MENÜ
İzmir 14°
Ege'de Sonsöz
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
“Ha’di al tabancayı öldür beni!”
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
5 Mayıs 2019 Pazar

“Ha’di al tabancayı öldür beni!”

Bugün Pazar…

Hiç bitmeyen sevgi ve saygıyla…

Atatürk’ü bu köşede anma ve hatırlama günü…

Bir kez daha…

Yaşanmış bir öyküyü…

Sizlerle paylaşalım…

***

Tarihe “İzmir Suikasti” olarak geçen olay için…

Eylemcilerin…

Belirlediği gün, 1926’nın 14 Haziran’ıydı…

Suikastın İzmir'in Kemeraltı Semti’nde yapılması planlanmıştı…

Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı…

Mustafa Kemal Paşa’yı taşıyan otomobil…

Buradaki kavşakta dönmek için yavaşlayacak…

Bu sırada…

Ziya Hurşit Bey'in kaldığı Gaffarzâde Oteli ve…

Gürcü Yusuf ile Laz İsmail'in bulunduğu otelin altındaki…

Berber dükkânından ateş edilecek ve bomba atılacaktı…

Bu sırada yan sokaktaki otomobilde bekleyen…

Çopur Hilmi ve Giritli Şevki ile birlikte…

Suikastçiler olay yerinden kaçacaklar ve…

Onları bekleyen bir motorla Sakız Adası'na geçeceklerdi…

***

Ancak tam o gün…

Yani 14 Haziran’da İzmir Valisi Kâzım Bey

Mustafa Kemal Paşa'ya bir telgraf çekti ve…

İzmir'e seyahatini ertelemesini istedi…

Zaten…

Ertesi gün, Giritli Şevki'nin İzmir Valiliği’ne yazdığı mektupta…

Suikaste kimlerin karıştığı bilgisi yer aldı…

Kısa sürede dört kişi yakalandı ve suçlarını itiraf etti…

***

Birkaç gün sonra…

Atatürk anlatıyor:

Ziya Hurşit’in beni öldürmeye memur ettiği iki zavallı vardı…

Sorguları yapıldıktan sonra bunların birisini yanıma çağırdım...

Odada kimse yoktu... Kendisine sordum:
“Sen Mustafa Kemal’i öldürecekmişsin, öyle mi?”

“Evet…” dedi… Ben yine sordum:

“Mustafa Kemal ne yapmıştı ki, onu öldürecektin?”

“Fena bir adammış o... Memlekete çok fenalık yapmış... Sonra bize onu öldürmek için para da vereceklerdi…”

“Sen Mustafa Kemal’i tanıyor musun?”

“Hayır…”

“O halde tanımadığın bir adamı nasıl öldürecektin?”

“Geçerken işaret edecekler, Mustafa Kemal işte budur, diyeceklerdi... Biz de öldürecektik…”

O zaman cebimdeki tabancayı çıkararak kendisine uzattım:

Mustafa Kemal benim, haydi al eline tabancayı, öldür, dedim…”

Herif benden bu karşılığı alınca yıldırımla vurulmuş gibi oldu…

Bir süre şaşkın şaşkın yüzüme baktıktan sonra diz üstü kapanarak hüngür hüngür ağlamaya başladı…

***

Tertipten hemen sonra…

İzmir’de İstiklal Mahkemesi kuruldu…

Olayın arkasında daha geniş grupların olduğu belirlendi…

26 Haziran-13 Temmuz arasında yargılanan 40 kişiden…

İkisi gıyabında olmak üzere 15’i idamla…

Biri de sürgünle cezalandırıldı…

Birkaç hafta sonra…

Ankara'da gerçekleştirilen duruşmalarda yargılanan…

57 kişiden dördü idam, altısı sürgün, ikisi ise hapis cezasına çarptırılırdı…

İki aşamada toplam 131 sanık hakkında sorgulama yapıldı…

Bunların 34’ü yargılamaya gerek kalmadan serbest bırakıldı…

***

Ölüm cezasına çarptırılanlardan biri de…

Atatürk ile Samsun'a çıkan Eskişehir vekili Miralay Arif Bey’di…

İdam kararından sonra…

Atatürk’e çaresizliğini gösteren şu satırları yazdı:

“20 yıllık arkadaşınızım… Size fedakarane hizmetlerim oldu… Ölüme yaklaştığım şu anlarda beni affedeceğinize eminim…”

Ancak beklediği olmadı…

Atatürk kendisini affetmedi…

***

Suikast girişiminden birkaç gün sonra…

Atatürk, Anadolu Ajansı’na şu açıklamayı yaptı:

“Alçak girişimin benim şahsımdan ziyade mukaddes Cumhuriyetimize ve onun dayandığı yüksek ilkelerimize yönelmiş bulunduğuna şüphe yoktur... Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır…”

Nokta!

Sonsöz: “Su testisi su yolunda kırılır… (Bir kişi, hangi amaca hizmet ediyorsa o uğurda bir kazaya uğrar…) Türk Atasözü…”

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Sarı Çizmeli Memed'A.
 5 Mayıs 2019 Pazar 12:57
Suikast sonuca ulaşıp da Mustafa Kemal Paşa can verseydi, Arif Bey yine özür dileyecek miydi? Ve kimden dileyecekti?.. Ayrıca, Mustafa Kemal Paşa'nın dediği gibi, suikast Cumhuriyet'e karşı planlanmıştı, yani ortada açık bir ihanet vardı, bağışlanamazdı.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Ege'de Sonsöz