MENÜ
İzmir 14°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Gıda sektöründe tekelleşme ve yabancılaşmaya karşı seçenek ne?
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
YAZARLAR
17 Aralık 2018 Pazartesi

Gıda sektöründe tekelleşme ve yabancılaşmaya karşı seçenek ne?

Önce süt sektöründen bir tespit yapalım.Türkiye’de inek sütlerini, genel olarak aracılar ve/ya da süt tanklarına sahip küçük kooperatifler toplar.Bunlar sütleri sanayicilere pazarlar. Kimi yerlerde süt sanayicileri aynı zamanda süt yemi üreticisidirler, “Yemlerimi kullanın,sütlerinizi alırız.” diye de şart koşarlar. Sanayiciler de sütleri işleyerek giderek tekelleşen gıda sektörü ve organize gıda perakendecilerine satarlar.

Bu durumdan küçük ve orta ölçekli tarım işletmeleri ,bir başka deyişle üreticiler, küçük ve orta ölçekli gıda firmaları ve de   tüketiciler zararlı çıkarlar, buna koşut olarak  çevre sağlığı, gıda güvenirliliği ile küresel ısınma  gibi sorunlar ortaya çıkar ,beslenme açısından da tek tip insan oluşturma ve farklı kültürlerin yok edilmesi  de gündeme gelir.

Gıda sektöründe olduğu üzere,dünya çapında gıdada 5-6 büyük mağaza zincirinin piyasalara egemen olduğu görülüyor. Bunlar, ABD’li Walmart ve Kroger, Fransız Carrefour, Hollandalı Ahold, Alman Metro ve Britanyalı Tesco olarak sıralanabilir.

Türkiye’de de gıda perakendeciliği, büyük ölçüde yerli ve yabancı tekellerin  denetimine girmiş olduğu gözlemleniyor.

Gıda Perakendeciliğinde Türkiye’de Neler Oluyor?

  • •           Dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de küçük ve orta ölçekli gıda perakendecileri yok olma sürecini yaşıyor. Sektörde bakkal sayısı hızla azalıyor, küçük esnaflar siftahsız dükkan kapatıyor.
  • •           Tekelleşen ve yabancılaşan şirketler karşısında büyük üretici firmalar bile, pazarlık ve yaptırım gücünü giderek yitiriyor. Üretici firmalar, mallarını pazarlamak için birçok bedeli, organize gıda perakendeciliği yapan tekellere ödemek zorunda. Bunlar arasında; raf bedeli, bedava ürün, gondol bedeli, Türkiye’de açılan mağaza bedeli, ürün çeşidinin azaltılması, ürün bedelinin önceden belirlenmemesi, borç faturası, özel markalı ürün bedeli gibi bedeller sayılabilir. Bırakınız küçük üreticileri, büyük üreticiler bile zor durumda.
  • •           Organize gıda perakendecisi firmalar, gerek üretim yaptırdıkları, gerekse satın almalardaki ticari ilişkilerde ödemeleri geciktiriyorlar. Ödeme süresi 120–150 gün arasında değişiyor. Oysa bu süre, Batı ülkelerinde 30–60 günle sınırlı.
  • •           Üretici firmalara ya da tedarikçi firmalara ödetilen bedeller ise, son tahlilde tarım üreticilerine, bir başka deyişle çiftçilere yansıtılıyor. Çiftçiler, ürünlerini daha ucuza elden çıkarmak zorunda kalıyorlar.
  • •           Perakende sektörünün yabancılaşması, giderek Türkiye üretim sektörünü de olumsuz etkilemeye başladı. Bugün neredeyse yabancı tekellerin egemenliğindeki marketlerde pazarlanan ürünlerin yarısı dışarıdan gelmekte. Bu durum, üretimi aşağıya çekiyor ve işsizliği körüklüyor.
  • •           Yabancılaşan perakende sektöründe, gıdaların güvenirliliği ve yarayışlılığı tartışmaya açık. Gıdalarda raf ömrü uzatılsın ve bozulmasın amacıyla katkı maddeleri kullanılıyor. Bu durum, gıdaların güvenirliğini ve yarayışlığını olumsuz etkiliyor.
  • •           Perakende sektöründe tüketicileri bilgi edinme hakkı konusunda taleplerde, geri bildirimler de yeterince hızlı değil.
  • •           Organize gıda perakendeciliği, tüketicileri aşırı ve gereksiz tüketime de yönlendiriyor. Bu amaçla çeşitli düzenlemeler yapılıyor. Raf düzenlemeleri, fiyat indirimleri, taksitle gıda satışları gibi.

Sonuç olarak,gıda piyasasında varolan politikalardan zincirin başında ve sonunda olan üretici ve tüketiciler  en zararlı çıkan  katmanlar.

Tekelleşmenin ve yabancılaşmanın yarattığı sömürüden kooperatifleşme ile çıkılır.

Nedeni şu:Kooperatif sektöründe elde edilen artı değer üreticide kalır, üstelik kooperatiflerde ortaklık payı ne olursa olsun her kişinin bir oyu   vardır,bir başka deyişle demokratiktirler, buna karşılık şirket yönetiminde bireyler ya da gruplar  sahip oldukları sermaye payına göre egemenlik  kurarlar.

Sütte de, diğer gıdalarda olduğu üzere tüketicinin ödediği paranın çok az bir kısmı üreticiye giderken fiyatlarının belirlenmesi gıda tekellerinin denetimine giriyor.Örneğin   üreticiden ortalama 1 liranın biraz üzerinde satın alınan  süt, markette  pastörize süt olarak fiyatı en az 3.5-4  liradan satılıyor.

Bu bağlamda tarımda üretici ile tüketici çıkarları açısında en doğru bağ kooperatifler ile kurulabilir olduğu söylenebilir. Küçük çiftçiyi olduğu kadar orta ölçekli çiftçiyi mağdur etmeyecek, kendine yeterli, sürdürülebilir bir tarımsal büyümeyi sağlayacak tek yol kooperatifçiliği geliştirmekten geçiyor.

Gıda Üreten Kooperatifler İle Tüketiciler Arasındaki Bağ  Nasıl Kurulur?

Kooperatif Birim Satış Yerleri

Gıda Üreten Kooperatifler, kendi  birim satış yerlerinde ürünlerini pazarlayabilirler. Bu bağlamda,Türkiye’nin birçok il ve ilçesinde,süt ve ürünleri gibi gıdaların   pazarlanmasında  da  kooperatifler birim satış yerleri kurmuş bulunmakta.Ancak bunlar henüz emekleme aşamasında.

Tüketici  bağlantılı Kooperatif  üretimi

Kooperatifler doğrudan tüketici gruplarıyla kurmuş oldukları ağlarla, bu bağ internet bağlantılı da olabilir-pazarlayabilirler.Türkiye’de bunun küçük de olsa örnekleri var.

Tüketim Kooperatifleri  Bağlantılı Kooperatif Üretimi

Kentlerde örgütlenmiş tüketim kooperatifleri,gıda üreten kooperatiflerle bağlantı kurarak aracısız gıdaları pazarlayabilirler.

Belediye Bağlantılı  Kooperatif Üretimi

Belediyeler sosyal amaçlı çalışmaları kapsamında  yoksul katmanlara erzak dağıtarak yiyecek desteğinde bulunmak amacıyla kooperatif ürünlerini talep edebilirler.Belediyeler,geçmişte olduğu üzere ,örneğin tanzim satış yerleri gibi,belediyeler doğrudan ağırlıklı olarak gıda ürünlerini pazarlayan satış birimleri kurabilir ve ürünleri gıda üreten kooperatiflerden alabilir.

Örneğin İzmir ilinde,okul sütü ve süt kuzusu   projesi gibi bunun güzel örnekleri var.

Devlet  Bağlantılı Kooperatif Üretimi

Devlet ve bu bağlamda Milli Eğitim Bakanlığı,okullarda uyguladıkları süt desteğini kooperatiflerden alabilir ve/ ya da   kurduğu satış birimlerinde bunları doğrudan tüketicilere ulaştırabilir.Örneğin Et ve Süt Kurumu aracılığıyla bu işlevi yerine getirebilir.  Böylelikle aynı zamanda gıda ürünlerinde fiyatları tüketici ve üretici lehine denetlemek olanağı ortaya çıkar.  

Öğrenci  Bağlantılı Kooperatif  Üretimi

Kooperatifler,gıda ürünlerini hızla tüketicilere ulaştırabilmek amacıyla öğrencilerden oluşan bir ağ oluşturabilir.Örneğin pastörize süt dağıtımı bu şekilde gerçekleştirilebilir.Bu ağ,aynı zamanda öğrencilere maddi bir destekte sağlar.

Semt  Pazarları Bağlantılı Kooperatif Üretimi

Semt pazarlarında gıda üreten kooperatiflere belediyeler tarafından yer sağlanabilir.Bu şekilde de  kooperatifler doğrudan tüketiciler ulaşabilirler.

Yazıyı bitirirken  kooperatifleşmenin düzeyi konusunda Avrupa Birliği ve dünya genelinden de bilgi verelim. Avrupa Birliği tarım politika ve stratejilerinde kooperatiflerin başat ağırlığı var. Tarımsal üretimin yaklaşık yüzde 70'ini  kooperatifler yönlendiriyor. Dünyanın en büyük 300 kooperatifi 1.6 trilyon dolar gelir sağlıyor. Kooperatifler dünya genelinde 100 milyon kişinin de ekmek kapısı.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 gazi akkel
 17 Aralık 2018 Pazartesi 15:16
mustafa hocam ,karşıyaka belediyesinin kurmuş olduğu kent&koop marketler de tam bu amaç için kurulmuştur.ağırlıklı olarak izmir deki kooperatif ürünlerini alıp tüketicilere ulaştırmaktadır.halkımızın dikkatine sunarım...
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz