MENÜ
İzmir 15°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Gerçeklikle bağlar kopunca…
Tayfun MARO
YAZARLAR
11 Ocak 2018 Perşembe

Gerçeklikle bağlar kopunca…

Geçenlerde, şeytan lakaplı spor adamı, çok sevdiği Erdoğan’ı, emperyalistlere kafa tuttuğu için Deniz Gezmiş’e benzetmişti… MHP lideri de hiç zaman yitirmeden, Deniz Gezmiş teröristti, o şeytan Erdoğan’dan özür dilesin, yollu açıklama yaptı… CHP’liler Deniz Gezmiş’e sahip çıktılar… “Cumhuriyet’in çöküşüne sadece mırıldanarak karşı çıkan, olan biten her şeye adeta seyirci kalan ve sosyalizmle hiç ilgisi olmayan CHP’lilerin bu Deniz Gezmiş merakı incelenmeye değer bir durumdur.” Devrimciler ise haliyle alayına sayıp döktüler…

Astıkları yetmedi, Deniz Gezmiş’e yapılan şu eziyete bakın!

Bildiğim kadarıyla, devleti yönetenler, kendi evlatlarını asan devletin pişmanlığını hiçbir zaman dile getirmedi. Menderes, Polatkan, Zorlu dışında pişmanlık yok. Ve bu konuda kimseden ses çıkmıyor. Neyse, bu notu da düşmüş olalım.

Durduk yerde vuku bulan bu tuhaf polemiğin yarattığı absürd tabloda da görüldüğü gibi gerçeklikle aramızdaki bağlar hayli sorunlu. Saçmalamak için milletçe hiçbir fırsatı kaçırmıyoruz.

Gerçeğin yerini gerçek dışı, bilimin yerini hurafe, bilginin yerini ezber, inancın yerini kurumlaşmış din, ihtiyacın yerini kışkırtılmış tüketim, değerlinin yerini önemli alınca, gerçeklikle bağlar önce zayıflamaya başladı, şimdi de kopuyor.

Mesela, Kudüs’e barışı ve kardeşliği götürmek için iri iri laflar ederken, ABD’den havadan havaya füze, Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi, Fransa’dan yine hava savunma silahları almak için anlaşmalar yapıyoruz. Barış ve kardeşliği Kudüs’e havadan götürmek için olmalı…

Gerçeklikle bütün bağların koptuğu durumda ortaya çıkan riyakârlık…

Körfez ülkeleri, Türkiye ile din ve tarih bağlarına değil, ortak çıkarlara dayalı ilişkileri geliştirmeyi arzu ettiklerini açıklıyor. Çok mantıklı.

Erdoğan yönetimi ise, Sünni dünyasının liderlik hayalleriyle yatıp kalkıyor.

Cumhuriyet devriminin yüzyıllık geçmişini yadsımak suretiyle gerçeğin bilgisinden uzaklaşırken, Arap yönetimlerine rağmen Selefi hareketin lideri gibi davranmak, gerçeklikle bağdaşmıyor.

Doğulu gibi düşünüp batılı gibi yaşamaya kalkışan toplumlarda, bu uzlaşmazlığın ürettiği kültürden gerçekliğin bilgisine giden bir yol bulmak imkânsızdır. İkiyüzlü ahlakın, çifte standardın baskıladığı karakter ve ortaya çıkan kimlik sorunu, gerçeklikle bağları sürgit koparıyor.

Sonra da, cinsel tacizde bulunan bir öğretmen, hem öğretmenlik yapıyor, hem de beni şeriat hükümlerine göre yargılayın, diyor.

Bütün bu olan bitene rağmen, Avrupa Birliği’ne girmek için irade beyan etmek ve aynı zamanda doğulu ve islami toplum kültürü inşasına girişmek, tam olarak doğulu gibi düşünüp batılı gibi yaşamak arzusunun tezahürü oluyor. Gerçeklikten kopuşun şark usulü ifadesi...

Toplumu tektipleştirmek arzusuyla yanıp tutuşurken, üstelik inşa ettiği doğu despotizmini yok sayarak, AB’ye girmekten söz etmenin, gerçekliğe şark usulü kafa tutmaktan öte bir anlamı olamaz.

Kendini tutmayı bilen insan kimdir? Muktedirim ama yapmam, diyen insandır.

Daha ziyade batılılara mahsustur, kendini tutmayı bilmek…

Kendini tutmayı bilmeyince, “vurdun mu oturtmak” şark kafasının kendini ifade biçimi oluyor.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz