamu personel sisteminin neredeyse tamamına yerleşmiş olan kayırmacılık, bürokrasinin siyasal tarafsızlığını azaltarak işleyişine zarar vermektedir. Bu eksende, Türkiye’de yozlaşmış bir liyakat modelinin olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Liyakat ilkesinin tesisi, Türkiye’de şeffaflık sisteminin sağlıklı işleyişi için atılması gereken adımların başında gelmektedir. Liyakat ölçütleri sağlandığı sürece yolsuzluk, usulsüzlük ve kayırmacılık gibi suçlarla baş edebilmek mümkündür.

***

Ekrem İmamoğlu bütün belediye başkanlarına, hatta kendi partisi içindeki bazı kurnazlara da ders vererek başlamış: “Artık partizanlık bitti! Artık liyakat ve ahlak var ahlak! Artık hak, hukuk, adalet var!... Liyakatle ve çalışkan olan herkes benimle çalışabilir. Referans kağıtlarıyla işe girme dönemi bitmiştir…”

Dileriz öyle olur…

Bu sözleri İmamoğlu’nun “kimseye diyet borcum yok”şeklinde okumak gerekir. Keşke tüm başkanların ödeyecek diyetleri olmasa…

Ekrem İmamoğlu’nun zafer konuşmasında rövanşist cümleler de kurmamış olmasını da çok önemsiyorum. İlk açıklamasında hiç sözetmediği Cumhuriyet ve Atatürk vurgularının da Beylikdüzü’nde dile getirilmesi gibi…

İmamoğlu, önce İstanbul’un sonra bütün Türkiye’nin binebileceği yeni bir gemiyi denize indirdi. Bu geminin demokrasi, adalet, liyakat ve sevgiden oluştuğunu söylüyor, herkese bu gemide yer olduğu mesajını veriyor… Ne güzel değil mi?

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz