MENÜ
İzmir 12°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Gittim  gördüm yazdım-Soma gerçekleri
Mahmut YILMAZ
YAZARLAR
19 Mayıs 2014 Pazartesi

Gittim gördüm yazdım-Soma gerçekleri

Soma, madenler şehri.
Daha girerken hüzün çarpıyor suratınıza.
Kömür kokusu o kadar kanıksanmış ki artık duymuyorsunuz hissetmiyorsunuz.
Aklınızda 301 beden
Ne gelen ne giden
301 beden den kalanları arıyor gözleriniz
Kaldırımlarda sokaklarda kahvelerde sıgara dumanlarında arıyorsunuz izlerini.
İnsanlar, ağlamamak için kaçırıyor gözlerini.
Bir yandan arada sosyal medyaya  takılıyorum.
Müthiş bir bilgi kirliliği.
Güven bunalımı hat safhada.
Toplum ikiye bölünmüş. İnananlar ve inanmayanlar.
Ortası yok bunun.
Oysa sevseniz de sevmeseniz de bir hükümet açıklaması var.
 Fakat inanmayanlar çok fazla.
İnanmamak için o kadar neden var ki
Özellikle yargı alanında sınıfta kalmış bir hükümetten adalet çıkacağını beklemek en azından saflık olur.
Çıkacağı da şüpheli zaten.
Felaketten bile menfaat çıkarma çabaları mide bulandırıyor.
Müdahale bakan koordinasyonunda değil de savcı kaymakam koordinasyonunda yapılsa daha inandırıcı olurdu.
Elbet bakanda gelecekti başbakanda. Denetleyeceklerdi, eksiklik varsa yardıma ihtiyaç duyuluyorsa destek olacaklardı. Fakat doğrudan müdahale insanların içine sinmemiş.
Müteahhitlerle içli dışlılığı ayyuka çıkmış hükümetin bu müdahalesi kapatılacak üstü örtülecek algısı yarattı. Güven olmadığından verilen bilgilere itibar edilmedi.
İş duyumlara, bilgi kirliliğine vardı.
Önceki yazımda söylentileri duyumları yazmıştım.
İşte bu duyumlara bilgi kirliliğine inanan çok insan var.
Çünkü güven kalmamış.
Mesela madenin girişi kapatılıyor. Sosyal medya ve medyanın bir bölümü delillerin karartıldığını söylüyor.
Kaynağından öğrenmesem bende öyle düşünecektim. Oysa kapatılmansın nedeni ocakta devam eden yangın.
 Havayla irtibatı kesiliyor.
Söylentileri bende yazmıştım. Kaçak işçilerden küçük işçilerden ve yabancılardan bahsediliyor hala.
 
Eğer sağlıklı ve güvenilir bir bilgi akışı olmazsa inanılmaya da devam edilecek.
Önce ki gün gün boyu adliyedeydim.
Yargı usulünde devam etmiyordu.
Avukatların gözaltına alınanların müdafiliğini kabul etmedikleri yayılmıştı.
Oysa doğru değildi bu bilgi. Baro avukat görevlendirmişti. Şirkette avukat göndermişti. Önce vekalet istediler. Oysa yasa açıktı. Vekalet istenemezdi. Sonra menfaat çakışması gerekçesi ile savcılıkta avukatlar kabul edilmedi. İfadeleri avukatsız aldılar. Geçersiz olduğunu bile bile..
Asliye Hukuk Mahkemesi hakimini görevlendirmişler.
Tutuklulukları o hakim inceledi.
Ceza hakimi değil de bir hukuk hakimine göre detaycıydı, kibardı ve kurallara bayağı hakimdi.
Mesela duruşmayı izlemek isteyen CHP milletvekili Özgür Özel ve Manisa Barosu adına davayı izlemek isteyen Yönetim Kurulu üyesini sorgu sınırlamaları edeniyle duruşmadan çıkardı.
Yandaş medyaya bakıldığında hükümet safra atmaya devam ediyor. Kendisini kurtarmak için şirketi yem olarak ortaya atmış gibi görünüyor. Yalnız şimdilik mi yoksa sürekli bir destek çekişi mi bunu zaman gösterecek.
Şahsi kanaatim bu davadan bir şey çıkmaz.
Özel yargılama sisteminde de gördük. Hukuku bir yere kadar kullanırsınız. Bir yerden sonra hayatın gerçekleri ortaya çıkar.
Sorun bireysel değil.
Kim işletirse işletsin şu anda faaliyet gösteren her ocak aynı tehlike altında.
Her madenci aynı kaderin ortağı.
Çünkü her maden ocağı aynı mevzuata tabii. İşletim aynı denetim aynı.
Sorun sistem sorunu.
Sorun insan hakları sorunu.
Gelişmiş toplumlar ne tür önlemler alıyorsa o önlemleri almadıkça kimse bir daha olmayacağı garantisi veremez.
Unutmayalım.
Takip edelim
Talep edelim madencinin insan haklarını…
 
 
Bu gün şiir yok. Madencinin şiirini yazdığımda yayınlayacağım
 
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz